Hz. İsa Şahsıyla mı, Şahs-ı Manevisiyle mi İnecek?

Son günlerde çok konuşulan Hz. İsa'nın inmesi konusu Hocaefendi'yle yapılan röportajda tam sayfa halinde etraflıca izah edilerek son nokta konmuştur.

Biz yerimizin darlığı yüzünden bu geniş bilgiden manayı zedelemeden bir özet sunmaya çalışacağız.. Anlaşılan, Hz. İsa şahsıyla inecek, diyenler olduğu gibi, şahs–ı manevisiyle, yani fikriyle inecek diyenler de vardır. Şahs–ı manevisiyle inmesi konusunda ise bir kabul zorluğu yoktur. Aksine diyalog ve hoşgörü toplantılarıyla şahs–ı manevinin vereceği barış mesajları bir ölçüde başlatılmış diye düşünmek de mümkündür.. Konunun özetini birlikte okuyalım:

–"Kur'an–ı Kerim ve hadislerde Hz. İsa'nın ineceği söyleniyor; ama inme meselesi muğlak (kapalı) bırakılıyor. Nasıl inecek?. Semadan diri olarak insanların arasına inecek, vazifesini, fonksiyonunu eda edecek, şeklinde mi anlamak lazım bunu?.. Yoksa bir ruh ve mana olarak mı?.. Mesih'in vazettiği mesajın ruhu nedir?.. Şefkattir, merhamettir, mülayemettir, herkesi barıştırma ve kucaklamadır!.. Acaba ahir zamanda böyle mi olacak? Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında böyle bir yakınlaşma mı olacak?

Bediüzzaman Hazretleri, her iki şıkka da ihtimal veriyor. Diyor ki:

–"Din–i mübin–i İslam'ın yeniden dünyanın değişik yerlerinde kendisini ifade etmesi için ihtiyaç varsa Hz. Mesih, öteki âlemin ta öbür ucunda bile olsa böyle önemli bir fonksiyon için döner gelir!".. Ama genel yorumu itibarıyla onu şahs–ı manevi olarak yorumluyor.

–"Bir şahs–ı manevi olarak gelecek!" diyor.. Buna kimsenin itiraz etmeye hakkı yok. Şahs–ı manevi olarak gelecek demek, bir ruh, bir mana gelecek, insanlar üzerinde bir esinti belirecek.. İnsanlar anlaşacak, uzlaşacaklar.. Ama böyle bir hareketin önünde bu işin bayraktarlığını yapan belki rehberler olacak..

Şahsen kimse, "Ben Mesih'im" diyemez. Çünkü Hz. Mesih gelmiş, içimizden ayrılmış ve gitmiştir. Peygamber olarak gitmiştir. Birisinin kalkıp da, "Mesih'im" demesi küfür olur. Hz. Mesih de kendisine "Ben peygamber değilim" deseydi O da aynı çukura düşerdi. Tehlikeli şeyler bunlar.. Peygamber "peygamber değilim" diyemez. Peygamber olmayan da "peygamberim" diyemez.. Ama dünyada çokları bunu söylüyor.. Bazılarını da hapishanede ilaç içirtip delirtiyorlar! Söyletiyorlar. Dünyanın değişik yerlerinde oluyor bunlar..

Eğer bir şahs–ı manevi olarak Hz. Mesih inecekse, ben onu çok uzak görmüyorum. Olabilir, o ruh, o mana inebilir..

Diyalog ve hoşgörü adına değişik kiliselere gidilip "Gelin Kur'an'ı beraber okuyalım." deniliyor. Değişik yerlerde "Siz de bizim İncil derslerimize iştirak edin." diyorlar. Bu, karşılıklı olur. Sizin kendi değerlerinizden şüpheniz varsa, Kur'an'a olan güveniniz ve itimadınız hemen sarsılacaksa, böyle mâil–i inhidâm olan bir inanç bugün olmazsa yarın yıkılacak. Varsın yıkılsın sahibini şüpheden kurtarmayan inanç. Ama sağlam inanmışsanız, kimsenin size bir şey bulaştırmayacağına inanıyorsanız korkunuz olmamalı!.. Değişik yerlere gidiliyor. Ruhanî reislerle görüşülüyor...

Çağın başındaki büyük insan, büyük düşünür, fikir mimarı diyor ki:

–Hıristiyanlarla medar–ı münakaşa meseleleri bahsetmemek lazım!." Anlaşma ve uzlaşma düşünüyorsanız bunları konuşmamak lazım.. Diyalog çabasındaki insanlar da o istikamette hareket ediyorlar.. Çok kimse bugün –Hıristiyan Müslüman, (İsevi Müslümanlar) diyebileceğim çerçeve içinde mütalaa edilebilirler. Bunlar "Ben Hz. İsa'ya inanıyorum, peygamberdir. Fakat Hz. Muhammed de Allah'ın son peygamberidir. Kur'an–ı Kerim de kitab–ı münzeldir!" diyorlar.

Hiçbir Müslüman'ın dinini değiştirip Hıristiyan olduğunu hatırlamıyorum; ama dünya kadar insanın ihtida ettiğini (İslam'a girdiğini) hatırlıyorum.."

Evet, Hz. İsa şahsıyla değil de şahs–ı manevisiyle inecekse bunda bir kabul zorluğu yoktur. Bunu hem makul hem de çağın barış gereği olarak görmek de mümkündür.. Hoşgörü ve diyalog çalışmalarını bu yolda gelişmeler olarak yorumlamakta da mahzur olmasa gerektir.