Fethullah Gülen: Sövüp sayma yerine hidayet dileme fazilettir

Fethullah Gülen: Sövüp sayma yerine hidayet dileme fazilettir

İftira ve asılsız isnatlara karşı sövüp saymanın kısır döngülere yol açtığını ifade eden Fethullah Gülen Hocaefendi, "Sövüp sayma yerine hidayet dileme fazilettir" dedi. Fethullah Gülen Hocaefendi, sövüp saymanın kısır döngü haline geldiğini belirterek, "Hâlbuki insan sâlih daire (doğurgan döngü) peşinde olmalı; her zaman güzel konuşmalı, böylece güzel şeyler duymaya da yatırım yapmış olmalı; hep iyilik yapmalı, iyilikler bulma yolunda kalmalı" diye konuştu.

Fethullah Gülen Hocaefendi, bu haftaki "Öfke, Sövüp Sövdürme ve Hizmet" başlıklı Bamteli sohbetinde, sövüp saymakla, tahkir etmekle, tezyifte bulunmakla, başkalarını hafife almakla insanların yumuşatılamayacağını, sırat-ı müstakime celbedilemeyeceğini vurguladı. Aksine bu tür davranışların herkesin birbirine sövüp, saydığı, kötü sözler söylediği fasid daire (kısır döngü) oluşturacağı ikazında bulundu.

Sövmenin dinin emri olmadığına, bu yolla sevap kazanılamayacağına dikkat çeken Hocaefendi, ilişkileri zedeleyen bu tür davranışlar yerine dua tavsiyesinde bulundu, "Kötülere sövüp saymak yerine onlar hakkında bile "Allah'ım kalblerimizi ve onların kalblerini ıslah eyle" duasında bulunmak fazilettir" şeklinde konuştu.

"Bana boş bir fincan ikram etti, ben fincanı doldurur veririm ona. O bir fincan ikram etti, kocaman bir fincan ikramında bulunurum. Ve böylece salih daire teessüs eder. Hiç farkına varılmadı şekilde problemler halledilir" ifadelerini kullandı.

Taşlamalarına maruz kalsan bile onları yumuşatmanın yolu re'fettir şefkattir

"Hocaefendi, daha önce defaatle dile getirdiği, "Üslup" meselesinin önemini bir kez daha vurguladı. "Kinler, nefretler, gayzlar, öfkeler, taşlarına, taşlamalarına maruz kalsan bile yine onları yumuşatmanın yolu re'fettir şefkattir." diyen Fethullah Gülen Hocaefendi, öfke ile şiddetle, hiddetle şimdiye kadar çözülmüş hatta küçük bile olsa bir problem bilmediğini söyledi.

Sinen öfkelerin, kinlerin, nefretlerin, gayzların, "civciv yapıp" gelecek nesillere intikal edeceği, ötesinde daha ciddi aşılmaz önüne geçilmez problemler haline gelebileceği uyarısında bulundu. Öfkeyi "muvakkat cinnet, telafisi imkânsız nedamet" diye tanımlayan Hocaefendi, "Binanız kristaldense başkasının granitten binasına zinhar taş atmayın.

Başkasının binasına attığınız taş kendi kristal binanızı yıkmak üzere geriye döner. Müstakim düşünceyi temsil eden insanlar, başkalarının ortaya attıkları tutarsız ve asılsız isnatlar karşısında bile asla çizgilerini değiştirmemelidirler. Elbette ki iftiralar karşısında, tavzih, tashih, tekzip ve hatta tazminat hakkını kullanma her zaman için mahfuzdur; şu kadar var ki, bunlar yapılırken de üsluba çok dikkat edilmelidir." dedi.

Olumsuz şeyleri savarken, üzerimizden atarken bile bir üslup vardır

Kur'an-ı Kerim'de, bazı hususlar nazara verilirken meselelerin hep evsafa bağlandığına dikkat çeken Gülen Hocaefendi, "Allah Ebu Cehil'i sevmez" demiyor; sevmez Allah, Ebu Cehil'i. Kur'an'da Allah Ebu Cehil'i, Utbe'yi, Şeybe'yi sevmez denmiyor ama Cenab-ı Hakk'ın zâlimi, fâciri, fâsıkı, âsiyi sevmediği ifade ediliyor; böylece mesele sıfatlara bağlanmış ve insanlar tiksindirici o sıfatlardan tenfir edilmiş oluyor. Olumsuz şeyleri savarken, üzerimizden atarken bile bir üslup vardır. Riayet edildiği takdirde bence esasat korunmuş olur. Yoksa çok küçük detaylara takılır, çok önemli şeyleri yıkmış oluruz." ikazında bulundu.

Sövüp saymanın hiçbir sevabı yoktur

Hakaretin sevap olduğuna dair Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Sahiha'da herhangi bir beyan bulunmadığına işaret eden Hocaefendi, "Firavun gibi tiranlara sövülmesi ve onlara lanet edilmesi gerektiğine dair bir emir de söz konusu değildir. Firavun Ramses'e, Amnofis'e, İbn'üş Şems'e, Sezar'a, Napolyon'a, İskender'e söveceğinize dair ne Kur'an-ı Kerim'de, ne Sünnet-i Sahiha'da ne de o büyüklerin kitaplarında hiçbir şey yoktur.

Sövüp saymanın hiçbir sevabı yoktur." Sövme nedir? sorusu üzerinden hassasiyet sınırını da gösteren Hocaefendi hafifsenen bu hususa dair şu noktalara işaret etti, "Sövme nedir? Allah cezanı versin, bağışlayın, bu fuhuş isnadı demek değildir, Allah belanı versin, Allah seni kahretsin, özür dilerim, densiz insan filan... Aksine, sövmeler saymalar, sövüp saymalara yatırım demektir.

Kötülere sövüp saymak yerine onlar hakkında bile "Allahım kalblerimizi ve onların kalblerini ıslah eyle" duasında bulunmak fazilettir. İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhi ekmelüttehâyâ) belki çok incindiği anlarda Mevlâ-yı Müteâl'e halini arz ederek O'nun rahmetine sığınmış; fakat insanlara karşı hep şefkat tavrı ortaya koymuş, Uhud'da başı yarıldığı, dişi kırıldığı zaman bile "Allahım kavmimi affet, hidayet buyur, çünkü onlar beni bilmiyorlar!" diye dua etmişti."

Biz taş atıyoruz, o okunun ucuna bir gül takıyor, her yeri ıtriyat çarşısına çeviriyor

Sövme, sayma yerine hidayet dilemenin zulmeden muhataplar nezdinde de karşılık bulacağına değinen Hocaefendi kalplerin bu şekilde yumuşayacağını ima ediyor, "Meseleyi duyan insanlar karşısında başını, gözünü yarmış insanlar, şu civanmertliğe, centilmenliğe, Frenkçe ifade bakın biz yapmadık şey bırakmıyoruz ama işin doğrusu o da iyilik adına bizim için yapmadık bir şey bırakmıyor. Biz taş atıyoruz, o okunun ucuna bir gül takıyor, her yeri ıtriyat çarşısına çeviriyor. İnsanın kalbi yumuşar mı yumuşamaz mı?"