Bir Program Üzerine
Ben seyahat yüzünden kaçırdım, geçen akşam TRT-1'de ilginç bir program yapılmış... Kurtul Altuğ'un "Politikanın nabzı" programına âdet olduğu üzere Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel çıkmamış, Kurtul Bey bu defa Güven Erkaya'yı ağırlamış programında... Diyanet işleri başkanının da katıldığı programda, tahmin edileceği gibi, 'irtica ile savaş' konusuna ağırlık verilmiş...
Belleği zayıflar için hatırlatayım: Güven Erkaya 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına beyaz üniformasıyla katılan komutandır; dönemin deniz kuvvetleri komutanı oydu. Sonra yaş haddinden emekli oldu oramiral Erkaya; yakın zamanlara kadar Kanal-6 ekranlarında, yine Kurtul Altuğ'un sunduğu bir programa Coşkun Kırca ile birlikte çıkıyordu. Korkmaz Yiğit Kanal-6'yı elinden çıkartınca o program da kalktı...
Kurtul Altuğ ülkemizin en kıdemli gazetecilerinden. 12 Mart sonrasında, beyin takımı 11'ler ile oluşturulan hükümetin en güçlü adamı olan emekli albay Sadi Koçaş'ın basın danışmanıydı Kurtul Bey ve o olağanüstü dönemi içinden yaşadı. Daha sonra anılarını da kitaplaştırdı. 12 Mart'ın mağduru Bülent Ecevit'i sevmez Kurtul Altuğ; kendisi de sol kökenden geldiği halde Ecevit hakkında "Umudun tükenişi" adıyla bir de kitap yazmıştı. Buna karşılık, 12 Mart'ın diğer mağduru Süleyman Demirel'in iltifatına mazhar bir gazetecidir. Süleyman Bey, görüşlerini açıklaması gerektiğinde Kurtul Altuğ'un programına çıkıyor artık. Cüneyt Arcayürek'in, o programa, "Demirel'in nabzı" adını takması bu yüzden...
Kurtul Altuğ, TRT ve Kanal-6'da görünmediği dönemlerde yakın tarihle ilgili bazı belgeseller hazırlamıştı. "Kıbrıs belgeseli" bayağı beğenilmişti de. Benzer çalışmaları sürdürmek istediğini biliyordum; kendisinin de arzusuyla Samanyolu televizyonu ile onun nâmına temasa geçtiğimi hatırlıyorum. Eğer televizyon yönetimi ilgilense ve Kurtul Bey Samanyolu için belgeseller hazırlamaya başlasaydı, pazar akşamı Güven Erkaya ile karşı karşıya oturarak Fethullah Gülen hakkında konuştukları programı muhtemelen yapamayacaktı. Kader işte...
Ne yalan söyleyeyim, Kanal-6'daki Coşkun Kırca'lı programı da hiç izlemedim. Bunun en önemli sebebi Korkmaz Yiğit'in sahibi olduğu kanala duyduğum içgüdüsel tepkiydi. Çocukça, ama ben böyle tepkisel biriyim. Korkmaz Yiğit'in Alaaddin Çakıcı irtibatı yüzünden başına gelenler kişisel bir trajedi olarak görülebilir belki, ama bana ters gelen bir ilişki tarzı işte... Deniz kuvvetleri komutanlığı yapmış Güven Erkaya benim kadar 'tepkisel' biri değil demek ki...
Korkmaz Yiğit'i Türkbank'ı satın almaya ikna edecek Mesut Yılmaz'a tavsiye eden kişinin Güven Erkaya olduğunu herhalde biliyorsunuz. O ünlü kasetinde bunu bizzat Korkmaz Bey açıklamıştı. ANAP liderinin yerinde ben de olsam bir kuvvet komutanı tarafından tavsiye edilen kişiyle elbette görüşür, ona "Elimizde banka var, satalım" derdim. Bu bilgiyle "Oramiral Erkaya'nın Korkmaz Yiğit ilişkisi nereden?" sorusuna cevap aradım ve sonunda "Herhalde alışverişten..." tahmininde bulundum. İstanbul'da en kıymetli yerlere konut inşa eden müteahhit Korkmaz Yiğit'ten, ya kendisi, ya da bir yakını daire almış ve işadamının tavrından etkilenmiş olabilir... Ne bileyim.
Benim anlamadığım şey, Güven Erkaya'nın programda söylediklerinin hukuki durumu. Cumhuriyet gazetesi şöyle aktardı programdaki sözleri: "Fethullah Gülen'i büyük tehlike olarak niteleyen Erkaya, ad vermeden Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Bülent Ecevit'i de eleştirerek uyarılarda bulundu." (22 şubat 2000) Fethullah Gülen ile ilgili MİT'te kasetler varmış; Gülen'in beş yıllık hedefi 500 kolej, 50 üniversite açmakmış...
Güven Erkaya, emekli olduktan sonra, bir süre özel teşebbüse girme tereddüdü gösterdi ve kararını devletten yana aldı. Şu anda, Bakanlar Kurulu tarafından kendisine özel olarak verilmiş 'büyükelçi' unvanına sahip... Bir başka unvanı da 'başbakanlık başmüşavirliği'... Statüsü 'sözleşmeli personel' (sicil nosu: 19971376)... Emekli maaşına ek olarak başbakanlıktan sözleşme gereği aylık ücret de alıyor...
Benim bildiğim, başbakanlık başmüşavirleri de dahil devlet görevlileri, açıklama yapmak için, bağlı bulundukları birimden izin almak zorundalar. Başbakanlık müsteşarı, son iki aydır hiçbir başbakanlık mensubuna konuşma izni vermediği için muhabir arkadaşlarımız zorluk çekiyorlar. Başbakanlık baş müşaviri Güven Erkaya ise, aylardan beri televizyon ekranlarına çıkıp kişisel görüşlerini açıklıyor.
"Acaba devlet görevlerinden istifa mı etti?" düşüncesi aklıma gelmedi değil, ancak kısa bir araştırma resmi sıfat ve unvanlarının devam ettiğini anlamama yetti. Başbakanlık müsteşarının başbakanlık çalışanlarına konuşma yasağı koyduğunu başbakanlık başmüşaviri Güven Erkaya duymadı mı acaba? Herhalde duymamıştır...
Konuşurken ad vermediği için cumhurbaşkanı ve başbakan programda neler söylendiğinden haberdar olmamış olabilirler; ancak dün bütün gazeteler programdan alıntılar yaptıklarına ve Erkaya'nın kimleri suçladığını onlar da öğrendiklerine göre, acaba, kendilerine yönelik suçlamalar hakkında herhangi bir işlem yapmayı düşünecekler mi?
Güven Erkaya hakkında soruşturma açılır mı dersiniz? Ben sanmıyorum.
- tarihinde hazırlandı.