Şeyhülislam Shopping Center

"Alooooo" Çekirge, Mengi, Ataklı, Doğan, Kırca Abi'ler, duyuyor musunuz, uyuyor musunuz? Orası, bilmem kaç sıfır on üç fahrenayt mı? 'Maaamıt' kardeşim, Saygı biladerim sizler de mi araziye uyuyorsunuz? Siz ki; rapora bakınca gözünün elifinden anlarsınız, siz ki; uçan kuşa yarenlik edersiniz, siz ki; 'inançlı insanların aleyhine ne bulursanız' sayfalarınıza boca edersiniz... Gözünüze 'böcük ' mü kaçtı?.. Raporsa rapor, ihbarsa ihbar... İki gündür yayınlıyoruz, neden Metin Şentürk taklidi yapıyorsunuz?.. Bak, ne diyor, öve öve göklere çıkardığınız raportörünüz: 'Türkiye bugün hala Muhammed adlı bir Arap hikayecinin hikayeleri ile korkutulup maddi, manevi sömürülmektedir... Muhammed öldükten sonra, hikayeleri yandaşlarınca bir kitapta toplanmış ve insanlar bu kitaba kutsallık vererek taptırılmıştır... Muhammed ısrarla, Allah denen bir varlıkla görüşüp konuştuğunu...' daha fazla yazmayı midem ve sinirlerim kaldırmıyor... 'Şışşşşşşş.... Alooooooo!..' abilerim ablalarım oradasınız değil mi? Manşete çektiğiniz, 'Fethullah'ın 3 bin intihar komandosu var' raporunun içinden alındı bu satırlar... Niye alıntılamadınız? Niye manşetlere çekmediniz? 'Maça' papazınız her gün pilav mı yemiyor? Kargalarım da yazmadı bu raporu... 'İçi içinize, hıncı hıncınıza' benzeyen bir türdeşiniz elinden çıkma... Bilmem kaç yüz seksen puntolarla niye duyurmuyorsunuz sayfalarınızda? Bilmem kaç desibellik efektlerle niye vurdurmuyorsunuz ekranlarınıza? Maça, maça, maç parası kaça? Saygı Abi, niye dut yemiş karga rolü yapıyorsun? Yazsana bunları da, geçirsene eline raporun bu kısmını da, indirsene kendi maskeni, aç peçeni görelim yüzünü! Ya sen 'Maaamıt kardeşim', ya sen? Kırca Ali Bey, hani gazeteciydiniz, hani elinize geçince yayınlardınız? Ne oldi? Alp Er Tunga mı öldi, ıssız acun mu kaldi, ödlek öcün mü aldi? He? Hani gazetecilik yürek isterdi...

Günün bombası Murat Bardakçı'dan... Murat Abimiz bir yaman bir yaman ki sormayın! 'Cüppenin sırrı' diye manşet attırmış. Cübbe değil ha, cüppe! Önce gelin biraz isim türetelim bu 'p' parodisinden: Kuppe, hutpe, rütpe, izpe, tövpe tövpe!! Bu Murat Abimiz 'kola şişesi dibi' gözlüklerinin ardından cin gibi bakışlarla kesiyor bir buçuk acılı ahkamı: 'Fethullah Gülen'in vaazlarında giydiği 'sırma şeritli cüppe' (yahu bu p'li cübbe matrak bir şey, her yazışımda gülüyorum yeminlen) şeyhülislam cüppesiymiş!' Abow! Hocaefendi bununla, 'en yüksek fetva makamı ve en kıdemli dini otorite' mesajı veriyormuş. Ne menem mesaj içerikli bir 'cüppe'ymiş bu? Tabii ben çömez bir dini otorite olduğum için bu kısmı hiç mikserlemiyeyim... Ama 'cüppe' olayını parmaklamasam çatlarım. Demek ki, Fethullah Hoca yalnız değil. Bizim arka sokaktaki Şeyh Matar Camii imamı İlyas Efendi de şeyhülislam... Aha buraya parmak basıyorum, onun 'cüppesi' de aynen Fethullah Hoca'nın kasetindeki gibi. Yani sırma şeritli... Acaba İlyas Efendi olayın farkında mı? Adam hem şeyhülislam olup hem farkında değilse yazık vallahi. Geçtiğimiz ay bir Cuma Namazı'nda 'cüppe'sini beğendiğimi ve nereden bulabileceğimi sorduğumda, 'Ankara Hacı Bayram Veli Camii'nin arkasındaki dükkanlarda satılır. Sıkı pazarlık edersen uygun fiyata alırsın' demişti... Acaba Hacı Bayram Camii'nin arkasında 'Şeyhülislam Shopping Center' mı var? Ne dersin Murat Bardakçı abi?

32. Gün'de bulutlu havanın Faik'ine baktım. Adam araştırmacı yazardan ziyade mevsimlik tırpancı gibi. Nacar başka bir alem... Adamın titri enteresan 'İslamcı yazar'. Hiç de sıkılmıyor, utanmıyor ha, bu 'titr' ile anılmaya... Adam yerine konmak güzel tabii. Sonra Sabah'ı bir açtım, olay Ruhat Yenge'nin ağzına sakız olma derecesine kadar düşmüş. Şimdi ne yazsak ayıp olacak. En iyisi mazur göreyim Ruhat Yenge'yi bu sefer. Cumhuriyet kendinden beklenen hoşgörüsüzlük ve bağnazlığı göstermiş. Barış ve hoşgörü ortamı içerisinde geçen türbanlı mezuniyet töreninin resmini basıp ispiyonluyor bir yerlere. Yakışır 'İlan abi!'me.. Demokrasi takiyyecisi 'İlan abi' kargalarımın gagası seninle ilgili post-it dolu.. Gör bak neler olacak! Fikret Bila-derimiz, bir yazı yazmış ki, adeta, 'bize güvenen eşektir' ana fikri çıkıyor yazıdan. Bila abimiz, MGK toplantısında 'Fethullah Gülen olayı konuşuldu mu, askerler eleştirdiler mi?' diye Başbakan Ecevit'e sormuş. Gerisi aynen şöyle: 'Ecevit, bu sorularımıza kesin bir dille, 'hayır' yanıtı verdi...' Şimdi Fikret abi, iki gündür yeri göğü inletiyorsunuz 'MGK'da şunlar şunlar konuşuldu' diye üfürüyorsunuz, başbakan sizi yalanlıyor. Bundan sonra neyinize güveneceğiz biz sizin? Neyinize?