Edeb ya Hu’dan günah ya Hu’ya
Osmanlılar döneminde medreseler, tekkeler ve devlet dairlerinin girişine yazılırmış “Edeb ya Hu! diye. Amaç malum; edep kapsamı dışına çıkacak konuşmadan giyim kuşama kadar her türlü tavır ve davranıştan insanları sakındırma adına bir hatırlatma. Fethullah Gülen Hocaefendi, bu mantûktan hareketle yeni ilaveler yaptı buna. “İstikamet ya Hu!, İsmet ya Hu!, İffet ya Hu!, Vefa ya Hu!” dedi. Ona bu ilaveleri yaptıran hiç şüphesiz içinde yaşadığı hayatta karşılaştığı gerçekler. İstikamet dinin en önemli bir rüknü iken, hem de hiç ummadık birilerinin istikametsizliği ona “İstikamet ya Hu!” dedirtmiş. Aynı şey ismet, iffet ve vefa için geçerli.
Madem şartlara bağlı olarak bu türlü ilaveler yapılabiliyor; ben de bu kervana katılıp içinde bulunduğumuz şu ifritten süreçte karşılaştığımız bazı hadiselere bağlı olarak ilaveler yapmak istiyorum. Fakat benim yapacağım ilaveler madalyonun tam aksi yüzünü yani menfi yanını gösterecek. Ne yapayım, ben değil, buna sebebiyet verenler utansın.
Getirdikleri soygun sistemi ile rüşveti, zimmeti, ihtilası otomatik hale getirip bu milletin parasını çaldığı iddialarının ispatlanmasını engellemek için dinin, ahlâkın, vicdanın, hukukun, devletin içini boşaltan devletlûlara derim ki: Günah ya Hu!
Milletinin tüm fertlerine hak, özgürlük, güvenlik, saygı, sevgi, şefkat, merhamet ve adaletle muamelesi devlet erkinin tam aksi istikamette yol alıp “Ya bendensin ya değil” ile başlayıp “Bitaraf olan bertaraf olur” boyutuna kadar getiren ve böylece ittifak yerine ihtilafı, uzlaşma yerine kamplaşmayı tercih eden hatta bunu siyaset ve hayat tarzı olarak gören yetkililere derim ki: Ayıp ya Hu!
Hırsızlığa “maslahat”, toplumsal kutuplaşmaya “zarar-ı âmmı def için zarar-ı hâss ihtiyar olunur” kaidelerini öne sürerek fetvalar üreten saray ulemalarına, alimlerin reisi olma yerine reislerin alimi olmayı seçen sözde ilim adamlarına derim ki: Yazık ya Hu!
Milletin gözünün içine baka baka hem de her gün binlerce yalanı boca eden, Allah huzurunda vereceği hesabı hiç aklına getirmeden masum kitlelere hakaretler yağdıran, iftiralar atan siyaset erbabına derim ki: Haram ya Hu!
Bir türlü sınır tanımayan hukuksuzluklarına her gün yenisini ilave ederek, milletinin içinde bulunduğu fakr u zaruret halini hiç nazara almaksızın “milli irade” sloganının arkasına sığınıp yetkilerini suiistimal eden ve cümle âleme meydan okurcasına 1000 küsur odalı kaç-ak saraylar yaptıran siyasetçilere derim ki: İsraf ya Hu!
Devletin kendilerine belirlediği tanım içinde görevlerini yerine getiren memurlarını sırf ucu kendilerine dokunuyor diye oradan oraya defalarca süren, akla hayale gelmedik kumpaslarla onları hapishanelere atan, Firavun’un Hz. Musa’dan esirgemediği kendini müdafaa hakkını bile aylardır esirgeyen, çoluk-çocuğu ile görüşmek gibi en insani haklardan dahi onları mahrum bırakan kişilere derim ki: Zulüm ya Hu!
Lafa geldiğinde Milli Şef, Tek Parti, parti devleti dönemi deyip eskileri karalayan ama yaptıkları icraatları ile o günleri hiç aratmayan tatbikatlar yapıp devlet kurumlarını babasının çiftliği gibi kullanan, AKP kartviziti olan herkesi kayırıp liyakatine, ehliyetine bakmaksızın kadrolara dolduran bütün görevlilere derim ki: Ahlâksızlık ya Hu!
17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunun sene-yi devriyesine yaklaşırken sırf gündemi başka şeylerle meşgul etmek için her tarafından tel tel dökülen uydurma ve düzmece bir dava ile basın özgürlüğünü engellemeden tutun, daha aklımıza gelmeyen nice şeytani plan ve projeler ile operasyonlar düzenleyen fikir mimarlarına derim ki: İnsafsızlık ya Hu!
Şöyle bitireyim; zamanı durduramazsınız. İnsanlık tarihi şahittir ki zaman, zamanın ruhunu okuyamayan dinleri, ideolojileri, doktrinleri, sistemleri ve tabii ki insanları gözünün yaşına bakmadan kendi çarkları arasına alır ve ezer geçer. Küfür devam etse de zulüm devam etmez, edemez, etmemiştir ve etmeyecektir. İz’an ya Hu!
Edeb ya Hu’dan günah ya Hu’ya savrulduk diyorum ama gördüklerim bunun da son durak olmadığını ve olmayacağını söylüyor. Son durak neresi mi? Söyleyeyim; insanlık ya Hu!
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/ahmet-kurucan/edeb-ya-hudan-gunah-ya-huya_2264956.html
- tarihinde hazırlandı.