Moritanya'da 2009 Kurbanı

Geçen seneki Kurban Bayramı bize Moritanya'dan gelen mektubu eğitim gönüllülerimizin dilinden aynen size aktarıyorum:

2008 yılı kurban bayramında bayram çok bereketli geçmişti. 33 misafiri ağırlamıştık. Kesilen kurbanlar yaklaşık 15.000 aileye ulaştırılmıştı. Yapılan bu denli büyük bir yardım yerli dostlarımız açısından da büyük bir memnuniyetle karşılanmıştı. Herkes tebrik ve tehniyede (kutlamada) bulunuyordu. Yaşanan bu ilkler ve bereket görülen iki rüya ile taçlandı. Misafirlerin dönüşünden iki gün sonra Hisar'da (dersanemizin adı) bütün öğretmenlerle kurbanda yaşadıklarımızı, eksiklerimizi gelecek yıl nasıl yaparsak daha güzel olur diye sıcağı sıcağına değerlendirme toplantısı yaptık. O gece öğretmenlerimizden bir tanesi şöyle bir rüya gördü. Şöyle ki:

Toplantı yaptığımız salondayız. Bütün arkadaşlarımız orada, kapı açıldı içeri Hocaefendi teşrif ettiler, herkes ayağa kalktı. Abimizin oturduğu yere oturdu. Yanında bulunan kitaplıktan bir kitap aldı 'Hayatüs- Sahabe' olsa gerek, rastgele bir yerini açtı ve açtığı yere de bakmadan okumaya, anlatmaya başladı: "Efendiler Efendisi Kâinatın fahri (sas), sahebeleri ile oturmuş sohbet ediyorlardı. Efendimiz'e (sas), uzakta selâtü selam getirenlere nasıl mukabelede bulunduğu soruldu. 'Ben, bana salât-ü selam getirenin selamını mutlaka alırım, benim adımın anıldığı yere bir sahabemi görevlendiririm (Bir sahabenin ismi de zikredilmiş fakat hatırlayamıyor) onu yollarım selamı benim adıma alır ve orayı teşrif eder ama ahir zamanda böyle olmaz.' dedi. Sahabe efendilerimiz 'Niçin ahir zamanda böyle olmaz?' dediler. 'Ahir zamanda zamanın hususiyetinden dolayı bizzat kendim giderim.' buyurdular. Hocamız bize dönüp şöyle dedi: "Efendimiz (sas) kurbanda sizleri ziyaret ettiler, yaptığınız işten çok memnun kaldılar. Bu kurbanda Efendimizi, (sas) memnun ettiniz, mübarek ruhlarını hoşnut ettiniz. Allah (celle celaluhu) da sizi hoşnut etsin ve sizden razı olsun'' dedi. Herkes kendinden geçmiş ağlıyordu, ben de ağlıyordum. Bu şekilde uyandım, uyandığımda kendimi yatağımda ağlıyor buldum.

Başka bir kardeşimiz tarafından görülen rüya ise şöyle:

18 Aralık gecesinde rüyamda ablamla beraber Peygamber Efendimizin (sas) yanında büyük bir sahadayız; hipodrom gibi bir yer. Efendimiz (sas) bize tebessüm ediyor, çok mesrur gözüküyorlar. Beyaz bir gömlek üzerine siyah süveter giymiş, başında fesi andıran siyah bir takke var. Yüzü nurdan bembeyaz gözüküyor, gözleri parıldıyor ve sakalları simsiyah gözüküyor... Önümüzde birçok at var, koşuyorlar... Koştukça sayıları şaşırtıcı bir şekilde artıyor. Biz hayret ve hayranlık içerisinde kalıyoruz ve 'Ne kadar da çabuk çoğalıyorlar!' diyoruz. Atlar koştukça her taraf yeşeriyor, etraf ormanlık bir hale dönüşüyor. Bir atın yanında Moritanya'dan bir ağabeyimiz, diğer iki atın yanında Senegal'den iki ağabeyimiz duruyorlar. Atların arkasında başka insanlar var; ben bunları tanıyorum, daha önce gördüm. 'Bunlar kurbanda bize gelen misafirler.' diyorum. Bir ses atların yanındakilere işaret ederek (Efendimiz (sas) miydi başka bir ses mi bilmiyorum ) 'Bunlar önden gidenler, bunlar küheylanlar' diyor. Efendimiz (sas) tebessüm ediyor, yüzünde güller açıyor. Ben heyecandan ağlıyorum. Uyandığımda da ağladığımı görüyorum...

Bizler de Efendimiz'in (sas) hoşnutluğuna vesile olan herkese, kurbanlarını bize ve dünyanın başka yerlerine gönderenlere onları buralara intikal ettirip, kesimde ve dağıtımda bizzat hazır bulunanlara kurbandan günler aylar öncesinden bu işin sancısını çekenlere, emeği geçmiş herkese diyoruz ki; 'Emekleriniz zayi olmadı. Sizler Efendiler Efendisi'ni (sas), hoşnut ettiniz. İnşaallah Efendimiz'in hoşnutluğunda Allah'ın rızası vardır. Hepinizden aradığı bu değil mi?'