"Henüz Herşey Bitmedi"

"Zaman durmadan deveran ediyor. Gündüzler geceleri takip ediyor. Ve zaman müstakim bir hat gibi gitmiyor. Bugün birilerine bayram, yarın başkalarına bayram. Bugün birilerine sevinç, yarın başkalarına sevinç. Bugün toprağın kara bağrında açan kar çiçekleri yarın zirvelerde gezmeye namzet. Bugün toprak kurak ve çorak olabilir. Ama cennetlerden daha kutsi gözyaşları yarınları gül bahçesine çevirecektir."

Bu sözler "bizden adam olmaz" ümitsizliğinin toplumun can damarlarına kadar sindiği bir dönemde muhterem Fethullah Gülen tarafından söylenmişti ve en gerçekçi tarihî sosyal bir dönüşümü ifade ediyordu. Günümüzden 25-30 yıl öncesinin Türkiye'sini ve İslam alemini şöyle bir tasavvur ettiğimizde sosyal dönüşümün ne kadar hızlı cereyan ettiği daha iyi anlaşılabilir. O günlerde ancak ütopik görülen dirilişler şimdilerde her bucakta. Batı değişiyor, Amerika, Avrupa değişiyor, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika değişiyor, Asya değişiyor, Afrika ve Arap ülkeleri değişiyor. Dünya tarihinin en büyük kırılma noktalarından birinin yaşandığı dönemi hep birlikte teneffüs ediyoruz. Sevinçle hüznün, ümitsizlikle ümidin kesiştiği, mekan değiştirdiği anı yaşıyoruz. Hüzünlü olan Batı, sevinçli olan Türkiye, Ortaasya, Afrika. Ümitsiz olan Batı, ümit dolu gözlerle geleceğe bakan Anadolu ruhunun sindiği coğrafyalar.

Bende bu düşünceleri uyaran Kenya Ulusal Meclisi Başkan Yardımcısı Farah Muallim oldu. Farah Muallim'i dinlerken en az onun kadar ben de heyecanlandım. "Hizmet Hareketiyle tanıştıktan sonra henüz her şeyin bitmediğini anladım" demesi oldukça manidardı. Üç yıl öncesine kadar ümitsiz olduğunu belirten Muallim, şimdi gözleri ışıl ışıl ve gayet kendinden emin güzel bir gelecek tablosu çiziyordu. Pakistan, Afganistan gibi Müslüman ülkelerde insanların birbirlerini manasız ve ufak şeylerden öldürdüğünü, eğitim, ekonomi, sosyal alanlarda birçok problem olmasına rağmen sakal ve giyim kuşamla meşgul olduklarını, birbirlerini kafirlikle suçlayıp kolayca İslam adına canlarına kıydıklarını anlattı. "Afrika'da da öyle, temel meselelerle uğraşmadık, bin yıldır bu topraklarda bir şey yapamadık", diyor. Oysa güçlü olmanın yolunun çocuklara sevgi ile yaklaşan eğitimden geçtiğini vurguluyor. Avrupa'da Hıristiyanlığın öldüğünü, yeni haçlıların ve misyonerlerin Kore ve Hindistan gibi ülkelerden geleceğini belirtiyor. Türk okullarının mutlaka artması gerektiğinin altını çiziyor.

Kendi çocuklarını da Türk okullarına teslim ettiğini büyük bir gururla dile getirmesi, Hizmet Hareketi'nin zamanın eğitim ruhunu çok iyi okuduğunun en somut tespitiydi. Hizmet'in eğitim felsefesinin artık bütün dünyada ilgi çekmesinin zamanının yavaş yavaş geldiğinin en büyük işaretiydi. Her toplum kendi içindeki problemlere bu okullarda çözüm adına bir uygulama buluyor ve sahip çıkıyor. Buralardaki insana yaklaşım, çocuklara kazandırılan insanî değerler ve bilime yüklenen derin manalar insanları heyecanlandırıyor. Muallim'in "henüz her şeyin bitmediğini anladım" sözü bu bağlamda çok şey ifade ediyor. Öyle ki, Hocaefendi'nin vizyonunu, hayata ve dünyaya bakışını tanımaları için bazı kitaplarını Kenya parlamentosundaki bütün milletvekillerine gönderiyor.

Zira Hizmet Hareketi'nin, hem Müslümanları basit işler yüzünden birbirleriyle uğraşmaktan alıkoyması ve şiddetten uzak tutması, hem de gelenekle moderniteyi kendi kültürel değerlerini koruyarak fert ve toplum yararına meczetmesi onlara makul bir çıkış yolu sunuyor. Muallim'in gözlerinden ülkesinin geleceği adına Hizmet Hareketi'nin muazzam etkisi okunuyordu. Göreceksiniz yakın zamanda Avrupa/Batı ülkelerinde de sağduyulu birçok insan mutlu geleceği o eğitim yuvalarının büyülü atmosferinde görme bahtiyarlığına ulaşacaktır.