Kalplere nakış nakış Sonsuz Nur

Kalplere nakış nakış Sonsuz Nur

Peygamberler, sıradan insanların akıllarıyla binlerce yılda ulaşabildikleri hakikatlere vahiy ve ilham yoluyla doğrudan ulaşan kimselerdir. Hz. Âdem'den Hz. Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlerin hayatlarının insanlık için ifade ettiği anlamı inkâr edemeyeceğimiz gibi, onların hayatlarını, sadece yaşadıkları döneme özgü olarak da göremeyiz. İşte bu yüzden nebilerin hayatı, yaşadıkları dönemi aşar, yüzyıllar sonrasına bir ibret vesikası olarak ulaşır. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin "Sonsuz Nur" isimli eseri de, o kutlu nebinin yaşadıklarını bizlere ulaştıran kutlu bir aracı.

Sonsuz nur, Hocaefendi'nin yazmayı hedeflediği siyer felsefesi adına örnek bir çalışma. Efendimizin hayatı, kronolojik bir sıralamadan ziyade önemli dönüm noktaları ve belli başlı beyanlar ele alınarak inceleniyor. Eserde günümüz adına bunların ne ifade ettiği anlatılmaya çalışılıyor ve saadet asrından çağımıza uzanan uçlarla temas kurularak bugünün problemlerini çözebilmek için kapılar aralanıyor. Buradan yola çıkarak şunu ifade edebiliriz ki Hocaefendi, Asrı Saadet'te meydana gelen olayları cüzi birer hadise olarak değerlendirmekten ziyade, kıyamete kadar gelecek hadiselerin ve problemlerin çözümünde birer anahtar olarak görmekteydi. İlahiyatçı Yazar Ahmet Kurucan'a göre; "Nitekim Hocaefendi'nin ideallerinden birisi de Peygamber Efendimizin hayatının, O'nun kamet-ü kıymetine uygun olarak yeni nesillere tanıtılmasıdır. Hocaefendi, beşeriyetin problemlerinin çözümünde en önemli iksir olarak Efendimiz'in tanıtılması ve gönüllerde hak ettiği yeri bulmasında görür." Bu düşüncesini Sultan Valide Camii'nde vermiş olduğu Efendimizin hayatını konu alan 13.01.1989 tarihli vaazında şöyle dile getirir: "Benim arzum, bende bir arzu halinde beliren ve daima bir arzu halinde içimi yakan, çoklarınızın da içini yakan Hz. Muhammed Mustafa'nın (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayat-ı seniyyeleri, siyer-i mübarekeleri, mümtaz şahsiyetinin tanınması ve beşerin kurtuluşu için bir iksir olarak camide, medresede, mektepte, sinemada, tiyatroda, her yerde bir şey dinlemek için koşan herkese, evet, sadece O'nun anlatılması."

"İnsanların gönüllerini coşturacak kadar o gönüllere fer veren Efendiler Efendisi'ni acaba kendi kıymeti ölçüsünde anlatabildik mi?" Bu kaygıyla yola çıkıyor Sonsuz Nur. Ve O'nun nurunu ilmek ilmek işliyor gönüllere.

Sultan Valide Camii'nden gönüllere...

Peygamber Efendimiz ve ashabının hayatı, çocukluğundan itibaren Hocaefendinin hayalini süslemekteydi. Küçük yaşlarda başladığı vaazlarda ve halk sohbetlerinde neredeyse O'nun örnek hayatından anekdotlar kaydetmeden geçen sohbeti yok gibidir. 1970'li yıllara gelindiğinde Hocaefendi, Peygamber Efendimizin hayatını seri halinde ele almaya ve anlatmaya başladı. 1989 yılında aynı konuyu ikinci kez ve daha geniş şekilde cami kürsülerine taşıyan Hocaefendi, İstanbul Üsküdar'daki Sultan Valide Camiinde 13 Ocak 1989 Cuma günü, sonradan "Sonsuz Nur" adıyla kitaplaşacak olan vaazlarına başladı. 1990 yılının Mart ayına gelindiğinde altmış haftanın üzerinde devam eden Cuma sohbetleri nihayete ermişti.

Hocaefendi'nin bir sistem içinde takip ettiği bu sohbetler kısa bir sürede çok geniş kitlelere ulaştı ve ilgi gördü. Bunun üzerine vaaz metinlerinin deşifre edilerek kitaplaştırılması teklifleri geldi. Bu ilgi karşısında sessiz kalınamazdı elbette. Nitekim de öyle oldu; uzun bir hazırlık çalışmasından sonra deşifre edildi. Hocaefendi, kitabın tashihlerinin önemli bir kısmını 1992 yılında Amerika'ya yapmış olduğu seyahat sonrası kendisini misafir eden Los Angeles'taki Türk öğrencilerin kaldığı evde yaptı.

Türkiye'de onlarca defa baskısı yapılan ve pek çok dile tercüme edilen Sonsuz Nur, 2001 yılından itibaren Türkiye'de pek çok defa basıldı ve 3.750.000'in üzerinde satıldı. Yıllardan beridir İslam peygamberinin hayatını sahih kaynaklar ışığında günümüze taşıdı. Taşımaya da devam ediyor. Bu yüzden eser, Türkiye'de olduğu gibi yurt dışında da gereken ilgiyi görüyor, değişik üniversitelerde ders kitabı olarak okutuluyor, çeşitli tezlere ve akademik araştırmalara konu oluyor. İlk önce İngilizceye çevrilen eser bugün 36 farklı dilde ve lehçede basılmakta. Bu dillerin arasında pek çoğumuzun adını bile duymadığı diller var. Haiti'nin dili olan Kreol, Zulu kabilesinin dili olan Zuluca, Senegal'in yerel dili olan Wolofça ve Kamerun'da konuşulan Fulfulca bunlardan birkaçı.

El Ezher Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fethi Hicazi: "O, Efendimizi öyle seviyor ki, O'nu ne gecesinde ne gündüzünde, ne uyanıkken ne uykudayken asla unutmuyor."

"Efendimiz ile ilgili her yazar kişi, gücünün yettiği kadarıyla Allah'ın (cc) kendisine ilham buyurduğu şeyleri ve Mevla'sının kendisine kapıları araladığı kadarını yazabilmiş. Bütün yazarlar Efendimizin sadece bir vasfının etrafında toplansalar, onu kâmil manada bahsinde bulunduğu şekliyle anlatamayacaklardır. Bundan dolayı kitabın adı son derece muvaffak olmuştur: "En- Nuru'l Halid". (Sonsuz Nur) Çünkü Efendimizin nuru, nur üstü nurdur. Zira O'nun konuşması/sözü nurdur. Bundan dolayı dedim ki Hocaefendi, bu konuda muvaffak olmuştur. Çünkü o, abid ve Efendiler Efendisi'nin muhiblerindendir. Ben Hocaefendi'nin ifadelerinden ve satır aralarından okudum ve anladım ki o, Efendimizi öyle seviyor ki, O'nu ne gecesinde ne gündüzünde, ne uyanıkken ne uykudayken asla unutmuyor. Bu sevgi, onun bütün benliğini, gönlünün her tarafını ve bütün fakültelerini doldurmuş.

İlahiyatçı Yazar Reşit Haylamaz: "Sonsuz Nur, okurlarına nebevi bir ruh fısıldamaktadır"

Sonsuz Nur, mücerred bir siyer kitabı değil, işin ruhunu yansıtan önemli bir adımdır. Nübüvvet yıllarında yaşanan süreçlerin inceden inceye takip edildiği ve Allah Resûlü'nün sadece o çağa hitap etmediği hakikatinden hareketle kitapta O'nun izine düşüldüğünü görürsünüz. Bu yönüyle Sonsuz Nur, tarihi bir şahsiyet olarak Efendimiz'i anlatmaktan ziyade yaşayan bir peygamber hakikatini nazara vermekte, getirdiği güzelliklerin dünyanın dört bir yanına taşınabilmesi için okurlarına nebevi bir ruh fısıldamaktadır. Sonsuz Nur, saadet asrına tutulan bir aynadır ve onda, bütün berraklığıyla İnsanlığın İftihar Tablosu görülmektedir. Bu yönüyle Sonsuz Nur, sadece Efendimiz'i anlatan bir kitap değil, aynı zamanda O'nu nasıl anlatmak gerektiğini de gösteren bir aynadır.

Mısırlı Âlim Prof. Dr. Muhammed Imara: "Peygamber aşığı bir kalp ile tahkik ehli bir âlimin aklının beraberce ortaya koyduğu orijinal bir eserdir"

"Peygamber Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) siyeriyle alakalı bu eşsiz eseri takdim ederken şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Büyük Alim M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bu eseri, peygamber aşığı bir kalp ile tahkik ehli bir alimin aklının beraberce ortaya koyduğu orijinal bir eserdir. Bu eser kendini okuyanların kalplerini Varlığın Efendisi'ni (sallallâhu aleyhi ve sellem) âşıkane sevmeye ve onların akıllarını o Yüce Ahlak Sahibi'ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) uymaya yönlendirmektedir."