Geleneğin Tanıklığı

Gülen hareketinin beklenen bir analizi, M. Enes Ergene'nin kaleminden geldi. Yeni Akademi Yayınları arasında yer alan Geleneğin Modern Çağa Tanıklığı kitabı için "beklenen" ifadesini kullanmam boşuna değil.

Sayın Ergene'yi yakından tanıyanlar, onun akademik yaklaşımını, titizliğini, üslubunu bilenler, Gülen hareketini içeriden yazması gerekenlerin başında gelen isimlerden biri olduğunu tereddütsüz kabul ederler. Bu kitap, Sayın Ergene'yi bir vebalden kurtardığı gibi, "Gülen Hareketi" hakkında en isabetli çalışmalardan biri olarak büyük bir hizmet görecektir.

Bugün bir medeniyet ve insanlık projesi olarak içte ve dışta en çok konuşulan, merak edilen, muhaliflerine rağmen en geniş toplumsal desteğe sahip bulunan hareket; karizmatik liderliği, tavsiyelerinin isabetliliği ile Sayın Fethullah Gülen'in ismiyle özdeşleşen gönüllüler hareketidir. Yurtiçi ve yurtdışındaki eğitim kurumları, özellikle dünyanın dört bir yanına yayılan Türk okulları ve Avrupa'dan Amerika'ya, Rusya'dan Güney Afrika'ya uzanan kültürlerarası diyalog çalışmaları ile Gülen hareketi, sadece kitleleri değil, yöneticileri ve entelektüelleri de derinden etkilemektedir.

Sayın Enes Ergene, "İslâmî geleneğin modern çağa tanıklığının bir resmidir, Gülen." diyor. Ve ekliyor: "Ahenk, düzen ve disiplin, M. F. Gülen'in İslâmî gelenekten uzun asırlar boyunca taşınarak modern çağa ulaştırdığı bir değer manzumesidir. Ve Gülen neredeyse tüm vakar ve ciddiyetiyle çağın insanının kayıtsızlığına sesleniyor..." "Gülen, modern çağın ideoloji üreten ve sürekli toplum kurup, toplum yıkan ideoloğu değildir. Halbuki çağdaş ideologlar her türlü geleneği yok ettiler. Aydınlanmanın ihtilâlci ruhuyla hareket ettiler.

"M. F. Gülen Hocaefendi ise hiçbir şekilde dinî ya da siyasî bir ideoloji gütmemiştir. Özellikle dinin siyasal bir ideoloji haline getirilmesine ve yorumlanmasına karşı çıkmıştır. Bu yüzden Gülen hareketini, klasik "İslâmcı ideoloji" ile hareket eden bir dinî hareket olarak algılamak yanlıştır.

"Gülen hareketinin yapısal ve dinî-manevî dinamikleri üzerinde herhangi bir başka hareketin siyasî/sosyal bir tesiri de olmadı. Bediüzzaman'ın Nur hareketinin katkısı, organik ve doğrudan değil, tamamen eserinin manevî ve ruhî tesiriyledir.

"Gülen hareketinin kitlesel temeli de, herhangi bir ekonomik ya da etnik sınıfı temsil etmiyor. Ne dinî olarak, ne de sosyal olarak yaslandığı kitle, ezilmiş ve dışlanmış kitledir. Yani radikal hareketlerden bu yönüyle ayrılır."

Kitabın yazarı Sayın Ergene sonuç olarak da Gülen hareketiyle ilgili olarak şu 11 maddeyi sıralamaktadır:

"1- Siyasal ve ideolojik bir hareket değildir.

2- Bütünüyle sivil inisiyatiflerin ürettiği bir harekettir.

3- İslâm'ın zengin toplumsal ve kültürel ilişki üretebilme kapasite ve dinamizmini gösterir.

4- İnsanî ve toplumsal yeni bir fedakârlık sistemi geliştirmiştir.

5- Toplumu bütün kesimleriyle kucaklayan paylaşımcı bir yapıya sahiptir.

6- Dinî değerler ile toplumsal idealleri birleştiren ve bütünleştiren uzlaşmacı ve kaynaştırıcı bir harekettir.

7- Bireysel kabiliyetlere fazla vurgu yapmasa da, müntesiplerine geniş bir sosyal kimlik ve şahsiyet kazandırmaktadır.

8- Klasik anlamda bir tarikat yapılanması olmadığı gibi çağdaş anlamda seküler bir hareket de değildir.

9- Dinî ve kültürel açıdan hoşgörü ve sevgiyi; sosyal açıdan uzlaşma ve diyaloğu, davranış ve aksiyon açısından da müspet hareketi esas alan pozitif bir harekettir.

10- Ne maddi ve dünyevî herhangi bir beklenti, ne de siyasal erki ele geçirme gibi gizli bir faaliyet içinde bulunmayan bir harekettir.

11- Toplumdan almayı değil, daima ona vermeyi ilke edinmiş fedakâr ve diğerkâm bir harekettir."