Fethullah Gülen'in Foreign Policy'e verdiği röportaj

Dünyanın en büyük entelektüeli seçildiğiniz için ne hissediyorsunuz?

Dünyada önemli bir şey olarak seçilmeyi ne istedim ne de hayal ettim. Her zaman Allah'ın mütevazı bir hizmetkarı ve insanlığın mütevazı bir mensubu olmaya çalıştım. Kur'an, insanlığın Allah'ı tanımak ve ona kulluk etmek için yaratıldığını ifade ediyor ve bu kulluğun bir boyutu bozgunluk ve cinayetlerden tavizsiz şekilde kaçınarak dünyayı düzeltmek. Bunun için iyilik yapmaya ve merhamete ihtiyaç var. Bu beni dünyadaki bütün makam ve rütbelerden uzak kalmaya mecbur eden hayat felsefem. Bununla beraber nazik insanların takdirlerine alakasız değilim. Oy verenler, kendimi asla görmediğim bir unvana beni layık görerek büyük nezaket gösterdiler.

Herhangi bir politik amacınız var mı?

Ne herhangi bir politik amacım oldu, ne de asla olacak. Kalbimde her zaman sadece Allah rızasını kazanmaya muvaffak olmak arzusu var. Bu sebeple de sadece Allah'ın doğru şekilde tanınması ve insanlık tarafından sevilmesi için çalışıyorum.

İslam, Müslümanların politikadaki yerini nasıl belirliyor?

İslam bir din olarak hayatın ve var oluşun değişmez veçhelerine yoğunlaşır. Oysa ki, politik sistemler, sadece dünya hayatının sosyal veçheleriyle ilgilenir. İslam'ın temel prensipleri, iman, ibadet, ahlak ve zamanın değişmesiyle değişmeyen hallerle ilgilidir. İslam, değişmez ve değiştirilmeye teşebbüs edilemez bir devlet sistemi önermez. İslam, asla kendi adıyla bir teokratik devleti ne önerdi ne de kurmaya teşebbüs etti. Bunun yerine İslam, bugün devletin genel karakterine kökenlik yapan temel prensipleri vazetti. Bu sebeple, politika ne İslam’a şekil verecek ne de İslam adına Müslümanların tutum ve davranışlarını yönlendirecek bir faktör olabilir.

Birçok Türkün hareketinizle ilgili şüphelerini neye bağlıyorsunuz?

Birçok Türkün benim faaliyetlerimden şüphelendiğini zannetmiyorum. Birçok Türkün bu gönüllüler hareketinden şüphelendiği düşüncesi, dünyanın medyada "radikal" diye adlandırılan Müslümanlarla ilgili duyduklarıyla aynı şekilde ve aynı sebeplerden kaynaklanıyor. Bu izlenimi verenlerin sesi çok çıktığından birçok gözlemci aldanıyor.

Dünyanın her yerinde, öncülüğünü yaptığınız din ve bilimi birlikte veren modele dayalı yüzlerce okul açıldı. Gülenist hareketin bu okullarının merkezi kontrolü nasıl sağlanıyor?

Benim bu okullarla ilgili tek rolüm, açılması için teşvik ve tavsiyedir. Bu okulları merkezi bir şekilde kontrol etmek imkansız. Dünyada 100'den fazla ülkede bulunuyorlar ve hepsi farklı şirketler tarafından işletiliyor. Bazıları daha yakın ilişki ve etkileşim içinde. Bazılarında ise sadece başkalarıyla tecrübe paylaşılıyor.

Sizce, Gülen hareketi ile ilgili en fazla yanlış anlaşılan şey ne?

Gülenist ya da Gülenizm gibi kavramları kabul edemem. Ben sadece bir yazardım ve insanlar içinde resmi bir vaizdim. Herhangi bir kişiye ya da faaliyete doğrudan hiçbir etkim yok. Herhangi bir kişiye etki yapacağım tasavvur edilemez. Ancak bazı insanlar, düşüncelerimi iyi görerek bana saygı gösterebilir. İnşallah bunu yapmakla yanılmıyorlardır. Bazıları benim bir hareketin lideri olduğumu düşünüyor. Bazıları bütün bu müesselerden sorumlu bir merkezi organizasyonun yanlış şekilde bana bağlı olduğunu düşünüyor. Birçok insanın, bütün bu yaptıklarını Allah rızası için kazanmak ve insanlığa hizmet şevkiyle yaptıklarını görmezlikten geliyorlar. İnsanların fedakarlığını görmezlikten geliyorlar. Bu yanlış anlamalar diğerlerinin okulların finansal kaynağı ile ilgili şüphelere sahip olmasına sebebiyet verebiliyor. Türkiye'de çok küçük bir azınlık, ben yıllardır birçok hastalıkla boğuştuğum halde, beni politik amaç sahibi olmakla itham ediyor.

Mutedil ve hoşgörülü bir İslam anlayışını vazediyorsunuz. Terörizmin sebepleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

İslam terörizmi ve terörist faaliyeti kesinlikle kınar ve karşısında yer alır. Defalarca, gerçek Müslüman’ın terörist olamayacağını, teröristin de Müslüman olamayacağını ifade ettim. Terörizm, Kur'an'ın cehennem ateşiyle tehdit ettiği büyük günahlardandır. Şu bir gerçek ki, Müslümanlar son birkaç yüzyılda bilim ve teknolojide geri kaldılar. Müslüman dünyası, iç bölünmeler, antidemokratik uygulamalar ve temel insan hakları ile özgürlüklerine karşı suçlarla muzdarip. Ancak Müslümanlar, hiçbir zaman sorunlarının çözümü için terörü bir yol olarak görmedi ve göremez. Terörizmi, cehalet, fakirlik ve ötekiden nefret gibi bazı temel problemler oluşturuyor. Bazıları, bu ortamda gençlerden ve ahmaklardan istifade ediyor. Bu gençler ve ahmaklar manipülasyonla, istismarla ve bazı hallerde de ilaçla bile aldatılarak bazı çılgın düşünce ve hedefler için katil olarak kullanılabiliyor. Terörizmi yenmek için, hepimizin insan olduğunu bilmek zorundayız. Herhangi bir ırk ya da toplumun üyesi olmak, seçtiğimiz bir şey değil. Kendimizi ötekinden korku duymaktan özgürleştirmeli ve demokrasi içindeki çoğulculuğun keyfine varmalıyız. Ben, diyalog ve eğitim faaliyetlerinin farklılıklarımızı aşmada en etkili araçlar olduğuna inanıyorum.

Bir gün Türkiye'ye dönmek istiyor musunuz?

Kesinlikle ülkemin ve oradaki arkadaşlarımın hasretini çekiyorum. Bununla beraber kaderime teslim oldum ve onun vereceği her hükme razıyım.