Nefret dilini deşifre eden kitaplar

Nefret dilinin kitapları!

Başbakan Erdoğan ve Hükümet medyasının Cemaat aleyhine uydurduğu yalanlar insaf sınırlarını çoktan aştı. Bir nefret diline dönüşen söylemler kitap sayfalarına taşındı.

1960'lı yıllarda halkın Risale-i Nurlara ilgisini azaltmak, Bediüzzaman Said Nursi ile talebelerini itibarsızlaştırmak için bazı devlet görevlileri, sistemli kara propaganda çalışmaları yapmıştı. Cuntacı Korgeneral Faruk Güventürk; hukukçu Çetin Özek ve ilahiyatçı Agah Çubukçu'ya, Said Nursi ve Risale-i Nurların İslam dışı olduğu tezini işleyen kitaplar yazdırdı. Hatta kitapla yetinmediler, Türkiye'yi dolaştırıp konferanslar verdirdiler. 1964'te milyonlarca el broşürü hazırlandı. Broşürlerde, "Haşhaşi, Ermeni yanlısı, deli, cahil, Kürtçü, bölücü, batıl, padişah düşmanı, yeşil komünist, Rusya'dan yardım alıyor, Mason ve komünistten tehlikeli..." gibi ifadeler yer alıyordu.

O zaman, 'Paralel Devlet'in adı 'Nurculuk'tu. Broşürlerin iyice yayılmasından sonra Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, "Nurculuk Anayasaya aykırı" diyerek mücadele edileceğini açıkladı. Raporlar hazırlandı ve "Nurcular Diyanet'te kadrolaştı" denilerek, 19 kişi sürgün edildi. Ardından sürgünler ve işten çıkarmalar devam etti...

Tablo, size de tanıdık gelmiştir! Çünkü, 17 Aralık 2013'te başlatılan büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan sonra yaşananları aratmıyor. O gün Bediüzzaman ve Nur talebelerine yapılanlar bugün Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi'ne reva görülüyor. Bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Hükümet medyası tarafından neredeyse son bin yılda görülmeyen nefret dili kullanılıyor. Yalanlar, iftiralar, hakaretler, küfürler her gün birbirini kovalıyor. Önce Hükümet medyası Hocaefendi veya Hizmet Hareketi'ne mensup olduğunu iddia ettikleri kişi ve kurumlara yönelik yalan haberler üretiyor, ardından Başbakan bunları meydanlarda var gücüyle bağırarak dile getiriyor. Ya da önce iddiayı Başbakan seslendiriyor sonra medyası devamını getiriyor. Neler söylenmedi ki? "Haşhaşiler. Yalancı peygamber, sahte veli, içi boş, kalbi boş, zihni boş âlim müsveddesi. Bunlar Şia'dan da kötü. Vücuda girmiş virüs. Dış güçlerin maşası. Gözü dönmüş gizli örgüt. Bunlar sülük gibi emiyor. Bunlar sapık. Bunlar kasetçi, montajcı, ne istersen var bunlarda. İçinde ajanlık, casusluk olan, ihanet olan niyetler var..."

Tarih, bu nefret söylemini asla affetmeyecek, er ya da geç bu zulmün hesabı sorulacak. İşin o kısmını zamana bırakmak gerekir; ama gelecek nesiller için de tarihe not düşmek bir aydın sorumluluğu. Bu anlamda ilk adım Zaman Kitap'tan geldi. Yayınevi, geçen hafta iki kitapla bu kara dönemin şifrelerini ortaya koydu. Gazeteci yazar İdris Gürsoy 'İstihbarat Yalanları ve İftiralar' isimli çalışmasında Başbakan ile Hükümet medyasının 17 Aralık operasyonu sonrası Hocaefendi ve Cemaat'e yönelik üretilen yalanları, iftiraları sıralarken bunların 28 Şubat döneminde yapılanlarla nasıl paralellik arz ettiğini ortaya koyuyor. Yine 28 Şubat sürecinde 'Haziran Fırtınası' diye adlandırılan döneme (1999) atıf yaparak Hocaefendi aleyhinde açılan 'tek kişilik örgüt' davasını hatırlatıyor. Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel'in hazırladığı iddianamedeki asılsız suçlamaların bugün yeniden servise konulduğuna dikkat çekiyor. Hocaefendi o davada 8 yıl yargılanmış ve en üst yargı organı olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda oybirliği ile beraat etmişti. Kitapta ayrıca Bediüzzaman Said Nursi'nin kendi döneminde yaşadıklarına da mercek tutularak, bugün yaşanan zulmün yeni olmadığı gösteriliyor. Benzerlerinin, hatta fazlasının Bediüzzaman'ın şahsına devlet eliyle uygulandığı anlatılıyor.

'Yalanlar, İftiralar, Çarpıtmalar' isimli kitabı da gazeteciler Salih Sarıkaya ve Özgür Küçük'ün hazırladığı bir yalan haber dosyası. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında Hükümet medyasının yazdığı yüzlerce yalan ve iftiranın bir derlemesi olan çalışmada görsellik de göz ardı edilmemiş. 28 Şubat sürecinde bile atılmayan manşetler, kupürleriyle gösterilirken, yalan ve iftiraların doğrusu aktarılmış. Bir kara propaganda döneminin rehberi niteliğindeki kitabın özellikle şu günlerde el altında bulundurulmasında fayda var.