Regaib Atmosferinde "Işık Evler"
Bu yazısının iddianameye alınan bazı bölümlerinde şöyle diyor Fethullah Gülen:
''Tadını, havasını, rengini, rayihasını ötelerden alan ışık evler, dünyada ukbâ yamaçlarında kurulmuş ve fizik ötesi âlemlerin rasathaneleri gibidirler. Onların aydınlık ikliminde en mübtedi insanlar bile mikro âlemin en sıkı koridorlarında rahatlıkla dolaşırlar ve makro âlemin en girift, en ürpertici derinliklerini bir solukta geçerler, geçerler de hareket noktasının aydınlığı sayesinde kara deliklerin merkezlerine ışıktan tahtlar kurarak inanca açık sinelere tefekkür, marifet ve zevk-i ruhani sayfaları salarlar.
''Bu evlerde imanı, ibadeti, zikri, fikri, uhuvveti, vefayı, ötelere ait derinlikleriyle duyup yaşama bahtiyarlığına erenler, âdeta her an yeniden doğar, baharlar gibi duygularıyla yeşerir, derken çeşit çeşit vâridatla dolgunlaşan o kendilerine has hava, bütün gönüllerini bir saadet va'diyle kaplar ve çok defa onların hayra açık sînelerinde cennet yaylalarının ferahlatıcı esintileri duyulur.
''... Evet, bugün büyüğüyle küçüğüyle ışık evler, yıllar ve yıllar imana, imandaki huzur ve itmi'nana susamış gönüllere rahmet yüklü bulutlar gibi gönderdiği bol bol âb-ı hayat ve insanımızın gönül tepelerine saldığı marifet, muhabbet, ruhani zevk şuaları ile diriliş üfleyen bir İsrafil sûru ve vicdanları şahlandıran Cebrail solukları olmuştur. Evet, onlara uğrayanlarda pek çok menfi hisler silinmiş, inat ve karşı koyma düşünceleri kırılmış, müdavimleri de kendilerini, cennet kapılarında temaşaya koşan seyyahlar gibi görmeye, hissetmeye başlamışlardır. Başkalarının eğlenceye, zevke, sefaya giderken duydukları keyfi, neşeyi, sevinci, tiryakiliği kudsîler, hem de kat katı ile ışık evlere uzanan yollarda duymuş ve yaşamıştır... Onların ışık evlerin derinliklerinde hissettikleri, hissedip yaşadıkları bu rengârenk hayatı, onlarla aynı duygu, aynı düşünceyi paylaşmayanların, hele şartlanmış dimağların, bedenlerine yenik düşmüş ruhların, kendi çalımı gururu altında ezilmiş bahtsızların duyup anlamaları mümkün değildir. Evet, kalplerinin balansını imana, Kur'an'a, iman ve Kur'an'ın gönüllere boşalttığı irfana göre ayarlayamamış talihsizler, ne bu ufku kavrayabilir, ne de gözlerin görmediği ve kulakların işitmediği ve beşer tasavvurlarını aşan bu derunî hazları idrak edebilirler.''
Bu fakir talihsiz, ışık evlerde kalma, onların havasını soluma, cennetasâ koridorlarında dolaşma ve oralarda Nur âyetinin tefsirini yudumlama bahtiyarlığına eremedi. Ama hamdolsun, bir oğlum, İzmir'de böyle ışıktan bir talebe evinde kalma bahtiyarlığına ermişti. Kendisinden bir süre haber alamayınca, biraz öfkeyle evden alayım diye gittiğimde, kapısından adım atar atmaz, onca kirine-pasına rağmen rûhumu saran hava bu fakiri öylesine büyülemişti ki, orada birkaç dakikada tattığım zevk, hatırladıkça hâlâ aynen tattığımı zannettiğim ve bir anda derunî atmosferimi değiştirmeye yeten derinlikteydi. O günden bu yana, hayatımın en çok hayıflandığım ve ömür boyu, hattâ belki, eğer Allah lûtf u merhametinden, fazl u ihsanından bu zâlimi de cennete koyarsa, orada bile hayıflanmaya devam edeceğim en büyük eksiği, bir ışık evde kalamamaktır.
Regaib'i, Mirac'ı, Beraat'ı ve Kadir'iyle Receb'in de, Şabanın da, Ramazan'ın da en güzel yaşanıp hissedileceği evler, ışık evlerdir, eğer hâlâ emsalleri varsa. Çünkü, yine gurbetler garibi Fethullah Gülen'in, bütün ruhunu boşalttığı ifadeleriyle, ''Her akşam işinden, okulundan, dairesinden ayrılıp, bir vahaya koşuyor gibi ışık evlere koşup gelenler, bu evlerin kendilerine has büyüleyici duygularına dalarlar; şurada burada zihinlerine ilişen kötü duygu ve tutkulardan sıyrılır, başları cennetlere ulaşmış gibi derin bir huzura ererler... Her akşam ve her vazife dönüşü, ışık evlerin müdavimleri için hayata yeniden dönüş ve kendilerini idrak ediş demektir. Onlar, her 24 saatte bir kere yeni bir ''ba'sü ba'de'l-mevt'' görür, ruhlardaki cennetlerde dolaşır ve renkli talihlerine tebessüm eder, kendilerinden geçerler.''
- tarihinde hazırlandı.