Kelebek Kanadında Besmele
Bir eğitim gönüllüsü bulunduğu ülkeyi anlatacak... Elinde kelebek kanadından "Besmele" yazılı tablo... Herkes dikkatle onu dinliyor:
"Nüfusun yüzde 50'si Müslüman... yüzde 40'ı Hıristiyan... yüzde 10'u animist... Petrol, altın, kömür, bakır ve benzeri yer altı kaynaklarına sahip... Ülke fakir değil... Aslında bunların geri kalmışlığı, sömürülmelerinden ve yetişmiş insanların olmayışından... Ümit edilir ki, çok uzak olmayan bir gelecekte bu kara kıtanın kara talihi güzelliğe dönecek!.."
Öğrencilerinin Türkçe söyledikleri şarkı ve türküler herkesin takdirini kazandı, bazılarının gözlerini yaşarttı...
O anlatmasına devam ediyor:
"Ülkenin eğitim seviyesini ölçmek, il il öğrencilerin başarısını tespit etmek için şehirleri gezip valileri, emniyet müdürlerini ve milli eğitim müdürlerini ziyaret ediyoruz. Her vilayette okul açamayacağımız için oralardaki zeki öğrencileri başşehirdeki okulumuza kaydetmek arzusundayız. Bunun için ülke genelinde 6. sınıflar için bir matematik yarışması yaptık. Bu yarışma ilgi görsün diye birinciye 1.200 dolar, ikinciye 800 dolar, üçüncüye 500 dolar... İlk on öğrenciye de ayrıca ödüller veriyoruz... Bu imtihanın neticesinde Müslümanların yaşadığı illerin eğitim seviyesinin düşük olduğunu da gördük. 15 bin öğrencinin katıldığı bu imtihanın 50 öğrencisi içinde bir tane İbrahim isimli öğrenci var. 'Bir tane Müslüman bu var, gerekli indirimi yapıp, biz okutalım' diye düşünüyoruz. Ama İbrahim bizim okula gelmek istemiyor. 'Seni dünya olimpiyatlarına hazırlayalım' diyoruz, olmuyor. 'Seni ücretsiz okutalım' diyoruz, kabul etmiyor. Sonunda 'İbrahim! Bizden niye çekiniyorsun, bak biz de Müslüman'ız.' deyince, İbrahim diyor ki: 'Ben üç ay önce öğretmenlerim sayesinde Hıristiyan oldum. Artık sizin kolejinize gelemem!..' diyor. İsmi Ahmed, Muhammed olup da boynunda haç kolye olan birçok insan görebilirsiniz!. Afrika'da ismi Müslüman, kendisi Hıristiyan var. Hatta çok yetkili idareciler, hatta hatta devlet başkanı seçilenler var ki, aileleri Müslüman, kendileri Hıristiyan... Gana'ya gitmiştim, kolej müdürüne 'Hocam, sekreteriniz Müslüman mı?' diye sormuştum. Çünkü tam tesettürlü bir kıyafeti vardı. 'Hayır... Bunlar, cuma günleri, bizim atalarımız böyle giyerdi, diyerek böyle giyiniyorlar.' diye cevap verdi. Belli ki önceleri bunların ataları Müslüman imiş..."
"Bir veli, çocuğunu elinden tutmuş, kayıt yaptırmak için okulumuza geldi. Kayıtlar bitmiş, hiç yer kalmamıştı. Onun için, alamayacağımızı söyledik. Veli bize 'Ne olur, ranza yoksa yerde yatsın. Yatağınız yoksa ben alayım!' diyerek, almamız yönünde çok ısrar etti. Kesin alamayacağımızı söyleyince veli ağlamaya başladı ve dedi ki: 'Ben çocuğumu filân okula verdim. Başta onlarla çocuğumu Hıristiyan yapmak için uğraşmayacaklarına dair anlaştık. Fakat belli bir süre sonra çocuğum, kendisine öğretmenleri tarafından din değiştirmesi için baskı yapıldığını söyledi. Her gittiğimde 'Bir daha olmayacak' dediler, özür dilediler ama daha çok baskı yaptılar. Ben bir iş arkadaşıma çocuğuma yapılan baskıları anlattım ve 'Artık çocuğumu okutmayacağım.' dedim. O da 'Burada Türkler okul açtılar. Hem de çok başarılılar. Bunlar Müslüman... Çocuğunu oraya kayıt yaptır.' dedi. Ben ve çocuğum çok sevindik, akşam ailecek bunu kutladık. Şimdi siz çocuğu almıyorsunuz. Siz benim yerimde olsanız ne yapardınız lütfen söyleyin, ben de onu yapayım. Sınıfta sıra koyacak yer yoksa ayakta dinlesin, dışarıda yatsın. Aldığınız ücretin beş katını alın. Çocuk ısrarla okumak istiyor. Lütfen... Lütfen..."
Lütfen bu feryatlara vicdan kulağıyla kulak verelim...
- tarihinde hazırlandı.