Türkçenin Zaferi ve Medeniyet Rüyası
5. Türkçe Olimpiyatları bütün dünyanın gözünü kamaştıracak güzellikteydi ve tek kelimeyle muhteşemdi. Tıpkı Ahmet Yesevî'nin öğrencileri gibi.
Yesevî'nin öğrencileri Türkistan'ın Yes şehrinden kalkıp İran'a, Suriye'ye, Anadolu'ya, Rumeli'ye geldiler. Ellerinde ilim, yüreklerinde sevgi ve hoşgörü meşalesi vardı. İnsanları seviyorlardı, çünkü insan, yeryüzünün en şerefli varlığıydı(eşref-i mahlukat).
"Elif okuduk ötürü,
Bazar eyledik götürü.
Yaratılanı hoş gör,
Yaratandan ötürü." diyorlardı.
Yunuslar, Hacı Bektaş Veliler, Mevlânâlar ve daha nice Horasan alperenleri Batı'ya akmışlardı.
"Ben gelmedim davi için/Benim işim sevi için.
Dost evi gönüllerdir/Gönüller yapmaya geldim." diyerek çalışmış, çabalamış, gönül yapmışlardı. Sivas'ta, Konya'da, Karaman'da, Nevşehir'de, Ankara'da, Bursa'da, Bükreş'te, Makedonya'da, Ohri'de, Üsküp'te, Saraybosna'da onların açtığı tekkelerin, okulların, dergahların izlerini gördüm. İsteyen gidip görebilir.
Dünya küçüldü. Earth programına girip dünyanın her tarafını gezip görebiliyorsunuz artık. Dünyanın istediğiniz şehrini, istediğiniz bölgesini kare kare seyredebiliyorsunuz.
Fethullah Gülen Hocaefendinin talebeleri, Ahmet Yesevî'nin izinde ve onların taşıdığı misyonla, dünyanın her tarafına gittiler, gidiyorlar. Oralara sevgi, eğitim, bilgi, hoşgörü ve barış götürdüler. Dünya ülkeleri arasında barış köprüleri inşa ediyorlar.
İmrenmemek, iftihar etmemek, tebrik etmemek mümkün değil.
Gönüllere girmek, gönül kazanmak, gönül yapmak...
Dilini, dinini bilmediğiniz insanlarla görüşmek, konuşmak, onlara eğitim vermek...
Maaşsız, unvansız, şöhretsiz, isimsiz çalışmak...
Vietnamlıyı, Senegalliyi, Nijerliyi, Güney Koreliyi, Burmalıyı, Laosluyu, Maldivliyi, Türkmen'i, Kazak'ı, Azeri'yi, Özbek'i, Tatar'ı, Rus'u, hülasa 100 ülkenin insanını dost bilmek, dost kabul etmek...
Adana'dan İstanbul'a uçarken Tanzanya'dan geldiğini söyleyen 65 yaşlarındaki mütevazı bir iş adamı bana,165 ülkede okul açıldığını, Allah'ın yardım ve inayetiyle dünyanın her yerine ümit ve barış tohumları saçıldığını anlatmıştı.
Ayrıştırmadan birleştirmek...
Farkları, düşmanlık vesilesi yerine, zenginlik vesilesi kabul etmek...
Renkleri, ırkları, dilleri göz ardı etmeden sevgi ve saygı ekseninde birleştirmek...
Bu iş parayla yapılamaz. Yapılabilseydi Amerika ve Batılılar yapardı.
Bu iş, unvanla ve şöhretle yapılamaz. Yapılabilseydi Batılılar yapardı.
Bu hizmet, politikayla ve silahla yapılamaz. Yapılabilseydi Amerika ve İngiltere Irak'a "demokrasi ve barış" yerine kan ve gözyaşı götürmezdi.
Bu hizmet iman ve inançla yapılır.
Bu hizmet Allar rızası için yapılar.
Bu hizmet aşkla yapılır.
Bu işi ancak; "Adımız miskindir bizim/Düşmanımız kindir bizim.
Biz kimseye kin tutmayız/Cümle âlem birdir bize!" inancında olanlar yapabilir.
Petrol kuyularının peşinde olanlar, enerji kaynaklarını sömürmek isteyenler, emperyalist amaçlar peşinde koşanlar bu hizmeti anlamaz.
1990 yılıydı. Almanya'da dil kursuna gidiyordum. Sınıfımızda Kazakistan'dan gelen Alman asıllı bir matematik profesörü vardı. Almanca öğretmeni Monika Hanım ona, sizin gözünüzde insan nedir, değeri nedir, diye sordu.
Kazakistan uzay üssünde çalışmış ve uzaya füzeler göndermiş bilim adamı, hepimizi afallatan ve şoke eden şu sözleri söyledi:
"İnsan bir hiçtir, sinek kadar değeri yoktur."
İnsanı yeryüzünün efendisi bilmeyen, Tanrı misafiri kabul etmeyen;
"Gönül Çalab'ın tahtı/Çalap gönüle baktı.
İki cihan bedbahtı/Kim gönül yıkar ise." demeyen ve gönül yıkmanın Kabe yıkmaktan daha büyük bir günah olduğuna inanmayan dünyaya barış ve huzur getiremez. Batı medeniyetinin temelinde çatışma ve materyalizm vardır. Barış, gönül kazanmak, insana saygı göstermek ve "İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır."diyerek onu hizmet etmeyi ibadet kabul etmek, sadece bizim medeniyet anlayışımıza mahsus bir meziyettir. Prof. Huntington, Prof. Bernard Levi, Fukiyama ve benzeri Batılı anlayışa sahip olanlar bu meziyetleri tanıyamaz.
Dünya bir medeniyet ve barış görecekse "bizim barış gönüllülerimizin" eseri olacaktır.
Dünya barışı, huzuru ve medeniyeti projesine hizmet eden öğretmenlerimizi, onları destekleyen Anadolulu iş adamlarını, resmi ve gayri resmi iyi yürekli insanlarımızı ve özellikle bu projenin manevi mimarı Fethullah Gülen Hocaefendiyi bütün kalbimle tebrik ediyorum.
- tarihinde hazırlandı.