Türkçe Olimpiyatı
Kızılcahamam Asya Termal Tesisleri'ndeki ön elemeler bitti ve yarın İstanbul Gösteri Merkezi'nde finaller yapılacak. Bu yerin adı daha önce My Showland idi. Sahibi, "Türkçe Olimpiyatı'na ev sahipliği yapıyoruz, adımız yabancı.. bu ne tezat!" deyip örnek bir karar aldı. Bu, organizasyonun ilk bereketi.
Türkçe Olimpiyatı'nın ilki 2003 yılında 17 ülkenin katılımıyla yapılmıştı.
Geçen yıl katılan ülke sayısı 41, bu yıl ise 84. Birkaç gündür televizyon kanallarında yarışma için gelen bazı öğrencilerin konuşmalarını, şiirlerini, şarkılarını dinliyorum. Onlarla konuşan spikerler, program yapımcıları, daha önce yaşamadıkları belli olan bir heyecan sergiliyorlar. Eminim, onları seyreden herkes heyecanlanıyor, seviniyor, yeni ufuklara doğru içlerinde umutlar tazeleniyordur.
Türkçenin bir dünya dili haline gelmesinin dirilttiği bu umutlar, heyecanlar, tam da bizi toplum olarak kamplara, kutuplara ayırmaya çalışanların estirdiği karamsarlık havasında nasıl da değerli.. nasıl da güven verici.
TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç'ı gönülden tebrik etmek gerekiyor. Bu organizasyona baştan beri sahip çıktı. Gittiği her yurtdışı seyahatte o ülkede bulunan Türk okullarını ziyaret etti. Önceki gün de bir müjde verdi.
Önümüzdeki yıldan itibaren Türkçe Olimpiyatı'nda başarılı olan öğrencilere Meclis olarak da ödül vereceklerini açıkladı. Belki görev süresi dolmadan Sayın Cumhurbaşkanı'mız da devletimizin ve milletimizin ortak gurur kaynağı olan bu organizasyonun yöneticilerini kabul edip kutlayacaktır.
Bu Türkçe Olimpiyatı nereden doğdu? Bildiğiniz gibi bugün dünyada yüze yakın ülkede 500 civarında Türk eğitim kurumu bulunuyor. Türk ilköğretim okulları ve liselerinde her yıl on binlerce öğrenci Türkçe öğreniyor. Türkçe hızla bir dünya dili haline geliyor ve 5-6 stratejik dil arasına Türkçe de giriyor.
Düşünebiliyor musunuz, sadece Batı Avrupa'dan Çin'in doğusuna kadar olan coğrafyada değil, Kuzey ve Güney Amerika'da, Avustralya'da, Güney Afrika'da, Filipinler'de, Vietnam'da adını burada sayamayacağımız yüze yakın ülkede bir yeni nesil Türkçe ile anlaşıyor/kaynaşıyor, Türkçe ile dost oluyor, dostluklar kuruyor. Sevginin, saygının şuur altlarına en fazla yer ettiği bir yaşta Türk öğretmenlerini, belletmenlerini seviyorlar. Yarışmalara katılmak için geldikleri ülkemizi geziyor, güzelliklerimize hayran kalıyorlar.
Türk okullarının ilk mezunları pek çok ülkede, üniversiteleri (hem de öğrendikleri İngilizce sayesinde de Avrupa ve ABD'nin gözde üniversitelerini) bitirip ülkelerine dönerek bürokraside, iş hayatında, uluslararası şirketlerde önemli yerlere geliyorlar. Bu insanlar, öğrendikleri Türkçe sayesinde, sevdikleri Türk öğretmenler sayesinde birer Türkiye gönüllüsüdür. Bu tarihî olay belki de yüzyılımızın en büyük aydınlanmasıdır. Zira bu yeni nesil, terör ve kültürel farklılıkların getirdiği çatışma ortamında, aynı sıralarda sevgi soluyarak, hoşgörü soluyarak, sulh adalarında yetişerek barışa ve huzura susayan dünyamızın yeni kahramanları olacaktır.
Onları yarın ben de seyredeceğim. Biliyorum herkes gibi ben de gözyaşlarımı tutamayacağım. Yine biliyorum ki mutluluktan en çok ağlayanlar; onları yetiştiren fedakâr öğretmenler, bu okulların açılması için himmetlerini esirgemeyen gönüllüler ve onları muhabbet fedaileri ilan edip, tavsiyeleri ile yüreklendiren o yiğit adam olacaktır.
- tarihinde hazırlandı.