Kalplere Girenler Her Yerde Tanınıyor
Elimdeki newsletter (bülten)'i karıştırır ve yazılarına göz gezdirirken "nereden nereye?" diye düşünmedim değil. Herhangi bir üniversite bültenine göre sade ama kaliteli basılmış olan UPDATE isimli bülten, Los Angeles'ta bulunan Loma Linda Üniversitesi'ne ait.
Birçoğunuzun adını ilk defa duyduğunu tahmin ettiğim üniversite, kendi alanında tanınan bir eğitim kurumu. Özellikle tıp alanında hayli ileri seviyede ve kaliteli eğitim veren bu üniversitenin en önemli özelliği de hiç kuşkusuz 'Seventh-Day Adventists' isimli Hıristiyan mezhebine ait olması. Adventist, Hz. İsa'nın yeniden yeryüzüne ineceğine inanan kişi anlamına geliyor.
Seventh-Day Adventists hayli ilginç bir kilise grubu. Sağlıklı hayat sürme en önde vurguladıkları özellikleri. Vejetaryenliği benimsemelerinin yanı sıra alkol ve domuzun yasak olması, çoğunun kafeinden dolayı kahve kullanmaktan da kaçınması ilk akla gelen özelliklerinden bazıları. Sağlık sektörüne de bu sebeple hayli önem veren bu grup dünya çapında 167 adet hastane ile 125 adet bakımevine sahip. Yaptıkları bir araştırmaya göre mezhebe bağlı üyelerden Kaliforniya'da yaşayanların hayat uzunlukları ortalaması herhangi bir Kaliforniyalıya göre 10 yıl daha fazla. Dünyanın en uzun yaşayan insanlarının oluşturduğu beldelerden iki tanesi yine kilise üyelerinin ağırlıklı olduğu iki Kaliforniya kasabası. Loma Linda Üniversitesi de grubun en önde gelen eğitim kurumlarından biri. Elimdeki bülten de 10 milyona yakın insana ulaştırılıyor.
Konuyla ilgilenme sebebim ise bahsi geçen bültenin son sayısında seçilen ana tema. Bülten, Hıristiyan Bioetikçiler Merkezi'nin direktörü Mark F. Carr,PhD'nin yazısı ile başlıyor. Secterian Self Engaging the Other (Ayrılıkçı Benliklerin Diğerleriyle Karşılaşması) başlıklı yazıyı okumaya başlayınca bir anda kendinizi Türkiye'de buluyorsunuz. "Apartman binası, bu zenginlikteki bir aile için mütevazıydı. Komodinin üstünde Avustralya Sidney'e gittiklerini gösteren bir şey vardı. 'Gezmek için zamanınız oluyor mu?' diye sordum. Baba hiç tereddütsüz ailecek gittikleri yedi veya daha fazla büyük dünya şehirlerinin ismini saydı. Sebebi ise ailesinin başkalarını anlama ve öğrenme isteğiydi." cümleleri ile başlayan yazıdan bir Türkiye gezisine katılmış olduğu anlaşılıyor yazarın.
Yazının ilerleyen satırlarında Gülen Hareketi'nden ve Fethullah Gülen Hocaefendi'den bahsedildiğini görüyoruz. İyi bir inceleme ve örnekleri yerinde görmeden sonra çok etkilendiği belli olan yazarın aralarda verdiği örnekler de güzel:
"Antalya'da iken, Müslüman, annesi Türk, Bosnalı Lachman Kurt'la tanıştık. 'Bosna savaşında, herkes birbirleriyle savaşırken beraber olduğum Türkiye'den gelen gönüllüler savaşmak yerine okul açmak için gelmişlerdi.' diyordu kendisi ve ekliyordu: Onlar kalbimde derin etkiler yaptı."
Bültenin nerede ise tamamı Gülen'e ayrılmış durumda. Kendisinin iki adet makalesi ile Prof. Zeki Sarıtoprak'ın konu ile ilgili bir yazısı da bültene eklenmiş. Konusu Gülen Hareketi olan konferans ve sempozyumların yapıldığını biliyoruz. Ülkemizdeki bir kısım çevrelerin hâlâ görmezden gelmeye çalıştığı bu programlarda son derece kaliteli çalışmalar yapılıyor. Ama bence daha da önemlisi, bir Türkiye gezisine katıldıktan sonra ülkemizin adeta bir taraftarı kesilen üst düzey birçok insanın, Loma Linda örneğinde olduğu gibi, kendilerinin çıkardıkları bülten ve dergiler yolu ile milyonlarca insana ulaşabiliyor olmaları. Ve her geçen gün hem ülkemizi sevenlerin hem de Fethullah Gülen Hocaefendi'yi tanıyanların, kitaplarını okuyanların ve görüşlerini mütalaa edenlerin sayısı artıyor.
'Nereden nereye?' diye boşuna düşünmemiştim.
- tarihinde hazırlandı.