Ağabeylerin Fethullah Gülen için yazdığı mektup

Ağabeylerin Fethullah Gülen için yazdığı mektup

Nurculuk hareketinin önde gelen isimlerinden Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Hüsnü Bayram ve Abdullah Yeğin'in 28 Şubat sürecinde Fethullah Gülen'i karalamak ve Nurcu olmadığını ortaya koymak için atılan iftiralara cevap verdiği mektuba Rotahaber ulaştı. Mektuptaki ifadeler bugünlerde yapılanlara da cevap verir nitelikte...

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan sonra dikkatleri skandallardan başka bir yöne çevirmek amacıyla "paralel yapı" iddiaları ortaya atıldı. Sonrasında yandaş medya ile hükümet seferber oldu ve Fethullah Gülen cemaati "örgüt" olarak nitelenerek bu paralel yapıyla ilişkilendirildi. Bununla beraber Başbakan ve yakın kurmayları hemen her konuşmalarında Fethullah Gülen'e türlü sıfatlarla hakaretler ettiler.

Bizzat Erdoğan Fethullah Gülen'e, "alim müsveddesi, sahte peygamber, içi boş, kalbi boş, zihni boş, sahte veli, çocuksuz vb." sıfatlarla hakaretler üstüne hakaret etmişti. Erdoğan ayrıca her fırsatta Gülen'in "Nurcu olmadığını" ve "Said Nursi'nin yolundan gitmediğini" öne sürmüştü.

Erdoğan meydanlarda bunları dillendirirken, bir yandan da "Risale-i Nur entelektüeli veya filan ağabey" sıfatıyla bir takım isimler yandaş medyanın televizyon kanallarında dolaştırılarak Fethullah Gülen'in hiçbir zaman Nurcu olmadığını iddia ettiler ve yine türlü hakaret, isnad ve iftiralarda bulundular.

Rotahaber bütün bu hakaret, isnad ve iftiraları boşa çıkaracak bir mektuba ulaştı. Söz konusu mektup bugünlere çok benzeyen 28 Şubat sürecinde yine Fethullah Gülen ve onun Nurculuğu üzerinden yürütülen karalama kampanyalarına cevap olarak Nurcuların önde gelen "ağabeyleri" tarafından kaleme alınmış. Nurcuların en çok saygı duyduğu ve Bediüzzaman Said Nursi'nin dört önemli talebesinin imza attığı mektupta Fethullah Gülen'in Nurcu olup olmadığına kesin ve net bir dille cevap veriliyor.

Mektupta şimdi Cenab-ı Hakkın rahmetine kavuşmuş olan Mustafa Sungur ile Bayram Yüksel'in yanı sıra, Hüsnü Bayram ve Abdullah Yeğin'in de imzaları bulunuyor.

Bu dört ismin imzaladığı mektupta Gülen'in "nurcu olmadığını iddia eden ve ona türlü hakaret edenlere" cevaplar veriliyor. Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce yaşanan 28 Şubat sürecinde kaleme alınan bu mektupta geçen, "Bahanelere yapışıp ehl-i iman safında gedik açmak misillü hücuma geçmek ise akıl ve maslahat hikmet ve idrak onu hoşgörmez." kısmı tam da bugün Gülen'e türlü iftiralarla saldırılmasının 28 Şubat sürecindeki ne kadar benzediğini ortaya koyuyor.

Mektuptaki Fethullah Gülen'i Öven İfadeler

Bahaneler uydurup hücuma geçilmemeli

Mektupta, "Nur'a talebe olmak veya olmamak dışarıdan bir müdahale ile bir başkasının arzu ve ifadesi ile olan bir keyfiyet veya bir cemiyet teşkili ve siyasi bir partiye alınıp alınmamak gibi bir husus değildir. Bu tamamen insanın cüz-i iradesinin ifası içinde bir mevhibe-i ilahi ve incizab-ı rahmani tecellisidir. Hakikat-ı Kur'aniyye ve imaniyyeye iştiyak içerisinde, ihlas ve sadakat tezahürleri ile ilahi rahmetin hadsi derecat-ı tecellisinden nasibini alarak kemalat-ı insaniyenin hudutsuz fezasına doğru yol almaktır ki bu vadide Muhterem Gülen hocanın azami takva ile beraber, İslamı hakikatiyle yaşama cehd ve gayretinde tebellür eden hayatı meydanda olup, geniş manada ve geniş kitlelere, bilhassa masum nesilleri muhafaza ve müdafaada, sırf onlar için fedakarane gayret ve iniltileri ve müsamahakar atf-ı nazar beyanları, ona hücum ve taarruza asla sebep gösterilemez. Bahanelere yapışıp ehl-i iman safında gedik açmak misillü hücuma geçmek ise akıl ve maslahat hikmet ve idrak onu hoşgörmez." kısımları dikkat çekiyor...

"Evrensel manada genç nesillerin imdadına koşmuş"

Mektubun devamında ise, "Evrensel bir ufuk turuna doğru gelişen bu hizmet-i külliyede muhterem Hocaefendi kardeşimizin de ilahi lütuf ve mevhibenin bir tecellisi olarak büyük hisse ve nasibi varolduğu açıkça ortada ve herkesçe müsellemdir. Hatta şu hususu ehemmiyetle tebarüz ettirmek isteriz ki; Kendisi, Hizmet-i Kur'aniye ve İslamiye noktasında bu kadar geniş imkâna -maddeten ve manen- sahip olmasına rağmen sırf ahenk-i umumiyi muhafaza ve şirket-i maneviye hukukuna riayeti şiar edindiğinden bizatihi Risalelerin neşrine girmemiş,hakikatte bir vücud-u maneviyenin azaları kabul ettiği Nur kardeşlerinin neşir hizmetlerini kendi hizmeti telakki edip, kamyonlarla Nur Risalelerinin sevkiyle, nurların her tarafta neşriyle, dolayısıyla genç nesillerin imdadına koşmuş ve Hazret-i Üstad zamanından beri devam ede gelen hizmetlerin devamını teyit ve takviyede bulunmuştur. Ve ayrıca geniş dairelere müteveccih Türkiye'de ve hariç memleketlerde ihyasına vesile olduğu maarif hizmetleri, neşriyat sahaları ise,bütün ehl-i iman tarafından kemal-i takdirle karşılanmaktadır." deniliyor...