Cevherin Değerini...
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, kıymetli araştırmacı ve yazar, emekli Albay Şefik Can Bey'in "Mevlânâ, Hayatı, Şahsiyeti ve Fikirleri" adlı eserinin İngilizce tercümesi için bir takdim yazmıştı. Daha girişte şöyle diyordu:
"Sesi-soluğu, vâridâtı, aşk u heyecanı ve insanlığa vâdettikleriyle çağları aşan öyle yüce kametler vardır ki, üzerlerinden asırlar geçse de onlar hep taze ve canlıdırlar. Zaman onları eskitemez, hâdiseler onlara renk attıramaz ve muhalif rüzgârlar onları asla solduramaz. Onlar, yüzlerce-binlerce yıl önce yaşamış olsalar da her zaman ter ü taze ve yepyenidirler; yepyeni düşünceleri, tespitleri, beyanları, ruhlara sundukları mesajları ve değişik içtimaî problemler karşısında ortaya koydukları alternatif çözüm ve reçeteleriyle... Mevlânâ Celâleddin er-Rûmî Hazretleri de işte bu aşkınlardan biri. Üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen o, bugün bile bizi duyuyor, dinliyor, hislerimizi paylaşıyor ve problemlerimize çareler sunuyor gibi bir aşkınlığın sesi-soluğu durumunda. O, geçmişte yaşamış biri; ama yedi asır sonra dahi hâlâ içimizde dipdiri... Ziyasını Hazreti Ruh-u Seyyidi'l-Enâm (aleyhi ekmelü't-tehâyâ)'dan alan ve günümüze kadar değişik dalga boyundaki tayflar halinde her yana yayan bir nur adam... Evliyâ, asfiyâ çerçevesinde seçilmişlerden bir seçilmiş ve aşk u muhabbet kahramanları arasında sözleri mîr-i livâ bir kutlu... Ölü ruhlara hayat üfleyen bir İsrâfil suru... Nefesi, çoraklaşmış gönüllerin âb-ı hayatı, yoldakilerin nuru ve tam bir peygamber vârisi."
Bu şaheser takdim üzerine Şefik Can Bey'in asistanı N. Artıran, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bir öğrencisine şöyle bir mektup göndermiştir: "Muhterem Osman Beyefendi, Efendi Hazretleri'nin yazmak lütfunda bulunduğu birkaç sayfalık takdim yazısını aldım. Size çok teşekkür ederim. Bu çok değerli yazıyı büyük bir heyecanla hocama okudum, hayranlık dolu sözlerini, o anki coşkun duygu ve düşüncelerini sizlere de arz ederek paylaşmak istiyorum: 'Senelerden beri bu memlekette birçok manevi büyükler gibi yanlış anlaşılan, Hz. Mevlânâ ve eserlerine kendimi verdim. Hz. Pîr hakkında gerek Türkçe, gerek yabancı dillerle yazılmış birçok kitabı inceledim, okudum. Fakat Efendi Hazretleri'nin bu birkaç sayfaya sığdırdığı Hz. Mevlânâ hakkında görüşlerini, onun İlâhî aşkını ve Muhammedî sevgisini, büyük bir veli olduğunu, bu kadar güzel tavsif eden bir yazıyı hiçbir kitapta görmedim. Bu çok değerli yazı karşısında Hz. Mevlânâ hakkında kendi yazdıklarımdan utandım. Benim âcizâne, nâçizâne kaleme aldığım Mevlânâ kitabı, Efendi Hazretleri'nin yazmış olduğu bu derin mânâlı birkaç sayfalık yazının karşısında silindi, yok oldu. Efendi Hazretleri'nin İngilizce tercümeye bu takdim yazısını yazması beni çok duygulandırdı. Ben bu şerefe nâil olacak bir insan mıydım? Şaşırdım kaldım. Beni bu şerefe nâil ettiği için Allah'a şükrediyorum. Tükenmek üzere olan doksan beş senelik ömrümün, o büyük zâtı görmek, ayaklarına yüzümü sürmek için biraz daha uzamasını Hak'tan niyaz ediyorum. Eğer benim ömrüm vefâ etmezse, sana vasiyet ediyorum; sen git benim yerime o büyük zâtın ayaklarına yüzünü sür. Çünkü o mübârek insan, müsamahalı görüşleriyle, dinler arası diyalog kurarak bütün dinleri ve insanları barıştırma gayretinin içinde hayatını geçirmektedir. İnsan sevgisinde en üst dereceye varan o büyük zat, o insan-ı kâmil, ZAMANIMIZIN YAŞAYAN MEVLÂNÂ'SIDIR. Bu sebeple onun karşısında saygıyla eğilir, onu selâmlarım.' Böylesine içten, samimi, gönülden gelen duygular karşısında bendeniz de, zâhiren hiç görüşmeden birbirlerine böylesine sevgi ve saygı duyan bu iki mübarek Hakk dostu, Hakk âşıkı karşısında, saygıyla eğiliyor, aşk-ı niyaz ediyorum. Fakiriniz N. Artıran." Cevher kıymetini, cevherfürûşan bilirmiş... Bu ince ve güzel duygulardan inşaallah bizler de nasipleniriz.
- tarihinde hazırlandı.