Hacivat, Hacı İvat, Karagöz, Kara Göz!

Bir zamanlar hayli uçuyordu 'malum' medya. Siz bakmayın bugünlerde Patriot'un "gazeteci hakkında elimde belge olmadığı için açıklamıyorum ismini" demesine. Ne belgesi, ne bilgisi, oturup bizatihi yalan üretirdi bunların abileri, babaları, dedeleri.. 'Müftü keçi çaldı' diye manşet atarlardı. Gider araştırırdık ki ne görelim; 'müftünün keçisi çalınmış..'

Türlü türlü entrika, envayi çeşit alicengiz bunlardaydı.. Meczupların eline para tutuşturup, 'hele şu Konak meydanında kendini ateşe ver, manşet yapalım seni' diye bizzat haber kurgularlardı bunlar.. 'Belge yok' diye yazmadığını iddia ederler; ama sırası geldiğinde, 'Hasan isimli gazeteci bilmem kaç milyon dolara suikast için adam tuttu' diye yazarlar utanmadan.. Bunları esasen bugünlerde sanat dünyasıyla siyaset harmanlaması yapan Tamer Korkmaz'a sorun da 'Yalan Haber Dosyası'nda neler var anlatsın size. (Tamer abiye not: Ornella Yenge geldi ama Güneri Nikılsın ile birlikte tek kare resmini göremedik, çaptan mı düşüyor acaba?)

İrtica haberlerinin patronlar ve derin devlet nezdinde prim yaptığını bildikleri için, oturup çok güzel 'attırımlarda' bulunur bunlar. Bir gelenektir bunlarda, her stajyer muhabir şefinin gözüne girmek için oturur asparagas düzenler.. Sahte irtica, imam hatip raporu düzenleyeni zaten cahilliğine bakmadan direkman 'yayın koordinatörü' yapıyorlar bu memlekette.

Önceden konfirme edilmiş hazır irtica paketleri bulunur ellerinde bunların. Mesela Ramazan ayı geliyorsa, 'Oruç tutmuyor diye dövdüler' başlığı bekler zulada. Erbakan'ın akşam yayınlanacak 'İcraatın İçinden' programının yorumu ertesi günkü gazete için sabahtan hazırdır. Program yayından kaldırılır, ama onlar haberi kaldırmayı akıl edemezler ve yayınlanmayan bir program için, 'Erbakan bildik masalları okudu' diye utanmadan yazarlar ve sıkılmadan bunu savunurlar sonra..

Oysa saldırdıkları insanlar, kendileriyle aynı düzeye inmez. Örneği daha önce vermiştim.. İnsanı gerisinden ısıran köpeğe, onun gerisini ısırarak cevap vermek insani bir tarz değildir zira.. 'İşte Fethullah Hoca'nın evi' diye resim basarlar. Aynı şeyi siz yapsanız, mesela resmi basıp, 'İşte Dinç Bilgin'in malikanesi, Aydın Doğan'ın saray yavrusu sıcacık yalısı' diye yazsanız, 'Hedef gösteriliyoruz' diye kuyruklarına basılmışçasına viyaklarlar. Daha ahlaksızcasını da yaparlar. Oturup, 'Falanca hoca evlenmiyor, çünkü iktidarsız' diye hayasızca yazarlar. Oysa başkası oturup, 'İyi de bu haberi yazan bayan muhabir gelmiş 35'ine hâlâ evlenmiyor, yoksa eşcinsel mi?' diye sormak istese, ne hissederler acaba?

İbrikçi 'dürüstüm' diye salınır ortalıkta, oysa 'muzahrafat' ile mesleki beslenme yaptığını kendi gazetesinde çalışan ve korkudan koridor değiştiren yazarlar söylerler. Patriot dürüstlükten dem vurur, oysa korkudan 'tın tın'dır.. 'İspatlayın mesleği bırakacağım' der, ama daha önce 'ispatlarsanız, mesleği bırakırım ve kendimi şerefsiz ilan ederim' dediği ve ispatlandığı halde utanmadan yazmaya devam eder.

Akıllarının bir köşesinde, dine, diyanete dair bir alerji mutlaka vardır. Her haberi bir şekilde din aleyhine yorumlama çabası içinde olurlar, olmazsa ima yoluyla kendilerini tatmin ederler..

Önceki gün Sabah gazetesinde bir haber vardı. Habere göre, 'Cumhurbaşkanı Sezer ile CHP lideri Baykal'ın görüşmesinde Fethullah Gülen'e yakınlığı ile bilinen okullardan duyulan rahatsızlık gündeme gelmiş'ti.. Klasik okur için böylesi iddialı, üstelik Cumhurbaşkanı'nın isminin geçtiği bir haberi asparagas olarak düşünmek, doğrusu mantıklı bir yorum olmazdı. Ancak bir gün sonra Deniz Baykal bizzat açıklama yaptı: 'Nasıl böyle yalan-yanlış haber yazılıyor, anlamak mümkün değil.' Aslında, bu 'kısım' medyanın geçmişini bilenler için anlamak zor değil. Eminim Sabah'çılar bırakın utanmayı, 'nasıl da Baykal'a yalanlattık!' diye böbürleniyorlardır bile. Bakın Deniz Baykal ne diyor: 'İki kişi arasında geçen özel bir görüşme hakkında nasıl böyle yalan-yanlış haber yazılıyor? Söylenmemiş sözler haber yapılıyor ve bu bizi son derece üzüyor. Ben bu konulara alet olmak istemiyorum. Cumhurbaşkanı'mızın da bu tür spekülasyonların içine çekilmek istenmesi herkese zarar verir. Neden böyle yalan bir haber yazdılar anlamak mümkün değil.'

Geçtiğimiz gece bir TV kanalında medya ile alakalı bir programda, halk uzatılan mikrofona istisnasız, 'pislik medyanın her yerine bulaşmış' diye görüş bildirdi. Kimsenin medyaya özel bir kini ya da hıncı olamaz. Ancak geleneğinde, kendi halkını tanımayan, lüks bir yaşam için ahlak ve etik değerlerden ödün veren, hele ki yalan haberi ve asparagas haberciliği kendisinde bir gelenek haline getiren medya için, değil 1 milyon dolar, milyarlarca dolarlık pis ilişki iması bile çıkarılır. Bu imaların gerçek olduğunu kendileri bile bile, sağda solda, 'bu mesleğin az sayıda yüz karası var' derler..