Okuyucuları, Zaman'a Niçin Sahip Çıkıyor?
Bana öyle geliyor ki, Zaman'ı birinci gazete yapan okuyucularımız, onda aradıkları kendi değerlerini buluyor, bulamadıkları beklentilerini de ileride şartların elverdiği ölçüde bulacaklarına inanıyor, bundan dolayı inançla sahip çıktığı Zaman'ı daha da ilerilere götürmeye azimli, kararlı bulunuyorlar.
Yeter ki biz okuyucularımızın değerlerine sahip çıkmaktaki azmimizi artırarak sürdürelim, bir engel söz konusu olmadan hizmetimizi geliştirme çabamıza azimle devam edelim...
Okuyucularımızla bizim bu değer ortaklığımızdan dolayıdır ki, bizler gazetemizin sayfalarına müstehcen resimler basmaya yönelemeyiz. Okuyucu ailemizi çoluk çocuklarıyla bakarken utanacakları resimlerle yüz yüze, göz göze getiremeyiz. Toplumu şucu bucu diye ayırıp karşı cepheler oluşturacak yayınlar yapamayız... Neslimizin eğitim hizmetlerini karalamaya yönelik manşetler atamayız... Milletimizi ayakta tutan değerlerimizi yıpratma kampanyaları düzenleyemeyiz... Bizim gibi düşünmeyenleri küçük düşürecek çarpıtma haberler yayınlayıp ülke çapında gerilimler meydana getiremeyiz... Yani hoşgörü ve diyalogdan yana olma vasfımızı bırakıp da ülke içinde birbirine tahammülsüz kitleler oluşturma yayıncılığına talip olamayız...
İşte bizim bu gibi vazgeçilmezlerimize sahip çıkan okuyucularımız, Zaman'ı her geçen gün daha geniş kitlelere ulaştırmayı ülke barışına katkı sağlayan bir gazetecilik hizmeti olarak görmekte, bu sebeple de bizim gazetecilik anlayışımızla okuyucularımızın gazetecilik anlayışında değer ortaklığı meydana gelmiş bulunmaktadır...
İsterseniz Nil Yayınları arasında çıkan, Hocaefendi'nin FİKİR ATLASI kitabındaki 'GAZETE ve GAZETECİLİK ÜZERİNE' yazısını bir inceleyelim. Okuyucularımızla nasıl bir gazetecilik anlayışında birleştiğimizi, bizim gazeteciliğimizin, dışarıdaki jurnalcilik üzerine inşa edilen gazetecilik olmayıp, okuyucularıyla değer ortaklığı yapan kucaklaştırma gazeteciliği olduğunu bir daha görelim...
'GAZETE ve GAZETECİLİK ÜZERİNE!..'
'Gazete, radyo, televizyon, dergi, vb... vasıtaları kullanarak insanlara faydalı olma yolunda atılan adamların, öncelikle çok sağlam temeller üzerine oturtulması gerekmektedir. Eğer bu konuda sağlam esaslar tespit edilmez ve konu sağlam stratejilere bağlanmazsa bunun insanlara faydadan çok zararlı olma ihtimali vardır.
Batı'da gazeteye verilen ilk isim genelde 'Jurnal' kelimesi olmuş zannediyorum. Bunun Türkçe karşılığı gammazlamak, çekiştirmek, dedikodu etmek olsa gerektir. Bu manadaki gazetecilik, yer yer halkı tenvir etse de, temelde insanların kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak, gizli kapaklı işlerini faş etmek ve merak uyarıcı şeylerle okuyucu bulmaya çalışmak gibi şeylerdir.
Evet, bir anlayışa göre gazeteciliğin misyonu budur.
İşte bu anlayışta olan gazeteciler bugün tiraj uğruna maalesef çarpıklıkların hepsini yapabilmektedirler... Evet Batı'da gazetecilik bu anlayış içinde gelişmiş ve dünyayı fethetmiştir...
Acıdır, bu anlamdaki gazetecilik, dünyanın her yerinde olduğu gibi, bizim dünyamıza aynen aktarılmış ve kabul görmüştür... Bu kabul, İslami esaslarla çatışmasına rağmen, maalesef Müslümanlar arasında etkisini sürdürmektedir.
Geçenlerde bir dostum, ideal manada gazetecilik yapabilmek için, bazı istidatlı insanların Washington Post, Times, Le Figaro gibi gazetelerde çalışması gerektiği tezini savundu. Aslında bu değer yargısı bir anlamda doğruydu. Zira gazetecilik, bugünkü misyonu içinde elbette onlardan öğrenilirdi. Ancak yalan üzerine bina edilmiş, yalan dolu haber ağlarına bağlı bir dünyadan, doğruya tercüman olmaya çalışan insanların fazla bir şey öğrenemeyecekleri de açıktır.
Bize göre gammazlık, laf hamallığı yapma, milleti birbirine düşürme, gıybet yapma, su-i zanda bulunma, Allah'ın yasakladığı çirkin amellerdir... Biz yargısız infazda bulunamayız... Kimsenin ırzı, şerefi, namusu ile oynayamayız... İnancımız gereği bunların hepsini haram kabul ederiz...
'ÖYLE İSE, MÜSLÜMAN CAMİA, KENDİ DÜŞÜNCE DÜNYASI ÇİZGİSİNDE BİR GAZETECİLİK ANLAYIŞI GELİŞTİRMEK ZORUNDADIR!..'
Demek, 'kendi düşünce dünyası çizgisinde bir gazetecilik anlayışı geliştirme' azminde olan okuyucularımız, Zaman'a bu azmin gereği olarak sahip çıkmakta, onu çok daha geniş kitlelere ulaştırmayı, ülkenin birlik beraberliğine katkı sağlayan kendi gazetecilik hizmeti olarak görmektedir.
- tarihinde hazırlandı.