Hilton'da Gizli Bir Görüşme

Bundan altı yıl önce İstanbul Hilton'da ilginç bir görüşme oldu. Bugüne kadar gizli kalan bu görüşme, Beslan'da yaşanan çocuk katliamından sonra özel bir anlam kazandı.

O nedenle bu görüşmenin perde arkasını anlatmak istiyorum.

1998 yılında, İngiltere'nin o günkü İstanbul Başkonsolosu, Fethullah Gülen'den randevu istedi.

Konsolos randevuya gelirken, İngiliz hükümetinin resmi bir mektubunu da getirdi.

İKİ ELÇİ

Mektup bir yılı aşkın süredir kayıp olan iki İngiliz gazeteciyle ilgiliydi.

Mektupta, İngiliz hükümetinin bu iki gazeteciyi bulmak için elinden gelen bütün gayreti sarf ettiği, ancak sonuç alamadığı belirtiliyordu.

Mektubun en ilginç bölümü sonundaydı.

İngiliz hükümeti, Fethullah Gülen'den özel bir ricada bulunuyordu.

Fethullah Gülen'in Çeçen bölgesi üzerinde etkili bir din adamı olduğu vurgulanarak, bu bölgede dağıtılmak üzere bir video kaset konuşması hazırlaması isteniyordu.

Gülen'den bu kasette, kayıp İngiliz gazetecilerin serbest bırakılması yolunda bir mesaj vermesi rica ediliyordu.

O kaset yapıldı mı bilmiyorum.

Ancak Fethullah Gülen'in bu yolda bazı girişimler yaptığını öğrendim.

En önemli adım, aynı günlerde İstanbul Hilton Oteli'nde atıldı.

Dönemin Çeçen Lideri Aslan Mashadov, ABD'den dönerken İstanbul'a uğramıştı.

Hilton Oteli'nde kalıyordu.

Fethullah Gülen, kendisine çok yakın iki kişiden Hilton Oteli'ne gidip Mashadov'la bu konuyu görüşmesini istedi.

Otele giden iki kişi Alaattin Kaya ile Harun Tokak'tı.

Gülen'in elçileri, Mashadov'a İngiliz konsolosunun getirdiği mesajı ilettiler.

Mashadov şu cevabı verdi:

'Bu tür olaylar bizim eserimiz değil. Başkalarının yaptıkları bize mal ediliyor.'

Çeçen lider, çok ilginç bir şey daha söyledi:

'Ben bazı esir Rus çocuklarını kendi elimle annelerine teslim ettim.'

Bu görüşmeden iki ay sonra Çeçenistan'ın Türkiye temsilcisi, Alaattin Kaya'yı arayarak, 'Hocama müjdeyi verebilirsin. İki gazeteci bugün İngiliz makamlarına iade edildi' demiş.

Gazetecilerin kurtulmasında Fethullah Gülen'in girişiminin ne kadar etkisi olduğunu bilmiyorum.

Ama önemli olan, böyle bir girişimin yapılmış olması.

HAREKETE GEÇMEK

Bu gizli kalmış girişimi aktarmamın sebebi şu:

Beslan'daki katliam, bütün Müslümanlara artık kaçamayacakları, erteleyemeyecekleri bir görev yüklüyor.

Bütün dünyada İslam kelimesi terörle eş anlamlı hale geldi.

'Canım, bunun İslam'la ne alakası var' demek, bu sorumluluğu ortadan kaldırmıyor.

Ne yazık ki İslam dini adına hareket ettiğini söyleyen vicdansız bir cinayet şebekesi, hepimizi esir almış durumda.

Bu cinayeti çökertme görevi de artık bütün Müslüman dünyasınındır.

Özellikle de aklı başında din adamlarının...

Dantel Kefenler

İKİ gündür Beslan'dan gelen cenaze fotoğraflarına dikkat ediyor musunuz?

Burası 30 bin kişilik küçük bir şehir.

Halkı Türkiye'den zengin değil.

Hatta daha az gelirli.

Ama cenazelerdeki özen, o dantelli kefenler, tertemiz yüzler sizi de etkilemiyor mu?

O tabutların düzgünlüğü, mezar başındaki duruş...

Yas tutan kadınların kılık kıyafeti.

Sizi de çarpmıyor mu?..

Kimse çıkıp, 'Bizim örf ve ádetimiz böyle' demesin.

Müslümanların hiçbir kutsal metninde cenazeyi şöyle yapacaksınız diye bağlayıcı bir kural yok.

Bana göre bu tamamen ölüme ve ölüye karşı saygının yansıması.

Bizde en varlıklı, en kültürlü insanların cenazelerinde bile bu saygıyı göremiyorum.

Son yolculuğuna çıkan insana, koyu renk bir takım elbiseyi bile çok görenlerimiz var.

Kuzey Osetya'da küçücük bir şehrin acısını yaşama biçiminden alınacak ne kadar çok ders var.