Ayet ve hadis kriterlerinden taviz vermeyen Hocaefendi’ye iftira atılıyor

Ayet ve hadis kriterlerinden taviz vermeyen Hocaefendi’ye iftira atılıyor

Fethullah Gülen Hocaefendi’yi 50 yıldır tanıyan Prof. Suat Yıldırım ve Dr. İsmail Büyükçelebi, Latif Erdoğan’ın iddialarına cevap verdi. Hocaefendi’nin ayet ve hadis kriterlerinden zerre taviz vermediğini vurgulayan arkadaşları, Hocaefendi’ye atfedilen küfür söylemlerinin iftira ve uydurma olduğunu belirtti.

Hocaefendi’yi yakından tanıyan İslam hukukçusu İsmail Büyükçelebi, Latif Erdoğan’ın bir mülakatta Hocaefendi hakkında söylediklerini yalanladı. Latif Erdoğan’ın iddialarını “Çok acı şeyler.” diye değerlendiren Büyükçelebi, “Ne bunu Hocaefendi’den duymuşuz ne de bir talebe, bir esnaf ya da başka birisi gelip ‘Hocaefendi her hafta Peygamber Efendimiz’le görüşüyormuş, aslı var mı, böyle bir şey olur mu?’ demiş. Ben bu sözleri ilk defa o gün duydum ve şaşırıp kaldım. Sonra neymiş Allah, ‘Kainatı Resul’üm için yarattım da senin için devam ettiriyorum’ demiş. Hocaefendi’yi tanıyanlar biliyor. Hocaefendi, bazı mevzularda insanları üçe ayırır. Hocaefendi, her seferinde kendisini avam içerisinde zikretmiştir. ‘Bizim gibi avamlar için bunun manası şudur, bizim gibi avamlar için tövbe şudur, bizim gibi avamlar için takva şudur’ gibi.” ifadelerini kullandı. “Yaşadığı yerde her zaman yanında 10-20-30 insan bulunmuş bir insan. Ve bu insanların çoğu hayatta. Mikrofon uzatılsın bakalım, kim duymuş bunu?” şeklinde konuşan Büyükçelebi, şunları kaydetti: “Bana şöyle güç verildi, beni koruyan şu kadar melek var, Hz. Süleyman’ın mührü artık bende’ gibi laflar ederdi. Dolayısıyla Hocaefendi hakkında iddia ettiği sözleri, kendisinin söylediğini duysam, belki diyebilir diye düşünebilirdim. Ama Hocaefendi gibi ayet ve hadis kriterlerinden zerre taviz vermeyen bir insan böyle şeyler söyleyecek ve buna inanacaksınız.”

Edirne il müftülüğü yaparken Fethullah Gülen Hocaefendi ile aynı evi paylaşan Prof. Dr. Suat Yıldırım ise Hocaefendi’yi 50 yıldan beri tanıdığını belirterek, “Kendisinin böyle bir iddiada bulunması milyonda bir ihtimal bile değil. Çünkü kendisi ihlası, mahviyeti esas almış birisi. ‘Ben Allah ile konuşuyorum’ veyahut ‘Allah kainatı Peygamber Efendimiz (sas) için yarattı ama benim için devam ettiriyor’ diye bir söylemi kendisinin söylemesi katiyen mümkün değil. Çünkü böyle bir iddia içinde olsa yakınlarına az çok bunu sezdirir, hissettirir. Yakından uzaktan böyle bir iddia söz konusu değildir.” şeklinde konuştu. Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’nin dünyalık peşine düştüğü eleştirilerine de cevap veren Yıldırım, şöyle devam etti: “İnsan nefis muhasebesini iyi yapmazsa, Allah ile olan münasebetlerini iyi ayarlamazsa, yaptıklarından dolayı Allah’a hesap vereceğini düşünmezse dünyalık peşine düşebilir. Ama ‘Hocaefendi veya onun yakınında olanlar dünyevileştiler. Takvayı, zühdü bırakıp dünyalık peşinde koştular’ diyebilmek için birtakım somut delillerin ortaya çıkması lazım. Ama bakıyoruz ki Hocaefendi, bundan 60 küsur sene evvel kürsüye çıkmış, o zamandan beri de toplum içinde, toplumun büyüteci altında olmuş biri. İsteseydi çok şeyler elde edebilirdi fakat bakıyoruz ki şu anda bile dikili bir ağacı yok. Bütün eşyası bir bavula sığabilecek durumda. Hatta Hizmet içinde olanların büyük ekseriyetinin başlarını sokacakları bir evleri bile yoktur.”

‘Hocaefendi, her sabah namazdan sonra arkadaşlarıyla Risale-i Nur dersi yapar’

Risale-i Nur’un tahrif edildiği iddialarına da değinen Yıldırım, “Hocaefendi Risale-i Nur’u 60 yıldan beri tanımaktadır. Risale-i Nur’un bu asrın ihtiyaçlarına çok kuvvetli manevi bir Kur’an tefsiri olduğunu bilmektedir. Bu itibarla Hocaefendi, Risale-i Nur’a gereken değeri hiç aksatmaksızın göstermektedir. Her sabah namazından sonra arkadaşlarla Risale-i Nur dersi yaptığını biliyorum. 2000’de ‘Allah bana 60 yıl daha ömür verse, Kur’an ve hadisten süzülen bu ölçüleri bize gösteren Risale-i Nur’u okumaya, anlatmaya, yorumlamaya devam edeceğim.’ demişti.” ifadelerini kullandı. Yıldırım, Hocaefendi’nin neden Amerika’da olduğunu ise şöyle anlattı: “Hocaefendi’nin gitmesiyle Batı’da, Amerika’da hizmetlerin çok genişlediğini görüyoruz. Açılan okullar binleri geçti. Amerika’da Hartford Saminary adlı 160 yıllık bir üniversite The Muslim World adlı bir dergi çıkarıyor. 2005 yılında da Hocaefendi hakkında bir özel sayı çıkaran derginin editörü Filistinli İbrahim Abu-Rabi, 2010’da bana ‘Hocaefendi Amerika’ya geldikten sonra Amerika’daki İslam imajı ve İslami hizmetler yüz misli değişti.’ demişti.”