ABD'deki İslam Kürsüsüne Bir Dolar da Benden
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne veya İslami Araştırmalar Merkezi'ne ABD'li bir kilise Hıristiyanlık Kürsüsü kurulması için bağışta bulunsa tepkiniz ne olur?
Sizin düşünceniz ne olur bilmiyorum; ama ben tipik refleksle 'Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız' diyeceklerle hasbıhal etmek istiyorum. Çünkü bu gruptan bazıları, Hıristiyan mahallesinde Müslümanların hurma satmasından da rahatsız oluyor. İyi niyetlileri tenzih ediyorum, bunların maksadı sadece bağcıyı dövmekten ibaret.
Dün bazı gazeteler 'Misyonerlere Gülen bağışı' başlıklı haberler yaptı. İddiaya göre Fethullah Gülen'e yakın birileri Hartford Seminary isimli papaz okuluna 'İslam kürsüsü' kurmaları karşılığında 2 milyon dolar bağış yapmış. Olay duyulunca telefona sarılan bir dostuma şunları söyledim: "Haber doğru mu bilmiyorum. İnşallah doğrudur. Papaz okulunda İslam kürsüsü kurdurabilecek akademik birikim ve cesarete sahip birilerinin bulunmasından mutlu olurum. Onlara sponsorluk yapıp, bu parayı verecek vatan evlatları varsa mutluluğum katlanarak artar. Hatta imkân varsa, bir dolarla bile olsa çorbada tuzum bulunsun isterim."
Evet, terör ve şiddet dini olarak yansıtılan İslam'ın evrensel barış mesajını mümkün olan her zemin ve platformda dile getirmekle yükümlüyüz. Muhatabımız olan diğer din mensuplarıyla aynı ortamı paylaşmadan, onlarla sözün, yazının, bilimin diliyle konuşmadan nasıl olacak ki? Bu açılımı ve evrensel ufku anlayamayanlar ve anlamak istemeyenler var. Bütün dünyası ve ufku kendi köyünden ibaret olanlara bazı şeyler yanlış görünüyor. Mehmet Akif, çağın insanına 'asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı' hedefini göstermişti. Yani bilim ve sanatın diliyle ve kitle iletişim araçlarının gücüyle konuşmalıyız. Bir kısım Müslümanlar en köklü Batılı üniversitelerde kendilerini ifade etme gücünü elde edebilmişse, bundan herkes benim gibi ancak mutluluk duymalı. 'Çocuklarımızı okula göndermeyelim gâvur olurlar' kompleksinin bir benzeri de 'Evimizden başımızı çıkarmayalım. Kimse ile konuşmayalım. Gâvur oluruz' düşüncesi.
Haberde adı geçen Dr. Ali Bayram dün bir açıklama ile yanlış bilgileri düzeltti. Bayram'ın açıklaması özetle şöyle: "Öncelikle Hartford Seminary 150 yıllık köklü bir üniversitedir. Misyoner okulu olarak kurulmuş, son 50 yılda misyonunu değiştirmiş ve semavi din mensupları arası diyalog merkezi haline gelmiştir. Bünyesinde Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslamiyet'le ilgili çalışmalar yapılmakta ve dünyanın dört bir tarafından gelen öğrenciler lisansüstü öğrenim görmektedirler.
Üniversite bünyesinde bulunan İslami İlimler Fakültesi'ni büyütüp geliştirme ve İslam'ın doğru tanıtılması için panel, konferans ve çeşitli akademik çalışmaların düzenlenmesinde ortak bir düşünceye varılmış, tecrübelerimizle ve gücümüzün yettiği ölçüde maddi olarak bu çalışmalara katkıda bulunacağımız ifade edilmiştir. Üniversite yönetimine ödenmiş tek bir dolar yoktur. İslami kürsünün kurulup geliştirilmesini amaçlayan sponsorluk anlaşmamız lisansüstü öğrencilerin akademik projelerinin desteklenmesinden ve İslamiyet ile ilgili konferansların düzenlenmesine katkıdan ibarettir. İslamiyet'in imajının maalesef günden güne kötüye gittiği ABD'de bu tür akademik çalışmalara büyük ihtiyaç vardır."
Dinî ve milli hassasiyetle hareket edenleri anlıyorum da, her fırsatta Müslümanlarla hesaplaşmayı kendine misyon kabul edenlerin çırpınışlarına aklım ermiyor. Onların maksadının bağcıyı dövmek olduğunu başta söyledim. Benim şaşırdığım, bu timsah gözyaşlarına insanların inanmasını nasıl bekliyorlar? Meyhaneden çıkıp imamlık yapmanın ancak Bektaşi fıkralarında mümkün olduğunu en iyi onlar biliyor. Öyleyse niye yapıyorlar? Sizce niye?..
- tarihinde hazırlandı.