Medya, Tetikçi, İtiraf ve Etik Nereye Gizlendi?

Yıllar önce bir gazeteciyi, odasını basarak öldüren katil, mikrofonlara şöyle demişti: 'İlk kurşunu o sıktı... Bana attığı iftiralarla canıma kastetmişti.' Aradan Yıllar geçti... Ele geçirilen bir terörist başının ipe sapa gelmez sözleri, 'itiraf' başlığı altında, akıl süzgecinden bile geçirilmeden çarşaf çarşaf sayfalarda, ekranlarda yayınlandı...

Aradan çok zaman geçmedi... Epey bir suredir dağılmaya yüz tutan sis, yine birtakım ellerin marifetiyle ülke üzerine çekilmeye başlandı. Hedef İnsan Hakları Derneği Başkanı idi. Biri daha çocuk yasta sayılabilecek iki tetikçi, belki de ülkeyi büyük bir kaosa sürükleyecek eyleme ilk hareketi verdiler. Kısa sure sonra ele gecen tetikçiler, Birdal'ı teröristin yayınlanan itiraflarından sonra vurmayı planladıklarını itiraf ettiler.

Bu çok önemli bir veriydi. Medya farkına varmadan en azından biz öyle düşünmek istiyoruz tetikçilere önayak olmuştu. Yüzlerce Mehmetçiğin kanına girmiş bir teröristin, ipe sapa gelmez karalamalarını, sür manşetten duyuran medya, bu bilinçsizliğinin farkına bile varmak istemiyor galiba ki, bu konuda en ufak bir pişmanlık emaresi göstermedi.

Ve nihayet önceki aksam InterStar ekranlarında yeni bir 'medya tetikçiliği' sayılabilecek bir haber görünce, isin vahameti tüylerimizi ürpertti.. Bu sefer, Akın Birdal'ı öldürmek isteyen tetikçinin itirafları haber diye sunuldu. Ve işe Fethullah Gülen Hocaefendi yine bulaştırılmak istendi. Ayni karanlık eller, Susurluk olayında da devreye girmiş ve ülkesine ve dinine hizmetten başka hiçbir amacı bulunmayan temiz insanları karalamaya çalışmıştı. Üzerinde birçok faili meçhulün kani bulunan tetikçinin itirafına göre bir mafya babası 10 milyon doları Hocaefendi'ye vermişti.

Gerçi gece haberlerine çıkan Sedat Peker olayı komik bulup, 'Benim 10 milyon doları kimseye verecek halim yok' diyerek yalanladı; ama bizce isin esas vahameti medyanın, özellikle Ufuk Güldemir gibi, habercilik alanında hassas prensipleri olan birinin sorumluluğunda olan bir haber bülteninin bu tur bir tetikçiliği fütursuzca yapmasıydı. Olayın adli boyutunu bilemiyoruz. Ancak, etik ve sorumluluk açısından bir çeşit yargısız infaz yapan bu kişilerin, bundan sonra oynanacak tehlikeli oyunlardaki veballerinin biz farkındayız. Ve sorumlu olarak parmağımızın ucuyla onları göstereceğimizden emin olmalılar.