Gülen'den Dobra Dobra
Dünyada en kotu şey herhalde yanlış anlaşılmak, ondan da kötüsü; iyilik, güzellik ve hayır murad ettiğiniz halde suçlanmaktır.
İçinden geçtiğimiz donemde böylesine bir haksızlığa uğrayanların basında Fethullah Gülen geliyor. Tavsiye ve teşvik ettiği hizmetler dünyanın dört bir yanında takdir toplarken, o bir mücrim gibi karalanmaya, uydurma iddia, yalan ve iftiralarla yıpratılmaya çalışılıyor.
Aksiyon dergisi bu haftaki son sayısında Fethullah Gülen'i kapak yaptı. Ve haber dergiciliğinde son 10 yılın rekorunu kırarak 100 binlik bir tirajı yakaladı. 16 sayfalık röportajda Gülen, hakkındaki bütün karanlık iddialara açikyüreklilikle cevap veriyor. Bir belge olması acısından bu cevapların bir kısmini sütunumuzda yayınlamayı, bu ülkeye ve insanımıza hizmet edenlere sahip çıkma adına görev sayıyor, Sayın Gülen'e bu imkanı verdiği için Aksiyon yöneticilerini de gönülden tebrik ediyoruz.
İste Gülen'in cevapları:
"Demokrasiye herkesten çok saygılı olanlar, genellikle bu ülkenin inançlı insanlarıdır.
"60 yıllık hayatının en az 40 yılı adeta yakın takip altında gecen, bu sure zarfında hakkında onca isnada, iftiraya, suçlamaya ve yalan-yanlış yayınlara rağmen, hiçbir mahkumiyet kararı bulunmayan bir insanin gelecekte, geçmişine tamamen ters şeyler yapabileceği endişesi varid ise; bu durumda bu ülkede kendisinden endişe duyulmayacak insan yok demektir. Kaldı ki, bana bu isnadı yapanların geçmişlerinde devlet ve rejim karşıtı pek çok faaliyetleri ve mahkumiyetleri bulunduğu gibi, su andaki halleri bile şaibelidir...
"İslamcılık gibi bir ekol veya hareketle hiç münasebetim olmadı. Hiçbir diş mihrakla da alakam yok ve olamaz. Herkes diş mihrakların ilgi alanına girebilir; ama onların ağına düsenler; ikbal, iktidar ve daha başka dünyevi menfaatler peşinde koşanlardır.
"Tarikatçı olmadığımı defalarca ifade ettim. İslam bir din olarak ta biatiyle manevi cephesi ağır basan bir dindir. İnsan nefsinin terbiye edilmesini esas alır. Zuhd, takva, ihsan, ıhlaş onda esastır. İste İslam tarihi içinde onun bu yanları üzerinde en fazla duran disiplin tasavvuf olmuştur. Buna karsı çıkmak İslam'ın özüne karsı çıkmaktır.
"Tarikatlar ise Peygamber Efendimiz'den (sav) 6 asır sonra tasavvufu temsil adına ortaya çıkmış müesseselerdir. Kendilerine ait kaideleri, yapıları vardır. Hayatımda hiçbir tarikata intisabım olmadığı gibi hiçbir tarikatla münasebetim de olmadı.
"Asrimiz ilim asridir ve bundan sonra da ilim hükmedecektir. Bir insanin gerçek insan olması da kafasının müspet ilimlerle, kalbinin de inançla aydınlanmasına bağlıdır.
"Laiklik, demokrasi ve cumhuriyete karsı tek bir hareketim, sözüm ve yazım varsa göstersinler. Yıllardır herkesi kendi konumunda kabul etmek, bütün inanç, fikir ve HAYAT TARZLARINA saygı duymak ve bu temellerde toplumun bütün kesimleri arasında diyalogu ve hoşgörüyü teşvik etmek için adeta canhıraş feryat eden bir insan nasıl laikliğe, demokrasiye ve cumhuriyete karsı görülebilir?
"İman hakikatlerini herkese duyurmak her Müslüman'ın olduğu gibi benim de vazifemdir. Bundan da kimse gocunmamalıdır. Duyurmak, tebliğ dediğimiz anlatmak başka, kabul ettirmek veya kabule zorlamak başkadır. Bizim vazifemiz duyurmaktır, anlatmaktır, tebliğ etmektir. Zorlama ise bizzat dine aykırıdır.
"Hilafet ve saltanat geçmişte kalmış idari şekillerdir. Ve 'İslam bu nev'i idari nizamdan yanadır' seklinde bir kaide de yoktur. Ben, 'eski hal muhal (imkansız); ya yeni hal, ya izmihlal (perişanlık, yok olmak)' düsturuna inanmış bir insanım...
"Şiddet; İslami hareketlerin, bitirilmek ve İslam'ın imajının karartılması için bizzat düşmanları tarafından içine çekildiği veya çekilmeye çalışıldığı bir bataklıktır, felakettir.
"Kadının vazifesinin sadece çocuk doğurmak ve efendisine hizmet etmek olduğunu nerede, ne zaman söylemiş veya yazmışım? Aksine, 'kadının kamu görevlisi olarak çalışmasının mahzuru olmadığını, hakimlik bile yapabileceğini' söylediğim mülakatlarım en büyük tirajlı gazetelerde yayınlandı.
"Hayatımda hiçbir zaman orduya ters, ordu aleyhinde ve ordunun kabullerine aykırı bir faaliyetim olmamış ki orduyu faaliyetlerime engel görerek ona sızmaya çalışayım... Asil, dinin her turlu tezahürüne karsı çıkıp, laikliği ve Atatürkçülüğü dinsizlik seklinde takdim edip kendi emelleri istikametinde kullanmak isteyenler, ordunun laiklik ve Atatürkçülük konusundaki hassasiyetini istismarla, onu bu ülkenin dindar ve vatansever evlatlarına karsı kışkırtmaya çalışıyorlar." (1)
[1] Aksiyon, 6-12 Haziran 1998, sayı: 183
- tarihinde hazırlandı.