Sizi Çok Şeylerle Denedik
Nodari Bey'in lokantasına gelen bir müşterisi kendisine; "Duydunuz mu Türkler Batum'da bir kolej açmışlar!" dedi.
O da "Ya! Öyle mi?" deyince "Evet, hem de İngilizce eğitim veriyorlarmış." diye cevap verdi. Sonra Nodari Bey kendi kendine "Acaba bizim çocukları da yazdırsak mı?" diye içinden geçirdi. Akşam eve gelince meseleden eşi Natela Hanım'a da bahsettikten sonra "Ne dersin, çocukları yazdıralım mı?" diye sordu. O da "Bilmem ki? Çevreden bu koleje gidenler var mı? Pek içim rahat değil?" dedi. Çocuklarını çağırıp, onlara kolejin İngilizce eğitim verdiğini anlattı. İsterlerse oraya kayıt yaptıracağını söyledi. Onlar da "Baba, bizi o koleje yazdır. Biz İngilizce öğrenmek istiyoruz." dediler. Çocuklarının ısrarları karşısında yutkunan baba Nodari, "Bakalım yavrularım." dedi. Günlük yorgunluğun verdiği bir alışkanlıkla yatmaya gitti, fakat uyuyamadı. Natela Hanım gelince de bu meseleyi değerlendirmeye başladılar. Nodari Bey,"Hanım, çocuklarımız memleketimizde... Bir sıkıntı olursa, hemen çocuklarımızı çeker alırız." dedi.
Ertesi gün de çocuklarını Türk Koleji'nin imtihanına sokmaya karar verdiler. Okula geldiklerinde ortalığın son derece kalabalık olduğunu gördüler... Kolej idarecilerinden üç beş gencin, merdivenlerden velileri toplanmaları için çağırdıklarını fark ettiler. Fakat bu yabancıların kendi dillerini çok güzel telaffuz ettiklerini görünce hayret ettiler. Ruslar yetmiş seksen sene kendileriyle beraber yaşamış olmalarına rağmen dillerini öğrenmeden çekip gitmişlerdi. Bunlar işte bu kadar güzel konuşuyorlardı. Velilere, birazdan çocukları içeri alıp imtihanı başlatacaklarını söylediler. Dileyenin imtihan sonuna kadar bekleyebileceğini, isteyenin de imtihan sonrasında gelip çocuğunu götürebileceğini ifade ettiler. Bekleyen velilere, oturmaları için plastik sandalyeler getirdiler. Sonra da genç delikanlılar, ellerinde tepsilerle meyve suyu ikram ettiler... İmtihan iki buçuk saat sürmüştü. Çocukların mutluluğu gözlerinden ve sekerek gelişlerinden belliydi. Anlaşılan imtihan iyi geçmişti. Gözlerindeki pırıltı görülmeye değerdi.
Nodari'nin çocukları imtihanı kazandılar. Pazartesi günü okullar açıldı. Mahşeri bir kalabalık vardı. Çocuklar düzgünce sıra oldular, Eğitim Bakan Yardımcısı Şota Cibladze konuşma yaptı ve "Bu kolej, Gürcü ve Türk halklarının dostluğunu, kardeşliğini pekiştirecektir." dedi.
Zaman su gibi akıp gidiyordu... Okul müdürü ve öğretmenler, öğrencileri ve velileri yakından tanımak için ev ziyaretlerine başladılar. Yanlarına yerli öğretmenleri de almayı ihmâl etmiyorlardı.
Ziyaretlerinin üçüncüsü veya dördüncüsünde Maya ve Megi'nin evlerine yani Nodari ve Natela ailesine gittiler. Bütün aile, gecenin zifiri karanlığında elektrik kesik olduğu için ellerinde gaz lambalarıyla dış kapıda onları bekliyordu. Öğrenciler öğretmenlerini Türkçe ve İngilizce "Hoş geldiniz" diyerek karşıladılar. Hemen sofraya buyur ettiler. Nodari Bey yemekten sonra takdirlerini belirtip dedi ki: "Biz sizi imtihan ettik. Bir gün kızım Megi'nin boynuna bakalım ne yapacaklar diye bir haç kolye takıp okula gönderdik. O günün nöbetçi öğretmeni 'Bunu kimse görmesin, elbisenin içine sok' demiş ve kızımın başını sıvazlamış. Okulda, aksesuar takmaya ve makyaj yapmaya izin verilmiyordu. Bu bizi çok etkiledi. O zaman hanıma; 'Bu insanlar çok farklı... Bizim bildiğimiz gibi değil. Bunlar iyi insanlar.' dedim."
Bir devlet görevlisi de "Sizi zehir kaçakçılığı ile, kadınla denedik. Baktık sizin eğitimden başka alakanız yok, o zaman size tam itimat ettik." demişti.
O günlerde velilerin bazıları sabahtan akşama kadar okulda bekliyorlardı. Sonra bunu terk ettiler. Öğretmenler onlara "Artık sizi okulda pek göremiyoruz." dediklerinde "Artık size tam olarak güveniyoruz. Burada beklememize gerek kalmadı." demişlerdi.
Bu eğitim gönüllüsü adanmış ruhların ilk başlarda işleri pek kolay olmadı...
- tarihinde hazırlandı.