Utah mı Yutmayah mı?

Nokta Dergisi'nin gündeme taşıdığı Andıç Skandalı yeni boyutlar kazanıyor. İyi çocuklar kategorisinde yer alan gazetecileri tekrar elemeye tabi tutan ve bazılarını 'askerin siyasete müdahalesine karşı' olmakla suçlayan andıç, daha öncekiler gibi 'itibarsızlaştırma' operasyonları öngörüyordu.

Akredite medya önce duymazdan gelmek istedi. Mızrak çuvala sığmayınca 'Andıç'ın sahte olduğu ileri sürüldü. Şimdi birinci ağızdan belgenin sahte olmadığı; ancak henüz taslak halindeyken çalınıp sızdırıldığı açıklandı. Genelkurmay'a düşen, doğal olarak bu sızmayı öncelikli araştırması. Bu sızma çözülüp suçlular cezalandırılmazsa, bilgi güvenliğinin ötesinde güvenlik zafiyetleri akla gelir. Kendi karargâhını koruyamayan bir genelkurmay imajı oluşmasını hiç kimse istemez. Ancak dünkü gazeteler, yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş bir tabloyu resmediyordu. Olayın cereyan ediş şeklinden hareketle bilinçli bir sızdırma ile karşı karşıya olduğumuzu yazmıştım. Akredite basına "Ayağınızı denk alın. Hiçbirinizin yeri garanti değil, hepiniz her an itibarsız bırakılabilirsiniz. Biat tazelemezseniz kapınızın üzerine kırmızı boya ile çarpı işareti konulabilir." mesajı veriliyor." demiştim. Dünkü haberler bu kanaatimi pekiştirdi. Birileri, içerikten çok sızmaya odaklanmamızı ve bunun da karargâh binası dışındaki süreci kapsamasını istiyor.

Akredite arkadaşların daha kolay anlayabilmesi için savaş filmlerinde gördüğümüz bir örnekle anlatmaya çalışayım. Bir savaş uçağına füze kilitlendiğinde hedef şaşırtma taktikleri deneniyor. Alıcıları ısıya ayarlanmış füze, uçak zannetsin diye, büyük sıcak levhalar bırakılıyor. Böylece füze, uçağı bırakıp boş metal levhanın peşine takılıyor. Dün bazı gazetelerde çıkan haberleri görünce o şaşırtmaca aklıma geldi.

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'la ilgili atama öncesi çirkin yayınların yapıldığı sitenin ABD'nin Utah eyaletinde bir internet servis sağlayıcı firmanın üzerinden yayımlandığı ortaya çıkmıştı. Andıç'ın da Utah'tan dolaştırılarak ülkemize sokulduğu söyleniyor. Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'in günlükleri olduğu ileri sürülen metinler de yine aynı yolu takip etmiş. Öncelikle oluşturulmaya çalışılan 'Utah'ta birileri bilgisayar başına oturmuş Türkiye'yi karıştırıyor' algısı yanlış. Bu hizmeti almak için mekân sınırlaması yok. Utah'ta olduğunu zannettiğimiz insanlar hiç ummadığımız yerlerden çıkabilir. İkincisi AK Parti'ye, "Büyükanıt'ı atamayın, bu şahin ve darbeci gelip sizi ham yapacak" diyen yayınların ve Örnek günlüklerinin Utah ortak paydasında toplanması yanlış. Zira Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükte, Büyükanıt'ın önceki tezlerin aksine ihtilal planları yapan ekibin dışında kalmaya özen gösterdiği savunuluyor. Nasrettin Hoca'nın kedi-ciğer hikâyesini anmakta fayda var. Karşımızdaki kedi ise ciğer nerede?

Bunları Murat Yetkin'in 1 Ağustos 2006 tarihli yazısındaki şu bölümle birlikte düşünelim: "Başbakan, o toplantıda Büyükanıt'ın genelkurmay başkanı olmasını önlemek amacıyla bazıları etik sınırları aşan ve daha çok internet kanalıyla ortaya atılan iddiaların arkasında, bazı emekli orgenerallerin bulunduğunu bildiklerini ima etmiş. Bu bilgi, bir süredir Radikal'in elinde bulunan, ama teyit edilemediği için yazılamayan bir başka bilgiyle, Şemdinli ve Reha Taşkesen olaylarının da aynı nedenle, aynı çevreyle bağlantılı olabileceği bilgisiyle örtüşüyor."

Murat Yetkin, cihet-i askeriyeyi en iyi takip eden gazetecilerden biri. İkinci andıç skandalında aşırı hırslı bulunarak adının yanına soru işareti konulmuş ve üzülmüştü. Ancak herkesin peşinde koştuğu, genelkurmay başkanının Harp Akademileri konuşmasını yayınlayarak itibarını geri aldığını gösterdi. Söyledikleri önemli. Bu arada emekli Korgeneral Altay Tokat'ın Aktüel dergisine verdiği mülakatı yeniden okumakta fayda var. Tokat'ın sözlerinde hemen 'eğitim bombalarına' takılmıştık. Son gelişmeler ışığında Altay'ın yukarıya çıktıkça daralan huni teorisini dikkate almak gerekiyor.