Kanaatsizlik insanı haramlara sürükler

Kanaatsizlik insanı haramlara sürükler

Kanaat kelimesi daha ziyade dünyaya ait hususlara çok fazlaca inhimak etmeme, onlara dalmama, onları düşünmeme, zihnini hep onlarla kirletmeme manasına bir kanaat oluyor. Diğer tabirle meselenin öbür kutbunda Allah’la kanaat etme, “Allah bes, baki heves / Allah yeter, gerisi hevestir” demek. “Hasbünallah ve ni’me’l-vekil / Allah bize yeter, o ne güzel vekildir!” (Al-i İmran, 3/173) demek. Allah bize yeter, bunun dışında olsa ne olur olmasa ne olur! Sebeplere riayet başkadır; fakat onların getirisini çok önemli görme başka bir meseledir. Bazen verir, bazen de vermez. Hikmeti öyle iktiza eder.

Tesvif, meseleyi geleceğe havale etme; yani “bugün olmazsa yarın olur, yarın olmazsa öbür gün olur, öbür gün olmazsa daha öbür gün olur ” demektir. Sebeplere riayetle beraber (onlar birer perdedir, ben onları kullandım, yerine getirdim ama) ille de meseleyi onlardan geriye dönen şeylere bağlamadım ben. Ona dilbeste olursam, meseleyi onlara bağlayacak olursam Allah’a karşı kanaatkâr olmamış olurum ben, hırsa girerim. Hafizanallah(Allah bizi muhafaza eylesin). “İlle de olsun” falan diye çırpınır dururum.

Ve günümüzde olduğu gibi çok spekülasyonlara girilir böyle, hortumlama yolları araştırılır, iktisap yolları araştırılır, harama girilir bu mevzuda.

Kanaat bu yönüyle de bir bakıma belki insanı müstağni hale getirir, dilencilikten kurtarır, başkalarının malına gözünü dikmeden onu kurtarır, aziz hale getirir.

Dünya adına böyle bazı taleplerimiz, isteklerimiz olur. Hususiyle görenekle, tiryakilikle arzularımız ve isteklerimiz önü alınmaz hale gelebilir, başa çıkılmaz hale gelebilir, çok büyür, çok kabarır, çok şişer. Mesela başkalarının yazlık evlerini filan ormanların içinde görürüz, bu bir dürtü olur bizim için de, bizde de aynı arzuyu tetikler. Görenekle, tiryakilikle çok da gerekli olmayan şeyler insanlarda o arzuları uyarır. Şöyle düşündürür:

“Denizin kenarında, Boğaziçi’nde suların dalgalanıp geçtiği yerde, akıntıların olduğu yerde, bir ırmağın kenarında bir tane de böyle bir yazlığımız olsa, falan yerde bir tane de kışlığımız olsa. Ben, benim hayatım çok önemli, fakat bizim çocukların hayatı da çok önemli, bir de onlar (Sebeplere bu mevzuda riayet etmede mahzur yok da fakat o kendi lüksünü, kendi fantezilerini, kendi -sefahat diyebileceğimiz- hayat tarzını, üslubunu, hayat anlayışını onlara da kazandırma mevzuu ) E torunlarım gelecek arkadan, onlar için de benim mutlaka bir şey yapmam lazım, bir villa da bir yalı da onlar için kondurmam lazım ”

İşte bunlar çevre, görenek, tiryakilikle bizdeki bu arzuları tetikliyorsa, o işin müptelası haline getiriyorsa o mevzuda meseleyi tesvife havale ederek belki de büyük ölçüde öbür tarafta Cenabı Hakkın ihsan edeceği şeylere bağlayarak mevcutla kanaat etmek, Allah’ın ihsan ettiği şeyle kanaat etmek, “Öbür tarafta Allah (celle celaluhu) altından ırmaklar akan yalılar bize lutfedecektir.” demek lazım. Çünkü buradaki bu hakkımızı, bu imkanları kullanırsak Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki; “ezhebtüm tayyibâtiküm fi hayatikümüddünya / Dünya hayatında Allah’ın verdiği o güzel şeyleri, hoş şeyleri siz israf edip bitirdiniz. Hakkınızı dünyada kullandınız. Ahirete bir şey bırakmadınız.” (Ahkâf, 46/20)

Bu, Ebu Zer mezhebidir. Yani bugün yiyeceği varsa yarını düşünmemiş. Ömer bin Abdülaziz halife olduğu halde hiçbir zaman hayat tarzını değiştirmemiş. Günde iki öğün mü bir şey yemiş, ekmeğini zeytinyağına batırmış, ömrünü öyle geçirmiş.

Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Sahiha bize bu ufku gösteriyor ve bu manada bir tesvif salıklıyor, bize “tesvifçi olun” diyor. Yani ille de her şey bugün olacak demek değil.

Biz kazanalım edelim ama bu bir yönüyle de millet için olsun. Gelecek nesiller için olsun. Milletimizin gelecek adına bayındırlığı adına olsun, onarımı adına olsun, güzelliği adına olsun. Bunlar varken bütününü nefsimize bağlayarak, bedenimize, cismaniyetimize, hayvaniyetimize bağlayarak burada tüketme Allah’ın ihsan ettiği şeyleri burada bitirme, orada bir yönüyle kendini mahrumiyete mahkum etme demektir.

Bu klip; Fethullah Gülen Hocaefendi'nin, 18 Temmuz 2011 tarihinde yapmış olduğu “Bitip tükenme bilmeyen bir hazine: Kanâat” başlıklı Bamteli sohbetinden istifade edilerek hazırlanmıştır. Sohbetin tamamına http://fgulen.com/tr/abd-sohbetleri/bamteli/19545-fethullah-gulen-bitip-tukenme-bilmeyen-bir-hazine-kanaat adresinden ulaşabilirsiniz.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.