Sincan Davasında Şemdinli'nin Ayak İzleri
Şemdinli davası, bazı çevreler tarafından çok ince ayarlı bir operasyon olarak lanse edilmişti. Hayatı komplo penceresinden görenlerin iddiasıydı bu. İddia şöyleydi: F tipi polis ve F tipi savcı işbirliği yapmış; Yaşar Paşa'nın genelkurmay başkanlığını engelleyebilmek için adını iddianamede geçirmiş.
Ardından da iddianame savcıdan çıkar çıkmaz medyaya servis edilerek kamuoyu oluşturulmak istenmiş. Ergenekon davasının şöhrete kavuşturduğu isimle söyleyecek olursak, bu "tertip" ile bir taraftan Yaşar Paşa'ya vuruluyor, diğer taraftan da onda oluşacak düşmanlık hisleri "F tipi" olarak adlandırdıkları kesime karşı kullanılmak isteniyordu.
Nitekim Yaşar Paşa genelkurmay başkanı olduktan sonra "Bakalım F tipine karşı şimdi neler yapacak?" beklentileri tavan yaptı. Bekledikleri dozda bir hareket bulamayınca da Yaşar Paşa'yı hedef aldılar. Şemdinli davasında savcının yedi sülalesi araştırıldı. F tipine ait en küçük bir iz bile çıkmadı. Buna rağmen HSYK, yıldırım hızıyla devreye girdi. Savcı Ferhat Sarıkaya, yargısız infaza kurban edilip, avukatlık bile yapamaz duruma düşürüldü. Sarıkaya tarafından hazırlanan iddianamenin PDF formatındaki tam metni internette mevcut. Fatih Altaylı yönetimindeki Sabah gazetesi ve Milliyet gazetesi, iddianameyi sitelerinde tam metin olarak yayınlamıştı. Merak edenler iddianameyi indirip, sağ tuş yaptıktan sonra "özellikler"e girerlerse görecekleri kaynak MEBS Başkanlığı'dır. Hangi bilgisayardan çıktığı da aynı yerden görülebilir. Yani ya Van Jandarma Asayiş Komutanlığı'ndan ya KKK'lığından ya da Genelkurmay'dan medyaya verilmişti.
Bu bilgi o gün de mevcuttu. Ama "tertip" Yaşar Paşa'yı "F tipi"nin üzerine yönlendirmek üzere yapılmıştı. Aradan geçen zaman gösterdi ki, Yaşar Paşa'nın genelkurmay başkanı olmasını istemeyenler Ergenekon sanığı Şener Eruygur ve arkadaşlarıymış. Hatta irtibat halinde oldukları bir gazeteciden Yaşar Paşa'nın sinagogdan çıkarken çekilmiş fotoğrafını bulmasını istemişler. Şemdinli iddianamesi üzerinden bu "tertibi" planlayanların noktayı nazarı şuydu: Yaşar Paşa'nın adı iddianameye karıştırılarak Paşa'nın istikbali engellenmek istenmiş; engellenemese bile yaralı hale geldiği için makama yıpranmış olarak gelmesi amaçlanmıştı.
Ergenekon mensuplarının kafası işte böyle çalışıyor. Bir başkasının üstünde kalacak şekilde, elinden ne geliyorsa yap; asla ardına koyma. Devletin yıpranması gibi duygusal yaklaşımlardan uzak dur. Çünkü demokrasi olduğu sürece hele bir de cumhurbaşkanını halkın seçmesi kanunlaştıktan sonra devletin tepesine Ergenekon'un ulaşması imkânsız gibi bir şey... Öyleyse yıprat! Çalışamaz hale getir!.. Hele bir de anayasa değişikliğinden başlayacak bir dizi değişiklik gündemdeyken!.. Ergenekon böyle düşünebilir. Ergenekon kapsamında evinde arama yapılan Sabih Kanadoğlu da bu konuyu hukuka uyduracak açıklamalar getirebilir. Burada önemli olan, HSYK'nın tavrı. Savcı Ferhat Sarıkaya'yı yıldırım hızıyla cezalandıran, Ergenekon savcılarını da benzer şekilde cezalandıracakları Ergenekon mensuplarınca kulaktan kulağa yayılan HSYK, devletin başına "Şah" diyenler hakkında acaba nasıl bir tavır sergileyecek?
Ferhat Sarıkaya'nın başına gelenler, hazırladığı iddianamenin hukuka uygun olmadığından gelmedi ki! Devletin tepesindeki bir insanı dahil etme cüretinden geldi. Şimdi ondan da yukarıda, devletin en tepesindeki bir kişi hakkında yargılama teşebbüsünde bulunuluyor. İşin ilginç tarafı, Ergenekon mensupları hesaplamamış olabilir ama bu hareketleriyle hangi makamda olursa olsun herkesin yargılanabilmesinin önünü açacak işler yapıyorlar. Bakalım, gün doğmadan meşime-i şebden neler doğacak?
- tarihinde hazırlandı.