Fizik Ötesi Âleme Seyahat
İman, kişiyi bütün varlığın tek sahibi Allah'a muhatap kılması ve O'na bağlaması itibarıyla, insana huzur ve şeref veren büyük bir güç merkezidir. Çünkü insan, iman sayesinde Yaratıcı'sına bağlanır. Bu sayede, iman ile kendisinde görünen İlâhî sanatlar ve Cenab-ı Hakk'ın isimlerinin nakışları itibarıyla kıymet kazanır. İnançsızlık ise o bağı koparır. İnsanın Rabb'iyle arasındaki bağ kopunca, Allah'ın insan üzerindeki sanatı gizlenir.
İmanı elde eden bir mümin her şeyde İlâhî rahmetin izini görür. O'nun hikmetini, adaletinin güzelliğini müşahede eder, Rabb'inden gelen musibetleri teslimiyetle karşılar. Hayatın zorlukları karşısında dirençli olur. Böylece sadece ahiret hayatın değil dünya hayatı da saadet içerisinde geçer. İmanın insana kazandırdığı en mühim fayda kabre imanlı olarak, nefsin ve şeytanın vesveselerine kapılmadan götürmesidir.
İnsanımızın bu imanı elde edebilmesi için üzerine düşeni yapmayı hayatının gayesi olarak benimseyen Fethullah Gülen Hocaefendi, bir dönem periyodik vaazlar hâlinde varlığın metafizik boyutu üzerinde durmuş ve bilâhare derlenen bu derslerden, Nil Yayınları tarafından tekrar gözden geçirilerek basılan "Varlığın Metafizik Boyutu" isimli eser ortaya çıkmıştı. Hatırlanacağı üzere eser ilk defa iki cilt hâlinde basılmış ve Zaman Gazetesi tarafından okurlara hediye olarak verilmişti.
Fethullah Gülen Hocaefendi, Ali Ünal'ın takdim yazısında ifade ettiği üzere bütün eserlerinde olduğu gibi bu esirinde de sadece akla hitap eden veya bilimsellik gayesi güden akademik ve didaktik bir metodu benimsemiş olmayıp, ikna için akla, muhakemeye ve mantığa hitap ettiği anda ruha, kalbe ve daha iç fakültelere yönelmekte ve böylece bilme ile inanmanın, zihnî kabûl ile kalbî tasdik ve iz'ânın farklı olduğunu da ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, bu eserde bir yandan varlığın metafizik boyutu hakkında, aklî ve ilmî delillerle muhakeme ve mantığımız nasibini alırken, hemen arkasından, bu varlıkların mahiyetleri, yaratılış sebepleri ve görevleri hakkında, en azından tasavvur planında onların dünyasına girmekte ve kendileriyle farkında olduğumuz veya olmadığımız münasebetleri kavrayabilmekteyiz.
Hocaefendi bizi tam bu noktada bir adım daha ileri götürerek varlık sebebimiz ve sorumluluğumuzla karşı karşıya getirerek ruhumuza ve kalbimize yöneliyor. Bir yandan âlemin özü, esası veya yaratılış ağacının meyvesi olarak bu varlıkları, yalnızca, ayrı varlıklar hâlinde yanı başımızda hissetmenin ötesinde bizzat içimizde varlığımızın bir boyutu olarak duyuyor ve daha da ötede, kendi metafizik boyutumuzun en azından teorik idrakine ulaşıyoruz. Sonra bir adım daha atıyor, bu defa ruhumuzun en derinden yakalanarak çetin bir muhasebe ateşi içine çekildiğimizi fark ediyoruz. Kitap boyu sürdürdüğümüz bu seyahat hiç kesilmeden ve bitmeden devam ediyor.
Eser, temel olarak üç bölümden oluşuyor. 'Ruh' başlığını taşıyan birinci bölümde kelimenin etimolojisi, ruhun varlık delilleri, rüyalar, ruhun inkişafı gibi konular inceleniyor. İkinci bölümde ise "melekler" konu edilerek meleklerin özellikleri, çeşitleri, görevleri üzerinde duruluyor. Üçüncü bölüm "cin ve şeytan" başlığını taşıyor. Bu bölümde cinlerin varlığı, mahiyetleri, yaşam şekilleri, şeytanın mahiyeti, yaratılış hikmeti, insanı nasıl kandırdığı, tuzakları hakkında bilgiler veriliyor. Varlığın fizik ötesi boyutunda seyahat etmek ve bu gizemli âlemin kodlarını çözmek isteyenler için mutlaka okunması ve okutturulması gerekli bir kitap.
- tarihinde hazırlandı.