Demokrasi Ağacı Zorlama İle Dikilemez

Washington- Abant Platformu'nun 7. toplantısı için geldiğimiz ABD başkentinde; laiklik, demokrasi ve İslam konusunda Türkiye örneğini tartıştık.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Johns Hopkins Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği toplantı büyük ilgi gördü.

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın açılışta yaptığı konuşma hem Türk, hem Amerikalı katılımcılar ve izleyiciler tarafından büyük takdirle karşılandı. Sayın Aydın, din-devlet ilişkilerini anlatırken konuyu Osmanlılardan itibaren ele aldı. Osmanlıların dini çok ciddiye aldıklarını; ama Osmanlı'nın dinî bir devlet olmadığını, Osmanlı sultanının da diğer kullar gibi bir kul olduğunu söyledi. Osmanlı'nın kurduğu sistemde dinî aşırılıkların hiç şansının bulunmadığını da ifade eden Devlet Bakanı Aydın, "Osmanlı sulhu" altında Hıristiyan, Yahudi ve Müslümanların asırlarca bir arada barış ve huzur içinde yaşadıklarını ve Osmanlı yaklaşımının çağımızda dahi hâlâ yakalanamadığını belirtti.

Devlet Bakanı Aydın'ın, Irak'a müdahaleden sonra "Büyük Ortadoğu Projesi" ile bölgeye, hatta İslam coğrafyasına demokrasi getirme niyetindeki Amerikan yönetimine yönelik mesajı ise oldukça anlamlıydı: "Demokrasi ağacını zorlama ile ekemeyiz. Bu konuda tekelci yaklaşımlardan da uzak durulmalıdır. Demokratik ve insanî değerler sadece Hıristiyan ve Yahudilere ait değerler değildir. Demokrasinin özümsenmesinde insanların ikna edilmesi önemlidir."

Abant toplantılarının başından beri başkanlığını yapan Prof. Dr. Aydın'ın soru-cevap bölümünde, bir hükümet üyesi olarak "Türkiye'nin İslam coğrafyasına model olma" konusunda söyledikleri de hepimizden alkış aldı: "Model kelimesini kullanmadım. Bu küstahça bir yaklaşım. Mütevazı olmak gerekir. Türkiye ilerliyor, AK Parti başarılı, ilerliyor; ama 'bize bakın' diyemeyiz. 'Türkiye bir modeldir' demeden 'bizim tecrübelerimizi paylaşabilirsiniz' diyebiliriz."

Abant Platformu'nun Washington toplantısına; TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Onursal Başkanı Sayın Fethullah Gülen ve Fener Rum Patriği Sayın Bartholomeos da birer mesaj gönderdiler.

Toplantıda Amerikalı katılımcılar da -ki her biri birer Türkiye uzmanı- Türkiye'nin demokrasi tecrübesi konusunda "modern Türklerin Müslüman olduğu gerçeğinin anlaşılmasının ve hatırlatılmasının çok önemli olduğu"nun altını çizdiler. Ve ortaklaşa bir eleştiri yönelttiler: "Türkiye'de din, devlete tabi olmakta. Bizim Batı'da kastettiğimiz laiklik bu değil. Avrupa sekülerizmi Hıristiyanlığı hiç dışlamamıştır. ABD hiç dışlamamıştır. Ama Türk sekülerizmi dini, sınırlarını belirlemediği bir kamu alanının dışına itmiştir."

İslam ülkelerinde demokrasinin gelişmesi konusunda ABD'li akademisyenlerden ilgi çekici yaklaşımlar da geldi. Northwestern Üniversitesi'nden Elizabeth S. Hurd şöyle dedi: "Bir yerde demokrasinin Batı kökenli olması da bir problem. Dinî duyguları kuvvetli toplumlarda sekülerizme nasıl bakmak lazım? Bu konunun ele alınması gerekir."

Bu yaklaşımı şundan önemsiyorum. Sayın Fethullah Gülen öteden beri demokrasinin; insanların hem dünya hem de ahirete bakan yönlerini dikkate alması gerektiğini, zira insanın sadece maddi bir varlık olmadığını, onun manevi tarafının da bulunduğunu ısrarla vurguluyor. Zannediyorum önümüzdeki yıllarda ileri bir demokrasi yolunda üzerinde asıl durulacak konu bu olacak. Washington toplantısı, Abant Platformu'nun Batı'ya açılmasındaki ilk adım olduğu için şüphesiz tarihî bir öneme sahip. Önümüzdeki sonbaharda yapacağımız Brüksel toplantısı da Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda önemli bir adım olacak. Boston Üniversitesi'nden Jenny White, "Türkiye'de radikallerin yerine ılımlıların güçlenmesinde ve böylece Türkiye'nin bir 'orta yol'a girmesinde Abant toplantıları da büyük rol oynamıştır." dedi. Dileriz Diyalog Avrasya ve Washington toplantılarıyla dışarıya açılan Abant Platformları da dünyanın bir "orta yol" tutturulmasında önemli bir rol oynar.

Abant Platformu Başkanı Prof. Dr. Mete Tunçay'ın dediği gibi Abant toplantıları şu gerçeği haykırdı: "Bir noktada buluşabiliriz."