Bir Son Devir Âliminin Portresi
Kadrini ister isen bilmeyi nezd-i Hak'ta/ Nazar et ki neyde etmiş seni Hak istîmal." Kaynak Yayınları'ndan çıkan Bir Yasak Devir Beyefendisi-Yaşar Tunagür isimli kitabı okurken, İbni Atâullah el-İskenderî'ye ait bu beyit hatıra geliyor.
2006 yılının 1 Mayıs'ında ahirete uğurladığımız Yaşar Tunagür Hocaefendi'nin İzmir'e ve Edirne'ye gitmesi, kader-i İlâhî'nin sevkiyle bir büyük hizmetin tohumlarının atılmasına sebep olur. Oysa bu gidişlerde Hocaefendi'nin tasarrufu yoktur. Kestanepazarı Camii'ni göreceği İzmir'e askerlik için gitmiştir, o dönemde genç bir imam olan Fethullah Gülen Hocaefendi ile tanışacağı Edirne'ye ise 1960 ihtilali sebebiyle Balıkesir Müftülüğü'nden nakledilmiştir. Bu durumu ileriki yıllarda şöyle anlatacaktır: "Hayatımda en çok üzüldüğüm şeylerden biri askerlikte İzmir'e gitmem, diğeri de Edirne'ye tayinimdir. Görünüşte hoşlanmadığım bu iki hadisenin ikisi de hayırlı oldu. Öyle hayırlı oldu ki; belki vesile-i cennetimiz olur inşallah. O sebeple belki affediliriz, yoksa günahlarımız çoktur."
İstanbul beyefendisi
Dr. Ramazan Cihan'ın kaleme aldığı kitabın ismi de Tunagür Hoca'yı isabetle anlatıyor: "Bir Yasak Devir Beyefendisi". Geçiş döneminde ehlinden aldığı ilmi sonraki nesillere aktarmanın derdine düşmüş bir alim ve giyimiyle, kuşamıyla, konuşmasıyla, tavrıyla, duruşuyla, zevk-i selimiyle hâzâ İstanbul beyefendisi. Tunagür, 1924 yılında Beşiktaş'ta dünyaya gözlerini açtığında, Dolmabahçe ve Yıldız saraylarını barındıran semtin sakinleri büyük çoğunlukla saray bendegânının aileleri ve devlet-i aliyye ricalidir. Yani civarda saray terbiyesi hüküm sürmektedir. Esasen Siirtli olan babası Ahmet Heyyül Efendi de Abdülhamid'in hizmetinde bulunmuş ve 1908 ihtilalinden sonra hayatını ilme vakfetmiştir.
Yedi yaşında babasını kaybeden Tunagür, Kabataş Lisesi'nde okurken namazlarını ihmal etmez. Her hali kendi şartları içinde değerlendirmek icap ettiği için biraz izah edelim: O yıllarda Dolmabahçe Camii, Deniz Müzesi olarak kullanılmaktadır. Ezanlar Türkçe okunmaktadır. Mecidiye Camii'nin cemaati ise 5-6 kişiyi geçmemektedir. Bunlardan üçü Tunagür ile bir arkadaşı ve okulda derse giren Celal Ökten Hoca'dır. Yaşar Tunagür, okul çıkışlarında Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçerek tanıştığı bir zattan Kur'an dersleri almaya başlar. Daha sonra Sahaflar'daki bir baharatçı dükkanında sohbetlere devam eder. Nihayet Fatih dersiâmlarından Hüsrev Hoca'nın halka-i tedrisine dahil olur.
Askerlik için gittiği İzmir'de Kestanepazarı Camii'ne rastlar. İçeride bir hocaefendi gençlere Kur'an okumayı öğretmektedir. Üzerindeki üniforma sebebiyle kendisini şüpheyle karşılayan bu gruba Kur'an'ı yüzünden okumanın yeterli olmadığını, İstanbul'da daha ileri seviyede dersler yapıldığını söyler. Bunun üzerine İzmir'de de bir ders halkası kurulur. Tunagür Hoca, İstanbul'a döndükten sonra İlim Yayma Cemiyeti'nin kuruluşu, imam hatip okullarının açılışı gibi faaliyetlerin hepsinin içinde bulunur. Müftülük imtihanını kazanarak Ezine'ye gider. Balıkesir Müftülüğü sırasında ‘Karasakallı Hoca'nın vaazlarını dinlemek için Zağanos Paşa'dan diğer camilere ve evlere hatlar çekilir. Tabii bu alâka dikkat çekmektedir. Neticede Yaşar Tunagür, 1960 ihtilalinin ardından Balıkesir'den Edirne'ye gönderilir.
Edirne'de Selimiye Camii'nde bile cuma namazları 10-15 kişilik bir cemaatle kılınmaktadır. Tunagür vaazlara başlayınca cami dolmaya, İstanbul'dan ve civar köylerden, kasabalardan otobüslerle insanlar gelmeye başlar. Öyle ki kalabalıktan istifade için caminin altındaki arasta açılır, cuma günleri pazar kurulur. Tunagür'ün Edirne'deki asıl kazancı ise henüz askerliğini yapmamış genç bir imam olan Fethullah Gülen ile tanışmasıdır.
Yaşar Tunagür, ısrarlı davetler üzerine vaiz olarak yeniden İzmir'e gider. Gençlerin İslâmî ilimler adına ciddi bir seviyede eğitilerek imam hatip okullarına gönderildiği Kestanepazarı Kur'an Kursu'ndaki hizmetlerinin yanı sıra ilk kez kolej açma fikrini ileri sürer ve Fatih Koleji açılır. 1965 yılında Diyanet İşleri başkan yardımcısı olarak Ankara'ya giderken talebeleriyle ve mesai arkadaşlarıyla ‘yerine kendisini unutturacak kıymetli birini bırakacağını' söyleyerek vedalaşır. Ankara'ya gittiğinde ilk iş olarak Fethullah Gülen Hocaefendi'nin İzmir'e tayin dosyasını imzalar. Emekliğinden sonra bir müddet ticaretle de uğraşan Yaşar Tunagür, son demlerine kadar hizmetten feragat etmediği ömrünü noktaladığında Fatih Camii'ndeki cenaze namazına ‘yurdun değil, dünyanın dört bir tarafından' insanlar akın eder. Fethullah Gülen Hocaefendi, Tunagür'ün ardından yaptığı sohbette hakkındaki hüsnüzannını, "O mevzuda fail olmuş bir insandır, gayet samimidir. ‘Es-sebebü ke'l fâil' sırrınca onun defter-i hasenatına geçer yapılanlar." ifadeleriyle açığa vurur.
Dolu dolu geçmiş 82 yıllık bir ömrün hülasası böyle. Bir Yasak Devir Beyefendisi-Yaşar Tunagür, bu cihetle ihmal edilmemesi gereken ibretlik bir kitap.
- tarihinde hazırlandı.