Kaç Kere Rezil Olduk

13 Şubat'ta, içlerinde eski rektörler, iftiracı gazeteler, ressam kılıklı serseriler bulunan bir gruba karşı şöyle bir yazı çıktı idi:

İmam-Hatipleri, Kur'an kurslarını, RP'yi kapatıp, başörtülü kızlarımızı üniversiteye sokmayan cuntacı, ateist sol, şimdi de Fethullah Hocaefendi'ye musallat oldu. Türkiye'yi dünyaya sevdiren okullara saldırıyorlar. Hoca'nın Ortodoks, Katolik, Musevi din liderleriyle diyalog kurmasından zaten rahatsızdılar. Papa'nın davetiyle gittiği Vatikan'da, en güzel kabule mahzar olup "dinler arası barış" gibi büyük insanî amaçlara öncülük edince büsbütün kurdurdular.

Kimdi bu yazının muhatapları? Kendisine "Atatürkçü Düşünce derneği" adı veren, bilmem kaç "sivil toplum" Kuruluşu adına konuşan içinde eski rektör, sanatkar, gazeteci kılıklı kişilerin bulunduğu, cüretkar bir iftira kumkuması. Türkiye'deki barışı öldüren düşmanlık mikropları yani. Bu yaratıklar "Fethullah Hoca"nın okullarında, yurtlarında bulunup ifsaat yaptığını iddia ettikleri, iki gencin, "Hoca'nın Okulları" adiyle, bir kitap yazdığını ileri sürmüşler. Devlete ve askerlere ihbar için, bu yalan kitap üzerine bir toplantı düzenlemişler. Fethullah Hocaefendi'ye iğrenç saldırılar yapan bu sahtekarlar arasına Türk-İş Birinci Bölge Başkanı Faruk Büyük kucak da eski rektör Berkarda'nın ısrarıyla katılmış. Hakbilir ve haysiyetli bir adam olan sayın Büyükkucak, "Hoca'nın Okulları" kitabını yazdığı ilan edilen, bu gençlerin toplantıya gelmediğini, her şeyin kasıtlı uydurulduğunu sezince basına şu açıklamayı yaptı:

"Gördüm ki, toplantıya saptırıp Fethullah Gülen Hocaefendi'ye savaş açtılar... Toplantıdan rahatsız oldum. Fethullah Hoca, bu ülkede hiçbir zaman dini siyasete karıştırmamıştır. Bilime hizmet ediyor. Kitabı yazdığı söylenen öğrencileri görmeyince "neden gelmediklerini" sordum. Mızmızlandılar.

Keşke herkes Fethullah Gülen gibi İslam'ı temsil edebilse. "Avrupa uzaya gidiyor, biz neden gidemiyoruz?" deniliyor ya Eğer Fethullah Gülen Hocaefendi'ninki gibi okullarımız olursa aya da gideriz uzaya da gideriz. Hocaefendi'nin yurt dışındaki okullarında Budist öğrenciler bile okuyor. Bu adam, şeriatı, nasıl getirmek istiyor olabilir? Papa ile yaptığı görüşmeyle devletin yapamadığını yaptı." Böylece, yapılan ahmakça düşmanlığı, ilk defa Faruk Büyükkucak açıklamış bulundu. Ama susmadılar. Bir sürü gazetede, TV de kendini bilmez ağızlara, yeri titretircesine yalan söylediler, söylettiler. En sonunda 14 Şubat geldi çattı. Düzenbazlıkları yayması için peyledikleri Ceviz Kabuğu adlı TV de işler ilkin iyi gitmişti. "Atatürkçü Sivil Toplum Kuruluşları Birliği" diye insaniyet düşmanı yaratıklar toplanmışlar, yine sözü İsmail Özdemir ve Serhat Özkan adlı gençlerin yazdığını iddia ettikleri "Hoca'nın okulları" kitabına getirmiş atıp tutuyorlardı. Fakat şu Allah'ın işine bakın! İlân ettikleri halde o gençler gelmemişti. Üstelik o sırda telefon da çalmaz mı? O iki genç TV'deki iftiralara katılmayacaklarını çünkü böyle bir kitabı yazmak değil; üstelik çirkin bir hileye de âlet edildiklerini bütün Türkiye'ye ilân ettiler. Yani adamlarda biraz utanmak olsa idi Faruk Büyükkucak'ın açıklamasından sonra, bir yerlere gizlenip artık kimseye görünmezlerdi. Asıl insanlık dışı gerçek ise şudur: Para ile ayartılarak Fethullah Hoca aleyhinde konuşmaya mecbur edilen bu gençlere "Hoca'nın Okulları" kitabını "yazdık" dedirtmekle yetinmemişlerdir. Adı geçen TV'de sorulacak laflara göre, "hangi cevapları vereceklerini" de ezberletmişlerdir. Nitekim "arkadaşı Serhat Özkan'la birlikte, "Atatürkçüyüm" diyen sahtekârların hazırladıkları komploya kurban gittiklerini" söyleyen Özdemir aynen şöyle konuşmuştur: "O uydurma TV'de kitabın tanıtımı için düzenlenen toplantıda, sorulacak sorular cevaplarıyla birlikte bize ezberletildi." Ne yazık ki, Berkarda'nın desteğiyle, İstanbul Üniversitesi'nde bedava basıldığı söylenen o uydurma ve insanı çok küçülten kitabın sahtekarlığı ortaya çıkınca, pek tabiî malûm yüzler hâlâ kızarmamıştır. Yalnız, toplantıya getirilenlerden ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer adlı bayan: "Ben hayatımda şu anda yaşarken hâlâ duyduğum utancı bir daha yaşamak istemezdim" diyerek, namuslu dinleyicilerden özür dilemiştir.