Türkiye'deki diyalog çalışmaları İngiliz akademisyenleri etkiledi
“Çok Kültürlülük Tartışmaları - II” toplantısı çerçevesinde İngiltere’den Türkiye’ye gelen alanında önemli kariyer sahibi akademisyenler, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’na (GYV) bir ziyaret gerçekleştirerek diyalog çalışmaları konusunda bilgi aldı.
GYV’nin bir platformu olan Kültürlerarası Diyalog Platformu (KADİP) tarafından organize edilen panelde Türkiye’deki diyalog çalışmaları hakkındaki bilgiler KADİP Danışmanı Hrant Topakian ve Abant Genel Sekreteri Hüseyin Hurmalı tarafından İngiltere’den gelen akademisyelerle paylaşıldı.
Moderatörlüğünü KADİP Genel Sekreteri Dr. Ahmet Muharrem Atlığ’ın yaptığı panelde ilk sunumu Hurmalı yaptı. Hurmalı, Osmanlı dönemindeki çok kültürlülükten bahsettikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından “çok kültürlülük” konusundaki anlayışın değiştiğini ifade etti. 1950’den sonra Menderes döneminin ardından gelen darbelerle çok kültürlülük ortamından hızla uzaklaşıldığını vurgulayan Hurmalı, “1994 yılında muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin inisiyatif alarak kurduğu GYV ile bu gidişe dur denildi,” diye konuştu.
Ötekini yok etmek kendini yok etmektir
Söz sırası kendisine geldiğinde Topakian, kendi ailesinden örnekler vererek neden diyalog konusuna önem verdiğini anlattı. Beyrut’ta dedesi ile babasının sürekli kavga ettiklerini ve bu durumun çocukluk anılarında önemli bir yer işgal ettiğine değinen Topakian, dedesinin vefatından sonra da babası ve annesinin tartışmalarına tanık olduğunu ifade etti. Daha sonra, Beyrut’taki iç savaşı gördüğünü aktaran Topakian, kavga ile bir yere varılamayacağını anladığını belirterek, “Ötekini yok edersen, aslında kendini de yok etmiş olursun” dedi.
Yaşadıkları tecrübelerin kendisine diyaloğun ne kadar önemli oluduğunu defalarca ispat ettiğini vurgulayan Topakian, 1994 yılında Fethullah Gülen tarafından kurulan GYV ile ilk kez bir müslüman kanaat önderinin Ermeni Patrikliği’ni ziyaret ettiğini hatırlattı. Gülen’in daha sonra diğer gayrimüslim önderlerine yaptığı ziyaretlerden bahseden Topakian, karşılıklı saygı, iyi niyet ve sevgi ile nefretin kalplerden sökülüp atılabileceğinin altını çizdi.
Konuşmacıların sunumlarının ardından soru cevap bölümüne geçilen panelde bir akademisyen, Ermeniler özelinde Türkiye’deki gayrimüslimlerin temel haklarının durumunu sordu. Kendisinin de bir Ermeni olduğu bilgisini vererek söze başlayan Topakian, Osmanlı döneminde gayrimüslimlere verilen mülklerin Padişah fermanı ile düzenlendiğini, 1923’ten sonra ise söz konusu mülklerin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildiğini açıkladı. Gayrimüslimlerin mabedlerinde veya okullarında herhangi bir tadilat ve tamiratın gerçekleşebilmesi için sözkonusu müdürlükten izin alma zorunluluğu nedeniyle onlarca müessenin bakımsızlıktan kullanılamaz hale geldiğini ifade etti.
Yine yüzlerce gayri müslim mülklerinin Cumhuriyet’in ilanından sonra devletin mülkiyetine geçtiğini söyleyen Topakian, son 10 senedir, 1923’ten sonra alınan hak ve mülklerin kendilerine geri verildiğini açıkladı.
Son on yılda Türkiye’de gayri müslimlere yönelik yaşanan olumlu gelişmeler için hükümetin çabalarını alkışladıklarını dile getiren Topakian, söz konusu gelişmelerde GYV’nin çalışmalarının da göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
Türkiye’de yaşayan Ermenilerin neler talep ettiğine yönelik bir soruya, Osmanlı döneminde olduğu gibi devlet kademelerinde de gayri müslimlere yer verilmesinin yerinde olacağı şeklinde cevap veren Topakian, cezaevindeki gazetecilerle ilgili soruya da, çoğu tutuklu gazetecinin karanlık odaklardan aldıkları emirle başta Ermeni Patriği olmak üzere birçok kanaat önderini hedef alan asılsız haberleri nedeniyle ölüm tehdidi aldığını, öldürülen Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink’in de bu tür haberler neticesinde öldürüldüğünü kaydetti.
- tarihinde hazırlandı.