Yok mu Rabb'ine yakarmak isteyen bir gönül

Yok mu Rabb'ine yakarmak isteyen bir gönül

El-Kulûbu’d-Dâria, Efendiler Efendisi’nin (sas) münacatının, onlarca Hak dostunun virdlerinin ve Mecmuatü’l Ahzab’dan seçilmiş bazı duaların bulunduğu büyük bir dua kitabı. “Dilim her daim vird ile ıslansın, duadan dûr olmayayım” diyen gönlü yanıkların başucu kitabı bu kıymetli eseri ne kadar tanıyoruz?

Allah’a yakarış âdâbını öğrenme ve O’na sürekli teveccühte bulunma açısından “el-Kulûbu’d-Dâria” adlı dua mecmuası eşsiz bir eser. Adı “Yakaran Gönüller” anlamına gelen kitapta peygamberlerin münacatları, Ashab-ı Kirâm’ın yakarışları ve onlarca Hak dostunun virdleri yer alıyor. İnsanın Allah nezdindeki değerini, O’na yalvarıp yakarması, içini dökmesi ve O’nu her daim hatırda tutmasıyla kazanabileceği ifade edilir. Bundandır ki Allahü Teala, Kur’an-ı Kerim’de, “Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” ve “Anın beni, anayım sizi.”  buyuruyor.  Efendimiz (sas) de, “Dua ibadetin özüdür.”, “Allah katında duadan daha hayırlı bir şey yoktur.” gibi beyanlarıyla bu konunun ehemmiyetine dikkat çekiyor. Kişi gönlünden koptuğunca dua edebileceği gibi, hayatının her anını zikir, tesbih ve niyazla geçirmiş, bir nebze olsun O’nu (cc) ve Efendiler Efendisi’ni (sas) anmaktan dûr olmamış zatların şifreli kelimeleriyle de Rabbine yalvarabilir. Bu anlamda el-Kulûbu’d-Dâria, Rabb’iyle kurbiyetini artırmak ve yakaran bir gönül olmak isteyenlerin başucundan ayırmaması gereken bir eser. Peki, bu büyük dua mecmuasını ne kadar biliyoruz? Fethullah Gülen Hocaefendi’nin tavsiyesiyle hazırlanan bu kıymetli esere bir kez daha dikkat çekelim istedik. 

1- El-Kulûbu’d-Dâria ne demektir?

El-Kulûbu’d-Dâria’nın kelime anlamı Yakaran Gönüller. Daha geniş ifadesiyle tek sığınak bildiği İlahî dergâhın kapısını gözyaşlarıyla çalan, onun eşiğinde boyun büküp el pençe dîvan duran, tazarru ve niyazda bulunan, içini şerh eden, dertlerini bir bir sayıp döken ve yana yakıla ‘derman’ deyip inleyen kalpler. Fethullah Gülen Hocaefendi, bu yakarışı, uçurumun kenarında çocuğunu gören annenin tam o esnada Rabb’ine ettiği yakarışa benzetiyor.

2- Nasıl hazırlandı?

El-Kulûbu’d-DâriaGümüşhanevî Ahmed Ziyaüddin Efendi’nin ‘Mecmuatü’l-Ahzâb’ adlı üç ciltlik eserinden seçilen evrâd ü ezkârın yeniden tasnif edilmesi suretiyle hazırlandı. Mecmuatü’l-Ahzâb çokları tarafından bilinen lakin herkes tarafından temini mümkün olmayan bir eser. Yaklaşık iki bin sayfalık bu eserde, Gümüşhanevî Hazretleri’nin talebeleriyle birlikte bir araya getirdiği onlarca Hak dostuna ait yüzlerce dua bulunuyor. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin elinden hiç düşürmediği, her on beş günde bir hatmetmeyi alışkanlık haline getirdiği bu kıymetli dua kitabı için Fethullah Gülen Hocaefendi ise “Bütün hizmet erlerinin başucu kitaplarından biri olması gerekir.” yorumunda bulunuyor. Eserin eski nüshaları yeni nesillerin rahatlıkla okuyabileceği şekilde olmadığından Hocaefendi’de eserin yeni bir tasnif ile daha geniş kitlelerin istifadesine sunulabileceği düşüncesi hasıl olur. Bu maksatla kitap baştan sona birkaç defa taranır, muhafaza edilecek ya da çıkarılacak virdler ayırt edilir. Bu konuda Bediüzzaman Hazretleri’nin “Ben şurayı okumuyorum” diyerek işaret ettiği yerler de dikkate alınır. Dinî kaynaklarda Ashab-ı Bedir arasında ismi zikredildiği halde, bu dua kitabında adı anılmayan sahabîlerin isimleri eklenir. Ancak el-Kulûbu’d-Dâria’da yer alan dua ve virdlerin hepsi Mecmuatü’l Ahzab’dan seçilmemiş. Diğer bir ifadeyle El-Kulûbu’d-Dâria, Mecmuatü’l Ahzab’ın özeti değil. içinde farklı eserlerden alınmış dualar da var. Örneğin, kitabın sonunda yer alan İmam Bûsîrî’nin Kaside-i Bürde’si ve Kaside-i Mudariye’si. Aktarılan mühim bir bilgi de Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kitabın hazırlanması için bir Ramazan-ı Şerif’ini sadece bu işe ayırmış olması. Kitabın sonunda Hocaefendi’nin kendi tertip ettiği dua ve salevat-ı şerife de yer alıyor. El-Kulûbü’d-Dâria’dan seçme bazı duaların tercümesi ise ‘Yanık Sinelerden Dualar’ adlı kitapta bulunuyor.

3- Neden okunmalı?

Kaynak Kültür Yayın Grubu Genel Yayın Yönetmeni Dr. Reşit Haylamaz, bu soruya şöyle cevap veriyor: “Başta Kur’an ve hadis-i şeriflerdeki dualar, daha sonra da Allah’ın yüce katında makbuliyet ve mukarrebiyet lutfettiği evliyâullahın kullandığı şifreli kelimelerle Allah’a yalvarmak maksadın daha çabuk gerçekleşmesine ve hedefe daha çabuk varılmasına vesile olur. Bununla beraber herkes -huzurun âdâbına muhalif düşmemek şartıyla- dilediği vakitte, içinden geldiği şekliyle Rabb’ine yalvarıp içini dökebilir. İslamiyet’in sayılamayacak kadar güzelliklerinden biri de işte budur. Yani, kul Rabb’iyle irtibata geçmek için hiçbir aracıya muhtaç değildir. Ne var ki, az önce de ifade ettiğimiz gibi, Allah dostlarının yürüdüğü şehrahlarda, onların ayak izlerine basarak yürümek insanı hedefine daha çabuk ulaştırır. Zira Cenab-ı Hak’la irtibatları sağlam bu zatlar Rab’lerine ne şekilde, hangi kelimelerle, nasıl bir edep ve tevazuyla dua edeceklerini bizden çok daha iyi bilirler.”

4- Nasıl okunmalı?

Hocaefendi, Kırık Testi adlı kitabında el-Kulûbu’d-Dâria’nın nasıl okunması gerektiğini şöyle açıklıyor: “Bu dua mecmuasının hazırlanmasındaki en önemli sâiklerden birisi şu olmuştur: Şayet, hizmet erleri kitaptaki duaları paylaşır ve manevî bir halka yapmış gibi her gün belli bir sıraya göre okurlarsa, mesela, kırk kişi, her biri on beşer sayfa okumak suretiyle her gün bir defa mecmuayı bitirirse, o zincire dâhil olan herkesin amel defterine el-Kulûbu’d-Dâria’nın tamamını okumuş sevabı yazılır. Böylesi bir halkada yer almak, hasenât defterine halkada bulunan kişilerin hepsinin sevabını kaydettirmeye vesiledir. Bu itibarla, böyle büyük bir manevî şirketten hisse alma ve o şirketin kârına ortak olma çok mühim bir meseledir. Ayrıca dualar külliyet kesbedince kabule karin olur. Münferit bazı kimselerin ağlayıp sızlaması umumun dertleri için yeterli değildir. Duaların külliyet kesbetmesi için bazı dua ve virdler bölüştürülerek uzun süre okunmalı. Zira dua halkaları, kalbî ve rûhî hayata sıçrama faslı gibidir. Herhangi bir halkada gönüllerini göklere bağlamış ve kendilerini uhrevîliklere salmış zâkirler, ötede kim bilir ne kevserler ne kevserler içeceklerdir. Adanmış ruhlar, ‘Yakaran Gönüller’in dua halkasından hiç ayrılmamalı. Onlar kalp ve ruh ufku itibarıyla tutukluk yaşadıkları anlarda bile, dâhil oldukları halkadaki arkadaşlarının sînelerinden kopup gelen inanç ritimli sesler ve rikkat yüklü iniltiler sayesinde haşyetle dolar ve canlılıklarını hep korurlar.”

5- İçinde neler yer alıyor?

Yaklaşık 600 sayfalık bu dua mecmuasında Efendiler Efendisi’nin (sas) ve diğer peygamberlerin münacatları yer alıyor. Ayrıca Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Ali Efendilerimiz gibi Ashab-ı Kirâm’ın yakarışları; Üveys el-Karnî, Abdülkadir Geylanî, Muhyiddin İbn Arabî, İmam Zeynülâbidîn, İmam Gazâlî, Ebu Hasan Şâzilî, Hasan Basrî gibi farklı dönemlerde yaşamış birçok İslâm büyüğünün duaları; Esmâ-i Hüsnâ; hastalık, kaza, bela, nazar, afet vs. gibi değişik hal ve şartlarda okunacak dualar; çeşitli tarikatların zikirleri ile günlük ve haftalık okunması gereken virdler bulunuyor.

6- Ne zaman okunmalı?

Reşit Haylamaz, el-Kulûbu’d-Dâria’da yer alan duaların gece okunmasının daha evla olduğunu ve duaların sahibi zatların zaruri bir sebepten dolayı gece okuyamadıklarında gündüzün ilk vakitlerinde kazasını yaptığını belirtiyor. Ancak günümüz koşullarında buna durumu müsait olmayanların gündüz de okuyabileceğini söylüyor. Haylamaz, “Önemli olan, insanın dilinin sürekli dua ve vird ile ıslak olmasıdır. Hz. Ali, Allah’tan daima daria yani yakaran bir kalp isterdi. Biz de dilimizi böylesi büyük zatların dua ve virdleriyle sürekli ıslak eylemeliyiz.” diyor.

7- Ne kadar sürede bitirilmeli?

Gayr-i mukayyet yani her zaman okunabilecek dualar olarak bilinen bu duaları okurken bütün ibadetlerde olduğu gibi kişinin götürebileceği kadarını üzerine alması ve onu her gün okumaya çalışması tavsiye ediliyor.