Nifaklardan korunmanın en doğru yolu: Hucurat, 6 “Eğer bir fâsık size haber getirirse!..”

27 Mayıs 2013 tarihli sayımızda “Bundan böyle içinde ‘AK Parti’ ve ‘Cemaat’ sözcükleri geçen yeni cümleler kurmak isteyenler, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Fethullah Gülen Hocaefendi’yle yaptığı son yüz yüze görüşme sonrasında dile getirdiklerini mutlaka hatırlamak zorunda.” diye yazmıştık.
Arınç, “AK Partili bir Gülen beklemediklerini” belirtiyor ve “Siyasete ilgisiz değil ama onu bir siyasî partinin kalıpları içerisine koymamak veya hükümetin her yaptığına ‘ne güzel’ diyecek bir yaratılışta düşünmemek lazım. Bizden daha iyi görebiliyor; daha iyi değerlendirebiliyor. Türkiye’yi ve dünyayı yakından, çok yakından takip ediyor. Buna bizzat şahit oldum.” diyordu. “Eli boş döndü, iyi karşılanmadı” iddialarını da net bir dille yalanlıyordu: “Bizim dostluğumuz Allah içindir. Onu büyük hizmetleri sebebiyle seviyoruz.” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da 16 Haziran’da İstanbul Olimpiyat Stadı’nda gerçekleştirilen 11. Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış töreninde Türk okullarındaki öğretmenleri övüyordu: “Sizler bozkırdaki fidan gibi, çölün ortasındaki vaha gibi kuruyan dudaklarda bir damla su gibi, pörsümüş dimağlarda aydınlık bir ifade gibi en dar günlerde bize güzeli hatırlattınız.” Sonra, o sıralardaki Taksim Gezi Parkı gösterilerine dikkat çekerek Türkiye’de 3 haftadır iki farklı fotoğraf oluştuğunu vurguluyordu: “Bir tarafta taş, sapan, molotof; diğer tarafta ise Türkçe vardı, Türkiye vardı. Bir tarafta öfke, nefret ve şiddet vardı; diğer tarafta, barış, merhamet, dostluk dayanışma vardı. Bir tarafta öfkenin diline esir olmuş vandallar; diğer tarafta Türkçeye sevdalanmış barış elçileri, ‘Dövene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek’ diyen gönül neferleri vardı. Gerçek Türkiye manzarası, gerçek Türkiye tablosu işte budur. Binlerce yıldır dünyayı kucaklayan, kökü derinde, kökü Selçuklu’ya dayanan, kökü ta Osmanlı’da, kökü Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kurtuluş Savaşı’nda bulunan bir büyük hareket vardır. Dışarıda anlık zevkleri için sokakları ateşe veren değil, kadim medeniyeti Türkçeyi omuzlarında taşıyan gerçek Türkiye mesajıdır bu.” Ama maalesef bunlar nifakların etkisizleşmesine yetmedi. Medya aracılığıyla asılsız ithamlar ve iftiralar her yanı sardı. Hocaefendi’nin onursal başkanlığındaki Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, 13 Ağustos’ta 11 maddelik açıklama yapmak zorunda kaldı. Erdoğan’ın fırsat buldukça yinelediği gibi bazı anlarda susmamak gerekiyordu. “Paralel devlet arayışı” ve “(MİT krizi diye isimlendirilen) 7 Şubat’ta Başbakan’ı tutuklayacaklardı” benzeri saçmalıklar artık işin özüne zarar veriyordu.
- tarihinde hazırlandı.