Fethullah Gülen'in Türban Yorumu
Türban tartışmalarına Fethullah Gülen de dahil oldu. Başını örtmeyenin 'kâfir olmayacağını' söyleyen gülen Gülen, "Başörtüsü Kuran'ın hükmü değil" diyen kişininse 'iman dairesinde kalamayacağını' savundu. herkul.org adresli internet sitesinin başörtüsüyle ilgili sorularını yanıtlayan Fethullah Gülen'in değerlendirmeleri özetle şöyle:
Mesele politize edildi
Tesettür meselesi son zamanlarda bir yönüyle çok büyütüldü. Biraz da mesele politize edildi. Bir yönüyle de mülahaza ayağa düşürülmek istendi. İhtisas alanlarına saygısızlıktan kaynaklanan bir yanı var meselenin; bir de tesettür üzerinden politika yapma yanı var. Tesettür Kur'an'ın emri. Kur'an'ın emri olduğunda bir şüphe yok. Mealler onu gösteriyor, tefsirler onu gösteriyor. Bir tanesi de kalkıp icabında diyor ki; "Türban şehadet kelimesinin yerine konuldu!" Hiçbir Müslüman onu öyle kabul etmez. Ben bir siyasi partinin avukatı değilim; öyle bir mülahazada da bulunmam. Çok basit bir Müslüman bile hiçbir zaman başörtüsünü kelime-i şehadetin yerine koymaz.
İslam'ın beş esası içinde yok
Kaldı ki, o başörtüsü dediğimiz mesele İslam'ın o beş esası içinde yok. Bu muamelat kısmında bir şey, ayrı bir farz. Allah ona 'farz' demiş, ayrı bir farz. Bir insan başı açık gezdiğinden dolayı küfre girmez. "Başı açık gezdiğinden dolayı bir insan kafir olur" dendiğini hiç duydunuz mu? Kur'an'ın bir emrini yerine getirmeme başkadır, Kur'an, Kur'an'a ait bir hükmü, Kur'an'a ait bir ayeti inkâr etme ayrı bir meseledir. "Kur'an'ın şu ayetini kabul etmiyorum" diyen küfre girer, dinden çıkar; girerse girer, çıkarsa çıkar; bizi alakadar etmez.. bu, onun tercihidir. Başı açık gezen kâfir olmaz. Ama Kur'ana ait bir hükmü inkar eden, "Ben bunu kabul etmiyorum; delaleti ne olursa olsun, dâl bil ibaresiyle (gerçek manasıyla), dâl bil işaresiyle (işaret ettiği mana ile), dâl bil iktizasıyla (işaret ettiği gereklilikle), dâl bil iltizamıyla (işaret ettiği taraftarlıkla) ben bunu kabul etmiyorum" diyen iman dairesinde kalamaz.
Provokasyon uyarısı
Uluorta herkes konuşuyor. Yahu sen profesör olabilirsin. Ama Kur'an mevzuunda, din mevzuunda ihtisasın yoksa, senin adın o mevzuda cahildir. Bu türlü meselelerde ipleri çok germenin hiç yararı yok. Gelecekte bazılarının planlamak istedikleri bir kısım provokasyonlar var herhalde. Bazıları başlarını örtüp üniversiteye girince, başları açık olanlarla yaka paça olacaklarmış gibi ihtimalden bahsediyorlar.
Sütçü İmamlığa kalkmayalım
Hani birisi öyle demişti: "İdareciler'in akılları başlarına geleceği âna kadar biz başı kapalıyı üniversiteye sokmayız!.." Ben de şöyle diyeyim: Her şeyi birbirine karıştıran bu insanların akılları başlarına gelinceye kadar, Hazreti Mevlana gibi kollarımızı açıp bunları bağrımıza basacağımız vaadinde bulunmalıyız. Katiyen kendi insanımıza karşı Sütçü İmam'lığa kalkmamalıyız. Sokakta, çarşıda, pazarda meseleyi mülayemetle (yumuşaklıkla) halletmeye çalışmalıyız. O kanun çıkar ya da çıkmaz ayrı mesele, bizi alakadar etmez; o parlamentonun meselesi. Siz neyi doğru olarak görüyorsanız, eğitim sistemi içine onları koyarsınız ama dayatmazsınız; teklif edersiniz, onlara öğretirsiniz; isteyen kabul eder, isteyen etmez. İsterseniz üniversiteye gelen insanlara dersiniz ki, "Bu iyi değil, bu medeni değil, çağdaşça bir giyim değil; bu, çağdışı bir giyim" dersiniz. İkna ederseniz, onlar da başlarını açarlar orada. Nitekim bir dönemde ikna odaları icat etmişlerdi.
- tarihinde hazırlandı.