Küçük Azınlığın Patenti Dünya Refahına Hizmet Ediyor mu?

Bilimin araştırmalarını, medeniyetin harikalarını, teknolojinin ürünlerini takdir etmemek mümkün değildir. Fakat, bunca gayretin ve zihnî emeğin mahsulü olan bu bilim, teknoloji ve onların getirdiği sürat ve globalleşme, bunlardan daha önemli gayelerin emrine verilebilmiş midir? Her gün daha da sıkıştırılarak bir köy haline getirilen mekân, büzüştürülüp sıfırlaştırılmaya çalışılan zaman, kendilerinin üstünde bir gayeye hizmet etmekte midir; yoksa bunlar, bizatihî birer gaye haline mi gelmiştir; veya, çok büyük çoğunluğun rağmına, bunların 'patent' hakkını elinde tutan çok küçük bir azınlığın dünya hayatı adına refahına mı hizmet etmektedir? Kâinâtın en ücra köşelerine ulaşma, bütün eşya ve varlığı hallaç etme, dünyayı köyümüz ve mahallemiz gibi tanıma, en gizli şeylerden dahi haberdar olma, eğer gerçek insanî değerlerimiz, insanî ihtiyaçlarımız ve insanî arzularımızın önünde ise, insanî mahremiyetleri ve değerleri önüne katıp götürüyorsa, bunların olduğu bir dünyada mı, yoksa, bunların bulunmadığı, fakat insanın çok daha mesut, ferdî ve içtimaî hayat ve münasebetlerin insanî değerler üzerine oturduğu önceki dönemlerin dünyasında mı yaşamak daha tercihe şayandır; doğrusu düşünmeye değer...

Bilim, teknoloji ve sürat, hiçbir zaman insanoğlunun en birinci ihtiyacı olmadı ve değildir de. Fakat, 'idealist'çe düşüncelerle bilim ve tekniğe karşı çıkma da katiyen doğru değildir; böyle bir karşı çıkış, olsa olsa ütopik bir tavır olabilir. Makinaya küfür savurmanın, fabrikaya lânet yağdırmanın insanlığa kazandıracağı bir şey olamaz. Bunlara lânet yağdırılsa da makina hep işleyecek, fabrika da tütüp duracaktır. Bu sebeple denebilir ki, şu-bu değil, önemli olan, bilim ve tekniğin hangi ellerde olduğu, neye ve hangi maksada hizmet ettiği keyfiyetidir. Bilim ve teknik, sorumsuz bir azınlığın elinde dünyayı cehenneme çevirmesine mukabil meleğin elindeki silahtan kimse zarar görmemiştir ve görmez de. İnsanlık, ne çekmişse, hakkı kuvvette görenlerden, doyma bilmeyen hırslardan çekmiştir. İnsanı, insanî hedeflere yönlendirdiği, bu hedefleri gerçekleştirmeye gayret ettiği, beraberinde huzur ve mutluluk getirdiği, hasretleri dindirip hicranları sona erdirdiği, vakit fevt-etmeden her arızanın üzerine yürüyüp dünyadaki umûmî âhenge ve devletlerarası muvâzeneye hizmet ettiği, dünyevî-uhrevî problemlerin çözümüne katkıda bulunduğu, ilmî araştırma ve ilmî tesbitleri hızlandırdığı ölçüde bilim de, teknoloji de, bunların getirdiği sürat de mübeccel ve mukaddestir. Bunlardan tecrid edilerek, bizatihî bir değer haline geldiği veya çok küçük bir azınlığın refahına hizmet ettiği zaman ise onun olmaması olmasından daha iyidir.