Yanıldık

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından dinin yeniden ön plana çıkmaya başladığı Rusya, yeni bir diyalog konferansına daha ev sahipliği yaptı.

Başkent Moskova'da düzenlenen 'Sürdürülebilir Kalkınma İçin Kültürler Arası ve Dinler Arası Diyalog' konferansı önceki gün sona erdi. Konferansa katılanlar arasında yer alan Rusya Devlet Ekonomi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Leonid Sükyanin, komünizmin dinin toplum üzerindeki etkisini inkar etme çabasının başarılı olamadığını belirterek, "Sovyetler döneminde dinin belli bir döneme ait olgu olduğuna ve zamanla da yok olacağına inanıyorduk." dedi. Cihan Haber Ajansı'na konuşan Rus bilim adamı, "Sovyetler Birliği on yıllarca süre yaşatmaya çalıştığı komünizm ile 'din' kavramının toplum üzerindeki etkisini inkar etmeye çalışıyordu. Ancak zamanla gördük ki bu yaklaşım tamamıyla yanlış." ifadelerini kullandı. Çağdaş Rusya'da Hıristiyanlık, İslamiyet, Yahudilik ve diğer dinlerin ülkenin kültürel ve manevi gelişiminde etkin rol üstlendiğini belirten öğretim görevlisi, "Her şey mükemmel değil, çeşitli sorunlar mevcut. İşte bu sorunlar bugün burada gerçekleşen konferansta konuşuluyor. Genelde bakıldığında Rusya başka dinlere hoşgörülü olmaya çalışıyor. Çıkan problemlerin çözümü için de çaba sarf ediyor. Bu da önemli bir aşama." diye konuştu.

'Medya, İslam'la terörü kasten birlikte anıyor'

Diyalog çabalarının yanında her şeyin mükemmel olmadığını belirten Rus bilim adamı, bütün dünyada olduğu gibi Rusya'da da terör tehdidinin devam ettiğine işaret etti. Sükyanin, bir kısım medyanın kasıtlı olarak İslam ve terörü birlikte verdiğine dikkat çekerek, "Ne yazık ki terör olguları İslam kisvesi altında sunulmakta. Bu yüzden de uluslararası kamuoyunda Müslümanlara karşı negatif bir bakış açısı oluşmakta." dedi. Medyanın beklenmedik olaylara karşı ani ve şartlı tepkiler verdiğini söyleyen Rusya Devlet Ekonomi Üniversitesi öğretim görevlisi, "Problemlerin çıkış anında tarafların razı olacağı çözüm önerilerinin üretilmesi gerekiyor. Diyalog içinde olmak gerekiyor. Şu an Rusya hükümetinin çabasının da bu yönde olduğuna inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Leonid Sükyanin, Rusya'nın özellikle İslam dünyası ile diyaloğa istekli olduğunun göstergesinin İslam Konferansı Örgütü'nde gözlemci statüsündeki üyeliği olduğunu belirterek, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de defalarca Ortodoks olmakla birlikte Rusya'nın İslam dünyasının bir parçası olduğuna işaret etmiştir." diye ekledi.

"Türkiye ile Rusya'nın hoşgörü anlayışı çerçevesinde iyi diyaloglar geliştirmesi İslam ve Hıristiyan dünyaları arasında daha sağlıklı iletişim kurulmasına büyük katkı sağlayacaktır." değerlendirmesi yapan Rus bilim adamı, Rusya'nın hoşgörü anlayışını daha da genişletmesi gerektiğini belirtti. Sükyanin, farklı etnik ve dinî kültürlerin bir arada yaşadığı Rusya'nın daha fazla diyalog çalışmalarında yer alması gerektiğini belirterek, "Türkiye ile Rusya arasında, yöneticiler arasında olumlu gelişmeler gerçekleşmekte. Türkiye'deki parlamento seçimlerinde mevcut hükümetin çoğunluk oyunu almasını bekliyordum. Bana göre Tayyip Erdoğan'ın kazanması iki ülke ilişkilerinin gelişmesi açısından olumlu bir olay. Bunu diyaloğun teminatı olarak görüyorum." ifadelerini kullandı.

Ekonomik gelişme için de kültürler ve dinler arası diyalog şart

Moskova'da bir araya gelen 24 ülkeden 200'den fazla bilim adamı, sürdürülebilir ekonomik gelişme için kültürler arası diyalog ve dinler arası diyaloğun şart olduğunda fikir birliğine vardı.

'Sürdürülebilir kalkınma için Kültürler Arası ve Dinler Arası Diyalog' başlığı altında yapılan uluslararası konferansa UNESCO, Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rusya Bilimler Akademisi, Diyalog Avrasya Platformu ve onlarca kurum destek verdi. Bilim adamları, küreselleşen dünyada farklı sosyo-kültürel yapıların bir arada yaşama deneyimi, dinin modern dünyada yeri, kültürel ve etnik farklılıklar açısından göç sorunu, aşırılıklarla mücadele yöntemleri, eğitimin diyalog ve barış dünyasının kurulmasındaki etkisi gibi birçok başlıkta tebliğ sundu.

Program organizatörü UNESCO Rusya temsilcisi Olga Nikolayevna, diyaloğun uzun süreli olması için ulusal boyutu kadar uluslararası boyutunun da önemsenmesi gerektiğini söyledi. Nikolayevna, Türkiye'den toplantıya iştirak eden Diyalog Avrasya Platformu'na ve diğer katılımcılara da teşekkür ederek, özellikle tüm dinî temsilcilerin programda yer almasının özel anlamı olduğuna işaret etti. Konferansta bir sunum yapan Kültürler Arası Diyalog Platformu Genel Sekreteri Cemal Uşşak, kültürler arası ve dinler arası diyaloğun sürdürülebilir bir kalkınma çerçevesinde değerlendirilmesinin ilk defa gerçekleştiğini belirtti. Uşşak, 'Ortak noktalara vurgu yaparak, tartışma konusu olan ihtilafları bir kenara bırakalım.' çağrısı yaptı.

Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı Dış İlişkiler Bölümü Başkanı İbrahim Özdemir de yaptığı sunumunda 20. yüzyılda var olan eğitim sistemini değiştirmeden, onu eleştirmeden kültürler arasında diyalog oluşturmanın mümkün olmadığına değindi. Diyalog Avrasya Platformu Rusya Temsilcisi Ali Sami Yıldırım da dinler arası ve kültürler arası diyalogda gelinen seviyeyi paylaşmak için organizasyona katkı sağladıklarını söyledi.

Dört önemli mesaj çıktı.

Konferansın sonunda yayınlanan bildiride şu noktalar yer aldı:

  • Dinler arası ve kültürler arası diyalogda yaşanan sorunlar tüm dünyayı ilgilendirmekte. Bunun için tüm dünya çözüm için en verimli stratejileri geliştirmeli.
  • Ulusal ve uluslararası güvenlik sorunlarının çözümü diyalog düşüncesinin yaygınlaştırılması ile doğru orantılı.
  • Katılımcılar, dinî organizasyonların modern, sosyal ve siyasi hayatta daha aktif olmalarının zorunluluğuna inanmakta.
  • Devletler, farklı etnik ve dinî gelenekler arasında uyumun garantisi olmalı. Aşırılıklara karşı gerekli tedbirleri almalı.

(Faruk Akkan - Yaşar Niyazbayev/Moskova, Cihan)