Herkesi tehdit etti: Sessiz kalanlar da bedelini ödeyecek

Herkesi tehdit etti: Sessiz kalanlar da bedelini ödeyecek

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Ankara Arena Spor Salonu’nda seçim kampanyasını başlatırken projeler ve adaylardan bahsetmek yerine yine Hizmet Hareketi’ne iftira atma yolunu seçti.

Seçim Beyannamesi’ndeki hedeflere sadece başlıklar halinde kısaca değindi. Neredeyse konuşmasının tamamını Hizmet’e yönelik hakaretlere ayırdı. Son günlerdeki bütün konuşmalarında olduğu gibi kendi kendisiyle çelişen, aslında kendisine hakaret niteliği taşıyan ifadeler kullandı. “İşte bizimle ilgili her gün ses kaydı ortaya çıkıyor. Başbakan’ın sıradan konuşmaları servis ediliyor. Gündelik konuşmalarımız ahlaksızca, edepsizce, alçakça kaydedilmiş ve her gün servis ediliyor.” dedi. Fakat bir yandan da, önceki gün internete düşen ve içeriğinde hiçbir suç unsuru bulunmayan Fethullah Gülen Hocaefendi’ye ait illegal ses kayıtlarını gündeme getirdi. Üstelik içeriğini çarpıtarak… Söylenmemiş şeyleri söylenmiş gibi sunmaktan, çarpıtmaktan, bir işadamını potansiyel suçlu gibi göstermekten kaçınmadı. Aynı konuşmada hem yasal dinlemeleri ‘ahlaksızlık, edepsizlik, alçaklık’ olarak niteledi hem de illegal ses kayıtlarından medet umdu.

Başbakan’ın dünkü konuşmasına damga vuran bir diğer nokta da kendisine destek vermeyen hemen herkese tehditler savurmasıydı. Sessiz kalanların bile bunun hesabını vereceğini söyledi: “İstediğiniz ses kaydını yayınlayın. Sel gider dibi kalır, devran döner keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Kabataş’ta linç edilen başörtülü kızımızın tekrar manşetlerle linç etmenin bedelini ödeyecekler. Tamamen hukuksuz ses kayıtlarının bedelini ödeyecekler. Bürokrasidekiler de hukuk içinde bedelini ödeyecekler. Buna sessiz kalanlar da destekleyenler de aynı şekilde bedelini ödeyecekler.”

Başbakan, CHP ve MHP’ye eleştirilerini bile Hizmet’e hakaret etmeden yapamadı. “CHP’nin ipleri, hiç kimse kusura bakmasın, işte bu Haşhaşiler örgütünün eline geçmiştir.” diyerek yakışıksız ifadeler kullandı. “Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu 90 yaşındaki parti, beceriksiz ellerde artık kendisini inkar eden bir noktaya gelmiştir.” diye hayıflandı. CHP’nin sözde paralel örgütün esareti altına girdiğini iddia etti. Anamuhalefet partisinin Mansur Yavaş’ı Ankara Büyükşehir belediye başkan adayı göstermesini de “CHP, kasetlerin bedelini ödüyor.” diyerek Camia’yla ilişkilendirdi.

“Vakti zamanı gelince bütün iddiaların, bütün iftiraların cevabı ortaya çıkacak.” dedi. Yargıya intikal etmiş bir yolsuzluk iddiasına cevap vermenin vakti, zamanı nedir? Yasal soruşturmaya muhatap olan birilerinin, “Biz bunlara cevap vermekle vaktimizi harcamayacağız.” deme gibi bir lüksü var mıdır? Camiaya her türlü hakareti yapan, her türlü iftirayı atan Erdoğan, yine bu insanlardan oy istemeyi de ihmal etmedi. Fakat o tabandan söz ederken ‘paralel yapıya mensup kardeşlerim’ gibi tuhaf ifadeler kullandı.