Tutuklama Kararı

Her kavme bir peygamber gönderilmiş; bazıları onları taşlayıp yurdundan, yuvasından sürmüş hatta öldürmüşler. Peygamberler, herkesin dünyasını cennet etmeye çalışırken; başkaları onların dünyasını cehennem etmiş.

Sahabe de ilmin, ibadetin zirvesine tırmanırken, onlar da bin bir çileye muhatap olmuş...

Âlimler aynı yolda yürümüş.

Yaramaz çocuklar hep elmaya, armuda taş atmış; çalıyı, söğüdü hiç taşlamamış...

Bahçelerin suyunu kesince, toprak şerha şerha çatlamış; yılanlar, çıyanlar meydana çıkmış; yemyeşil yapraklar sararmış; her şey ya sapsarı veya kıpkızıl kesilmiş. Zaten bembeyaz kireçlerin de bitkilere faydası yokmuş...

Bir çiçeği gözyaşıyla sulamışlar, arılar ona hücum etmiş... Başkalarının gözyaşında zevkin ve menfaatin yelkenini açanlar, bu çiçeği koparıp, yakasına takmak isterken eline diken batmış: "Buldum" diye bağırmış. Sakın onu Archimedes (Arşimed) sanmayın zira ilme önem verseydiler bu belde böyle mi olurdu? Dikeni bulmuş, halbuki suyu kesilen topraklarda dikenden başka ne yetişir ki? Gözyaşıyla sulanan çiçeği; anarşi, terör, çete dikenleriyle beraber topladılar; hataları söylenmesin diye düşünenlerin bileğine kelepçe, ağzına bant yapıştırdılar. Bu bandın üzerinde demokrasi ve laik yazılıydı.

Hangi ülkede okul kapatıldı? Hangi ülkede öğrenciler okula sokulmadı? Hangi ülkede okul açanlar taşlandı? Hangi ülkeyi geri bırakanlar gerici avına çıktı?

Hangi medeniyet meyhanede, kumarhanede kuruldu? Hangi direğe fuhuş alametleri çekildi? Hangi millet cehaletten medet umdu?

Sen ey ilmin ve ahlakın ufkuna koşan adam, gökkuşağına atılan kement, ne başlarını yüceltir, ne de sana fütur verir. Sen ki eserlerinle, hitabetinle gönüllerde taht kurdun, seni oradan kim indirebilir?

Duydum ki seni tevkif edeceklermiş... Tevkif kelimesini "tutuklama"ya çevirenler bu işi becerecekmiş... Sana olan bağıma biri daha eklendi; çünkü sen mazlumsun; mazlumları sevmek de insanlığın şiarıdır.

Döndüm maziye baktım, hapishanelerde, mezarlarda ve sehpalarda yücelen davaları gördüm. Ey sürgünler efendisi; ey hicretin tadını tadan; ey öpülecek ellerde kelepçe izleri taşıyan ve ey muhabbet dünyasında dolaşan, tutuklayanlar manen tutuklandı, vicdanlar onların hapishanesi oldu, bilmem farkında mısın?

Ağır ceza ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinde bilmem kaç kere sıramı beklerken diyordum ki: "Ya Rabbi sana hamd ü sena olsun ki ben buraya katil, zani, hırsız olarak gelmedim; kaderde mahkum olmak varsa din için, Allah için hapis yatmak ne şeref!" Hakimin vereceği hüküm umurumda değildi, zira iman çekirdeği, gönlümü gül, gülistan etmişti.

Ey süflî meselelerin sınırına yaklaşmayan; ulvî dertleri kendine dert edinen, bu tutuklama kararı ile başın arş-ı âlâya yükseldi, huzurunda huşu ile seni selamlarım, sana ne mutlu; bizlere dua et yeter!