Marovitch ve Mahkûm Düşünürler
Talimatla ifadesi alınanlar arasında Türkiye Katolik Cemaatleri Ruhani Reisler Kurulu Genel Sekreteri Georges Marovitch de bulunuyordu. Marovitch, konuşmalarıyla hayırsever dinamik vatandaşlarımızı motive ederek dünyanın dört bir yanında eğitimi dünya kalitesi yapan, ahlaklı, kültürlü, insani değerlerle barışık, hukuka ve inançlara saygılı insanların yetişmesinde tavsiyelerde bulunan ve bunun karşılığında ise neredeyse ihanet–i vataniye ile suçlanan Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında dinleniyordu. Basından da takip ettiğiniz üzere, marjinal bir kesimin hedef tahtasına koyduğu bu Büyük İnsan hakkında Marovitch, ''Fethullah Gülen, inançlar ve kültürler arası diyaloğa hizmet eden, barış ve sevgi insanıdır. O bütün dinlere açık bir şahsiyettir." diyordu.
Marovitch, bununla da kalmıyor ve; "O Katolik cemaatimizi çok etkiledi. Sevgi ve hoşgörü esaslarına dayalı gerçek İslamiyet'i onun sayesinde tanıdık." sözleriyle bazılarımızı insafa davet ediyordu.
Evet el insaf..
Çıkışta Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz ve dış haberler yazarı Mustafa Özcan ile karşılaşıyoruz. Sebebini sorunca "Deprem İlâhî ikazdır" dedikleri için açılan davalar nedeniyle duruşmaya geldiklerini belirtiyorlardı. Daha önce de Mehmet Kutlular Ağabey bundan dolayı hapse mahkûm edilmişti.
Sadece bununla da kalınmadı, gazetenin usta kalemlerinden Şaban Döğen, Sami Cebeci, Abdil Yıldırım ve Cemil Tokpınar da 1 yıl 8'er ay hapis cezasına çarptırıldılar. Hırsızlığa, arsızlığa, ahlaksızlığa insanları teşvik etmemiş, hiç kimsenin hiçbir hakkına zerre miktar göz dikmemiş, sadece 'Deprem İlahi ikazdır' diyerek bu konuda görüşlerini dile getirdikleri için cezalandırılan ve toplumun aydınlık geleceğine kendilerini adayan bu insanlarımıza sabır diliyorum.
Yargıya bir sözümüz yok, önlerindeki kanuna göre hüküm veriyorlar. Ancak yasamada bulunan zevat, bu kanunları çıkararak veya değiştirmeyerek fikrini açıklayan insanları demir parmaklıklar arkasına koymakla ülkemizin hangi sıkıntısına çözüm bulmayı düşünüyor acaba?
Yazarları, dava adamlarını, düşünürleri, aydınları cezalandırırsak, bu türlü uygulamaları 'Demokles'in kılıcı' gibi ceza dışında kalmış insanların başında sallandırırsak üretken insanlarımızı düşünme kabızı yapmış olmaz mıyız? Fikirsiz bir toplum düşüncesi bile oldukça gülünç olmuyor mu?
Dünyada fikirlere değer verilip, teşvikler yapılırken bizdeki bu tip uygulamaların amacını bilen varsa lütfen söylesin de dünyaya rezil oluyorken verecek mantıklı bir cevabımız olsun.
Şimdi bütün bu mağduriyetler, tartışmalar yetmezmiş gibi şimdi de Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanının kime hizmet ettiği bilinmeyen bir uygulaması ortaya çıktı.
'Kuran'a Karşı İstiklal Marşı' adlı yazısında Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanının uygulamalarıyla ilgili olarak
"Sayın Osman Zümrüt Öğrenciler de 'ulusal bilinç' yaratmak istediğini, hedefinin 'devletiyle milletiyle barışık' öğrenciler yetiştirmek olduğunu söylüyordu. Oysa bir insanı, devletine düşman etmenin, dinle devleti karşı karşıya getirmenin ve 'din düşmanı devlet' kanısını pekiştirmenin bundan âlâ yolu bulunamazdı. Tanrı devleti böyle görevlilerden; İslamiyet'i de böyle ilahiyatçılardan korusun..." sözlerinin sahibi Gülay Göktürk sizce de haksız mı?
- tarihinde hazırlandı.