Elleri kınalı eğitim gönüllüleri
Bilmediği gelenekler, tanımadığı insanlar karşısında hicrete giden fedakâr hizmet hanımlarının hikâyelerini bir araya getiriyor 'Kınalı Gelinler'. Kitapta, bambaşka ülkelere gelin giden fedakâr kişilerin yaşadıkları kendi cümleleriyle anlatılıyor.
Gittikleri ülkelerin ne bilmedikleri dilleri ne de önyargıları vazgeçirdi onları. Kutlu bir idealin peşine düşen fedakâr insanlar hayatlarını bir bavula sığdırarak çıktıkları yoldan asla geri dönmedi. Bu eğitim gönüllüleri arasında kimileri vardı ki onlar tanımadıkları coğrafyalara gelin olarak gitti. Yaşamlarıyla çevrelerine örnek olmayı başaran gelinler, hizmetlerini orada sürdürmeye devam etti.
Şükran Öztelli'nin kaleme aldığı 'Kınalı Gelinler' (Kaynak Yayınları), hizmet hanımlarının bu zamana kadar çok bilinmeyen hizmet hikâyelerini anlatıyor. Yazarın 'Kınalı Gelinler' diye isimlendirdiği kitapta eğitim gönüllülerinin yaşadıkları kendi ağızlarından anlatılıyor. Endonezya, Kazakistan, Suriye ve Fas olarak dört kısma ayrılan kitapta, hizmet vazifesinde bulunan gelinlerin yaşadıklarına değiniliyor. Kitapta ilk olarak 'Hicret' başlığıyla karşılaşıyoruz. Bu kısımda Öztelli'nin eserini yazma aşamasına tanık oluyor ve gördüğü bir rüyanın sonrasında neler yaşadığını öğreniyoruz. "Ben sadece birkaç ülkenin sıkıntılarını, güzelliklerini, kültürlerini, Türklerle olan ilişkilerini ve bize bakış açılarını dile getirmeye çalıştım." diyen yazar, kitabını ismini verdiği 'Kınalı Gelinler'e atfediyor. Yaşanılanlar hiçbir abartıya yer vermeksizin aktarılıyor. Okuyucuyu 173 sayfa boyunca kimi zaman tebessüm ettirecek kimi zaman da duygulandıracak birbirinden ilginç hikâyeler bekliyor.
'Dil, pazarda öğrenilir'
Kitapta anlatılanların hepsi hayatın içinden hikâyeler. Gideceği ülkenin dilini bilmeyen kınalı gelinlerden biri bu sorunu nasıl çözeceğini düşünürken yıllar önce M. Fethullah Gülen Hocaefendi'den duyduğu söze kulak veriyor: 'Dil, pazarda öğrenilir.' Bir bilinmezlik olmasına rağmen içlerindeki güven duygusunun hiç sarsılmadığını ifade ediyorlar. Çevrelerinden gördükleri tüm itirazlara rağmen her işte bir hayır vardır diyerek düşüyorlar yollara. Kendi deyimleriyle gidecekleri yerler hakkında duyduklarını bir kenara dağ gibi yığıyorlar. İmkânlarının sınırlarını zorlasalar bile hizmet hanımları, yokluk sözünün altında hiçbir zaman ezilmediklerini yaşadıklarıyla gösteriyor.
Kınalı gelinlerin o zamanki sıkıntılarının verdiği mutluluğu bir daha hiç bulamadıklarını anlatan sözlerine kulak veriyoruz. Öyle ki içlerinden birinin söylediği, "Yine gider misin oralara? deseler, seve seve en uzaklara kadar, hiç düşünmeden giderim." sözünü okuyoruz.
Çalışma, vaktiyle ülke sevgisi için çıkılan hizmet yolculuğunda hizmet hanımlarının karşılaştıkları kültürleri ve gelenekleri de okuma fırsatı sunuyor. Kazakistan'a gelin olarak giden öğretmenlerden birinin başından geçen olay bunun bir örneği. Her zaman alışveriş yaptıkları Özbek kasabına eşiyle birlikte et almaya giden öğretmen kasabın şu ilginç cevabıyla karşılaşıyor: "Kazı eti sabahları olur, şimdi kalmadı, haftaya gelin size ayırayım." Oysaki 'kazı' at eti demek. O zamana kadar aldıkları etin hep kazı eti olduğunu öğrenen gelinin duygularını tahmin etmek zor olmuyor haliyle.
Kitap, kınalı gelinlerin hizmet ettikleri ülkelerde yaşadıklarına tanık olmak isteyen okuyucuları bekliyor.
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/cuma_elleri-kinali-egitim-gonulluleri_2241893.html
- tarihinde hazırlandı.