'Örgüt sözü haince'
Fethullah Gülen Hocaefendi, fgulen.com'da yayınlanan sohbetinde gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 'Her zaman sulh yolunda' başlıklı Bamteli'ndeki açıklamasında Hocaefendi, "Şimdilerde de Kur'anî bir makuliyet etrafında bir araya gelmiş fedakâr insanlar hakkında 'örgüt' sözleri ediliyor. Müslümanlar'ın bunu yapacaklarını zannetmiyorum. 'İhtimal ki, birileri birilerinin adını kullanmak suretiyle bunu yayıyorlar' diyerek bir kere daha meseleyi hüsn-ü zannıma bağlıyorum. Örgüt diyenlerin sözlerine müsaadenizle 'haince' diyeceğim" ifadesini kullandı.
Resmî örgütler olduğunu belirten Hocaefendi, "30-40 senedir Kürt'üyle, Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Zaza'sıyla bir bütün oluşturan Anadolu insanının başına bela olmuş, dış mihraklı bir kısım fitne ve fesat ocakları. 'Örgüt' onlar" dedi. Hocaefendi, açıklamalarında şunları dile getirdi:
Mecbur kalırsınız
"Bu camiaya örgüt derseniz, -hâşâ ben o terbiyesizlikte bulunamam- şimdiye kadar dinimize, diyanetimize kalbî ve ruhî hayatımız adına çok hizmet etmiş Küfrevî tarikatının temsilcisi Alvar İmamı'nın düşünce dünyası etrafında kümelenmiş insanlara da 'örgüt' deme mecburiyetinde kalır, onlara da 'örgüt' deme terbiyesizliğini sergilemiş olursunuz. Üftade Hazretleri'ne dayanan, Aziz Mahmud Hüdaî Hazretleri gibi milletimizin kalbî ve ruhî hayatına çok önemli hizmetler vermiş bir insanın çizgisinde hizmet etmeye çalışan, bir düşünce etrafında bir araya gelmiş insanlara da -binlerce ruhumuz onlara kurban olsun- 'örgüt' deme mecburiyetinde kalırsınız.
Milli Görüşe de...
Bir duygu-düşünce etrafında bir araya gelmiş insanlara karalayıcı mahiyette böyle bir nam taktığınız zaman, Muhammed Raşid Efendi Hazretleri gibi büyük bir zata bağlanmış olan pırıl pırıl insanlardan oluşan Menzil Cemaati'ne de 'örgüt' deme mecburiyetinde kalırsınız. Türkiye'de yalancı bir şafağın atmadığı bir dönemde yüzlerce Kur'an kursu açan Süleyman Efendi Hazretleri'nin etrafında kümelenen, Kur'an kursları açan, yurt dışında açılımlar yapan insanlara da 'örgüt' deme mecburiyetinde kalırsınız. Dahası, Milli Görüş'e de bir 'örgüt' deme zorunda kalırsınız.
Kara ruhlu insanlar
"Evet, kara ruhlu insanlar olumlu şeyleri karalamaya çalışıyorlar. Şimdilerde de 'örgüt' diyorlar. Tabiri caizse, muhtelif ecnâstan bir topluluk olan ve işin makuliyetinde bir araya gelen insanlardan oluşan bir camia. 'Okul açmak, kültür lokali açmak, okuma salonları açıp fakir insanlara bedava ders vermek hayırlı bir hizmettir!' düşüncesiyle sizi hiç tanımadığı halde gelip 'Bir tane de ben yapayım' deyip o işe iltihak eden insanların da bulunduğu bir camia.. Böyle bir camiayı örgütle telif etmek mümkün değildir. Ayrıca, 'örgüt' kelimesi terminoloji açısından çok farklı bir manaya geliyor. Belli ki bir kasta iktiran ettirerek, arkasında bir kasıtla söylüyorlar bu kelimeyi."
'Hiç kimsenin kendi devletiyle savaşmaya niyeti yok'
"Bir lokma yemeği yutmadan evvel çiğnemek ne ise, konuşmadan evvel düşünmek de odur" diyen Fethullah Gülen Hocaefendi sözlerini şöyle sürdürdü:
'Dik durmak lazım'
"Keşke muhataplarım mü'min olmasaydı, daha rahat olurdum. Bir mü'min öyle lambur lumbur konuşmamalı. Ağzından çıkan şey, mü'mince olmalı, yere düştüğü zaman da tertemiz vicdanlar tarafından kabul kapıları ona açılmalı; 'Yahu ne iyi ettin de bizim eksiğimizi, gediğimizi, yanlışımızı söyledin!' dedirtmeli. Yapılan şey bir makuliyete, mantıkiyete bağlanıyor ve geleceğimiz adına önem arz ediyorsa, Türkiye'nin itibarı ve ikbal yıldızımızın parlaması adına bir şey ifade ediyorsa, bence o mevzuda da kararlı ve dik durmak lazım. Kimsenin kendi devletiyle ve başındaki iktidarıyla savaşma gibi bir niyeti yoktur; bunu öyle göstermek isteyenler -zannediyorum- ortada söz getirip götüren fitneciler, fesatçılar, mekirciler, keydciler ve hud'acılardır. Cenâb-ı Hakk ıslah eylesin."
'Çok işlemeli gergef gibi'
Hizmet Hareketi'nin sosyolojik olarak cemaat kategorisine uymayan çok farklı bir yapı olduğunu Hocaefendi şu cümlelerle anlattı: "Ben zannediyorum elin âlemin kendilerinin uydurup cemaat dedikleri hareket dedikleri, hizmet dedikleri, muhasibi ifadesiyle Kurani mantıkilik, Kurani aklilik içinde bu iş isabetli deyip, bir araya gelmiş insanların topluluğu bu. Hiç namaz kılmayan da var, hiç oruç tutmayan da var, resmen kendisini kaydettirmeyen de var, çok farklı insanlar var. Hayatında bir kere başını yere koymamış insan da var. Bir yerde ben de üniversite yaptırtayım diyor, milletimin geleceği adına bu da benim hesabıma bir adım olsun.
Ben de milletimize böyle bir hizmette bulunayım diyor. Bunu ne cemaat kategorisine, ne bir hareket kategorisine, hareket tabiri merhum makamı cennet olsun Nurettin Topçu'nun mülahazasıydı, ne de başka bir şeye, birisi camia dedi biraz uyan şey o oluyor. Çok farklı şeyler var işin içinde. Böyle bir şey yani, kim ne derse desin mahiyeti budur. İçinde her renkte her desende böyle adeta çok nakışlı, çok işlemeli bir gergef gibi bir şey. İçinde her türden, her anlayıştan insan var. Fakat bir makuliyette esasen, bir mantıkiyette bir araya gelme gibi bir şey. Birbirini tanımasalar bile camide omuz omuza gelmiş gibi bir şey. Tanımıyorlar birbirlerini."
'Barış sürecine vallahi billahi tallahi katkıda bulunuldu'
Sohbetinde "Cemaat çözüm sürecine destek vermedi" iddialarına da atıfta bulunan Hocaefendi şöyle dedi: Hazreti Bediüzzaman taa Meşrutiyet yıllarında, bundan yüz küsur sene evvel Medresetü'z-Zehra adıyla Van'da bir üniversite kurulmasını teklif ederken orada Arapça'nın farz, Türkçe'nin vacip ve Kürtçe'nin caiz gibi kabul edilerek hepsinin beraberce okutulması gerektiğini söylemişti. Biz düne kadar bunu telaffuz edemedik. Yine sizin gibi bu kervana gönül vermiş arkadaşlar, televizyonları, radyoları, lisan kursları ve üniversiteleriyle bu meseleye 'evet' dediler. Bir cephe buna karşı 'Barış sürecine katkıda bulunulmadı!' diyor. Hayır, vallahi bulunuldu billahi bulunuldu, tallahi bulunuldu. Hem de herkesten evvel bulunuldu."
- tarihinde hazırlandı.