Işığın Güllerine Düşman Olanlar

Turan idealinden ilk defa 1950 yılında haberdar oldum. Ve birdenbire, en coşkun duygularla Turnacı kesildim. 1950 yılında ortaokul öğrencisiydim. Nüfusumuzun 25 milyondu. "Mahzun sınırlarımızın dışında" ise, 75 milyon soydaşımız yaşıyordu. Bütün Türkler bir bayrak altında toplandığı taktirde 100 milyon olacaktık ve dünyanın en büyük, en güçlü devletlerinden biri haline gelecektik. Pek ama neden birleşmiyorduk? 14-15 yaşındaki bir çocuğun hiçbir ciddi incelemeye dayanmayan hükümleri başka türlü olabilir mi? Kendi kendime düşünüyor. "demek ki diyordum devletimizi idare eden kimseler korkak, cahil, gafil veya hain kimseler!" Yumruklarımı sıkarak konuşuyordum. "Türk'ün ve İslâm'ın dışındaki bütün kavimlere ölüm!" diye haykırıyordum. Bugün, o eksik delikanlı duygularıma gülüyorum. Ve o efelenmelerimi hatırladıkça utanıyorum. Peki şimdi ben turan dâvasından vaz mı geçtim? Hayır! Turanda yaşayan soydaşlarımıza rağmen yine Turancıyım ben. Turan ülküsüyle yüklü şiirler yazdım. Üsküp'ten Kosova'ya ile Türkistan Türkistan isimli kitaplarımı Turan sevdasıyla kaleme aldım. Devlet Televizyonlarındaki Marksist-kozmopolit ve ateist bazı idarecilerin taassuplarına rağmen, Türkistan Türklüğüyle ilgili tam elli senaryo bana aittir. Bugünlerde, Samanyolu Televizyonu'nda gösterilen Bizim türkümüz isimli 30 bölümlük bir ulun Türkistan programı altında da benim imzam var. Kitaplarım, 6. baskılarıyla 30.000 okuyucu ulaştı. Önümüzdeki yıllarda, Allah kısmet ederse Azerbaycan'ı Türkmenistan'ı, Kırgızistan'ı, Kırım'ı Ahıskalı Türkleri... anlatan kitaplarım çıkacak.

Yalnız bu kitaplarımın hiçbirinde, 1950'li yıllarımın o ipe-sapa gelmez, o çocuksu, o yanlış, o çirkin o faydadan ziyade zararlı çığlıkları duyulmayacak. Türk Cumhuriyetlerini sekiz defa gören Rus'un Türk toplulukları üzerindeki dehşeti siyasetini bilen ve Türkistan Türklüğünü iyi tanıyan bir Turancı yürekle yazacağım. Şimdi diyeceksiniz ki bu çok mu önemli? Bunun önemini anlatacak bir kelime lugatlarımızda yoktur. Buna göre Türkiye'nin, Türkiye'de yaşayan fakat kendisini Türk hissetmeyen kimselerin ve bütün İslam âleminin huzuru, güveni, refahı ve hürriyeti, bizim bütün Türk cumhuriyetleriyle siyasi, iktisadî ve kültür münasebetleri kurmamıza bağlı. Türkistan bizim kökümüzdür, ruh güzelliğimizdir. Türk'ün ve İslam'ın en güzel isimleri, en eskimez değerleri Türkistan diyarındadır. Rusya ve Batı Dünyası, bizi inatla ve ısrarla neden Türkistan'dan, ayırmaya çalışıyor? Türkiye-Türkistan arasına neden bir Ermenistan sokuldu? Bugün neden bütün ihanet şebekeleri Doğu Anadolumu'zu bizden koparmak istiyor? Rusya neden harf inkılabı yaparak oradaki soydaşlarımıza lâtin alfabesini getirdi? (1926) Biz de, 1928 yılında Lâtin alfabesine geçince, Ruslar neden Kiril alfabesine döndüler?

Dünyada her milletin bir alfabesi olduğu halde, Türk milleti neden 29 ayrı alfabeyle okuyor ve yazıyor? Rusya ve Çin neden "Türk" isminden korkarak, Türkü ve İslâm'ı bölmeye birbirine düşman haline getirmeye çalışıyor?... Bu ve buna benzer soruların cevabı doğru bilgilerle verilmeden önümüzü-ardımızı göremeyiz? Turancı olamayız? Türk'e ve İslam'a kurulan tuzaklardan kurtulamayız? Bunları neden yazıyorum? Her devletin iktidarlara göre değişmeyen büyük politikacı olur. Büyük devletler yüzyıl-üç yüzyıl, beş yüz yıl sonralarını bile düşünen ve planlayan devletlerdir. Bizim devletimizin, böyle bir siyaseti var mıdır bilmiyorum! Ama bizim devletimizin Türkistan Türklüğüyle ilgili hiçbir ciddi çalışmasının olmadığı Sovyet İmparatorluğu yıkılır yıkılmaz ortaya çıktı. Bereket ki yeni kurulan Türk Cumhuriyetlerini ilk defa biz tanıdık. Ve bereket ki, çok acele verilmiş bir kararla da olsa, kardeş cumhuriyetlerden üniversite tahsili için on bin öğrenciyi Türkiye'ye davet ettik. Ama devlet olarak beş Türk cumhuriyetinde beş lise bile açamadık. Bu konuda iki kişinin büyük hizmetleri oldu: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan Bey, önce alfabe birliğini sağlamak için bir milyon alfabe bastırıp ata yurdumuza ulaştırdı. Sonra yüzlerce idealist öğretmeni seferber etti. Türk Cumhuriyetlerinde 23 lise, 2 işletme fakültesi 4 Türk Dili Bölümü açtı.

Fethullah Gülen Hocaefendi ise akıllara durgunluk verecek müthiş bir hamleyle, hem Türk Cumhuriyetlerinde, hem de yakın uzak ülkelerde bizim kültürümüzü sevdirecek, yayacak, yaşatacak olan iki yüz civarında kolejin ve üç üniversitenin açılmasına ön ayak oldu.

Bana göre Türk-İslam Dünyasının 20. yüzyıldaki en büyük, en güzel, en muhteşem hareketi: Turan Yazgan hoca'nın ve Fethullah Gülen Hocaefendi'nin açılmasına vesile oldukları bu aydınlık liseler ve kolejlerdir. Bu kolejler ışığın gülleridirler. Milletimizin yüz akıdırlar. Gittiğim, gördüğüm, incelediğim ve kaldığım için biliyorum: Bu kolejlere Rusya düşmandır. İran, İngiltere Amerika düşmandır. Yeter mi? Elbette yetmez! Bu kolejlere bir de Türkiye'de, (halâ o benim 1950 yıllarındaki duygularımla dolup taşan) Turancılarımız da düşmandır. Onların, İstanbul'da, bir güzel isimle çıkardıkları dergide, Fethullah Gülen Hocaefendi'yle ilgili yazılarını hayretle ve dehşetle okudum. Ne kadar boş, ne kadar yanlış, ne kadar bilgiden, görgüden, sevgiden, saygıdan mahrum hezeyanlardır onlar. Fethullah Gülen Hocaefendi "İngilizcilik, Amerikancılık yapıyormuş." Çünkü açtırdığı kolejlerde İngilizce öğretiyormuş. Breh! Breh! Bu benim çocukluk arkadaşlarımın Türkistan'dan ve dünyadan hiç ama hiç haberleri yoktur. Bunlar, kelebeklerin atom bombası atmaya çalıştıklarını yazan delikanlı kalemlerdir. Bunlar, Türk kelimesinin bile yasak edildiği Ata yurdumuzda, şimdi bizim soydaş çocuklarımızın hemen her gün: "Özbek-Türkmen-Uygur-Tatar-Azar bir boydur" türküsünü söylemelerinden ürken yer Turancılarımızdırlar. Ah ne diyeyim. Nerdesin ey akıl? Nedesin ey basiret?