Tarih Aynasında Çanakkale
Tarih, bugünü anlamada ve yarına hazırlanmada bir aynadır. Ne var ki tarih, mutlak değilse de, sınırlı gaybdır. Bundandır ki Kur'an-ı Kerim, tarihî hadiseleri anlatmasıyla ilgili olarak "gaybın haberleri" tabirini kullanır.
Tarihi oluşturan hadiseler hakkında onların kahramanlarıyla birlikte doğru hüküm verebilmek için, hem bütün ayrıntıları, sebep ve sonuçlarıyla bizzat hadiseleri, hem de niyetleri, hadiselere katılım biçim ve dereceleriyle hadiselerin kahramanlarını çok iyi tanımak gerekir. Bu ise, insan için mümkün değildir. Bundan dolayı da Kur'an-ı Kerim, meselâ Ashab-ı Kehf hakkında anlatılması gerekenleri anlattıktan sonra ikazlarda bulunur ve "Onlar hakkında bu gerçeklerden sonra artık kimse ile münakaşaya girme; onlar hakkında tartışanlardan da herhangi bir şey sorma... (Bu hususta münakaşaya girenlerin) yaptıkları, gaybı taşlamaktan ibarettir... Sen, Rabbinin Kitabı'ndan sana vahyedileni oku ve anlat... Göklerin ve yerin bütün bilinmeyenlerinin gerçek bilgisine sahip olan O'dur." buyurur. (Kehf Sûresi/18: 22, 26, 27)
Tabii ki bütün bunlar, tarihi anlamak ve onu gerektiği gibi değerlendirmek için Kur'an-ı Kerim'in elbette yeterli olması mahfuz, tarih adına Kur'an-ı Kerim'de anlatılan hadiselerle, kıssalarla mutlaka yetinmemiz gerekir manâsına gelmez. Kur'an-ı Kerim'in verdiği ölçüler ışığında tarihi ve onu oluşturan hadiseleri değerlendirmede bizi doğrulara götürebilecek en önemli kıstas, sonuçlardır. Şu kadar ki, tarihî hadiselerin sonuçları uzun vadelidir. Çünkü insan gibi, kâinat gibi, tarih de âdeta organik bir bütünlük arz eder ve onun bütün atkıları, nakışları birbiriyle iç içedir. Dolayısıyla, sonuçlarına bakarak da hadiseleri gerektiği gibi değerlendirebilmek, bazen uzun asırların geçmesini gerektirir. Meselâ, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin dikkat çektiği üzere, eski çağlarda yaşayıp gitmiş, önde gelenlerinin kıssaları Kur'an'da anlatılan, büyük çoğunluğu itibarıyla kavimleri inanmayıp helâk edilen rasûllerin hizmetleri dünya adına da sonuçsuz kalmamış, daha sonraki dönemler için âdeta arazi hazırlaması yapmıştır. İslâm'ın çok kısa süre içinde yayılıp, yayıldığı her yerde tam yerleşmesinin faktörleri arasında Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Hz. İbrahim, Hz. Lût ve Hz. Şuayb gibi büyük rasûllerin hizmetlerini de görmek gerekir.
Evet, sonuçları, tarihî hadiseleri doğru değerlendirebilmede önemli bir kıstastır. Çünkü, nasıl içindeki her şeyle birlikte kâinat Allah'ın bir kitabıdır ve onda olup biten her şey O'nun icraatının unvanları olan belli kanunlar çerçevesinde cereyan eder; tarih de O'nun yine bir kitabı olup, onu oluşturan hadiseler de, insan iradesi de dahil olmak üzere yine belli kanunlara ve sebep-sonuç münasebetine göre şekillenir. Bu hadiseler de, "tabiat"takiler gibi sebep ve sonuçları itibarıyla cebrî, yani determinizme bağlıdır. Fakat meydana gelmeleri itibarıyla cebrî değildirler; çünkü Kader veya İlâhî İrade, o hadiselere hükmederken insan iradesini de hesaba katar; tarihin oluşumunda hem fıtrat kanunları, hem de bu kanunlara ve Din'e tâbi olup olmaması noktasında insan iradesi devrededir. Dolayısıyla tarih, insan için hem fertler hem de toplumlar planında bütünüyle ibretler meşheridir; bugünü anlama ve yarına hazırlanmada bir ayna, fertlerin ve toplumların davranışlarına yön vermede bir laboratuvardır. O, ancak böyle bir ayna ve laboratuvar olarak değerlendirilip kullanılabildiği takdirde bizim için gerçek manâsını bulur ve ifa etmesi gereken fonksiyonu ifa eder. Yoksa tarih, nefsin pek bayıldığı bir dedikodu malzemesi haline gelir; bizi, bütün boyutlarıyla hem hadiseler hakkında tam bilgiye, hem de kahramanlarını değerlendirip yargılamada doğru tartar terazilere sahip olup olmadığımıza bakmadan haklı-haksız yargılamalarına götürür. Kur'an-ı Kerim, bu konuda da açık ikazda bulunur: "Onlar, bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız. Onların işlediklerinden dolayı siz sorguya çekilecek değilsiniz." (Bakara Sûresi/2: 134, 141) Tarih adına bu mecburî açıklamalardan sonra onun aynasında Çanakkale'ye inşallah haftaya bakmaya çalışalım.
- tarihinde hazırlandı.