Kurban Etinden Daha Fazlası...

Belki duydunuz, belki duymadınız. Geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda farklı bir heyecan vardı doğu illerimizde. Genelde İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde yaşayan ve kazançları da bir hayli iyi olan işadamları, bayramı evlerinde, sıcak yuvalarında değil, doğunun en ücra beldelerine geçirdi.

Başta "Kimse Yok mu" derneği olmak üzere "Deniz Feneri" gibi hayırda yarışan vakıf ve dernekler, doğu-batı kaynaşmasının en güzel örneklerinden birini sergiledi. Takım elbiseler içinde görmeye alıştığımız işadamları, bu kez dernek üniformaları giydiler ve sokak sokak, kapı kapı dolaşarak on binlerce kurban eti dağıttılar. Bayram sevincini o fakir sofralara da taşıdılar. Hani bazen belgesellerde izleriz.

Afrika'nın filanca ücra kasabasında insanların ne kadar fakir ve muhtaç olduğunu görürüz. Türkiye'nin batısında yaşayanlar, bu organizasyonla aynı manzaraları görmek için çok da uzağa gitmeye gerek olmadığını anladı. Çünkü Afrika'ya ağıt yakarken, aslında yanı başımızdaki şehirlerde çok daha fakir hayatlar yaşanıyordu. Üstelik orada yaşayanlar, fakirliklerini, yoksulluklarını kimsenin gözüne de sokmuyorlardı. Dilenmiyor, devlete baş kaldırmıyorlardı. Onların bu tevekkülü, doğunun yoksul sokaklarından yükselen bir "Kimse yok mu?" feryadıydı aslında. Bu feryada kulak verenler, bir anlamda kendileriyle de yüzleşti.

Çünkü uzaktan ahkâm kesmekle bu ülkenin problemlerinin çözülemeyeceğini anladılar. Her türlü provokasyonun yaşandığı o topraklarda, terörün engellenmesi ve geri kalmışlığın önüne geçilmesi için elimizi taşın altına koymamızın zamanının geldiğini hatta geç bile kalındığını fark ettiler. Yapılan yardımlar elbette Allah rızası içindi. Ama bütün bu güzellikler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gözünden de kaçmadı. Gül; "Biliyorum ki doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerimizde 200 bin aileye ulaşıldı ve bunlar devletin, valinin, Kızılay'ın, belediyenin dışında yapılan yardımlardır.

Bunlar Türk halkının mayasında olan iyilik, hayır duygularıdır. Bunlarla hep övünüyoruz" sözleriyle hayırda yarışan gönüllüleri onore etti. O gün, yoksul mahallelere et götürmeye giden ve büyük bir misafirperverlikle karşılanan hayırseverler, oradaki insanların etten çok daha fazlasına ihtiyaç duyduğunu gördüler. Doğu'da yaşayan kardeşlerimiz, her şeyden önce kendilerinin hatırlanmasını, kendilerine değer verilmesini birkaç kilo etin çok çok üzerinde tuttular. Onlar için getirilen hediyeden çok daha önemliydi bu. İyilik hareketi bayramla sınırlı kalmamalıydı. Öyle de oldu.

Şimdi öğreniyoruz ki, işadamları bu yardımları ve ziyaretleri devam ettirme kararı almış. Hatta Ankara'dan bir grup işadamı yine "Kimse Yok mu" derneğinin öncülüğünde Batman'a giderek Kurban bayramındaki yardımların sadece orada kalmadığını göstermiş. Doğu-Batı kaynaşması adına bundan daha sevindirici bir haber olabilir mi?