Lian ve/ya mülaane

Lian veya mülaane, her ikisi de lâ-a-ne fiilinin fâ-a-le kipinden mastarıdır. Fâale kipi iki veya daha fazla kişinin işin içinde olduğu fiiller için kullanılır. İki cümlelik etimolojik bu esastan şu mana çıkar; demek ki lian/mülaane’de en az iki kişi söz konusudur.

Lâane, karşılıklı lanetleşme demek. Daha açık ifadeyle “Allah’ın laneti senin üzerine olsun; Allah sana lanet etsin” sözleri ile hayatta karşılık bulan beyan.

- İlk bakışta tüyler ürpertici gibi gelen lanet etmenin, lanet okumanın dinde yeri var mı?

- El-cevap; var.

- Delili; Nur Sûresi 6-10. ayetler.

- Mevzu; zina isnadı veya ithamı.

- Kim kime zina isnadında bulunuyor?

- Karı, kocaya veya koca, karıya. Yani eşler arasında.

- Üçüncü şahıslar yok mu?

- Yok.

- Olursa?

- Zinanın sübutu adına farklı şartlar aranıyor.

- Ne gibi?

- Zina fiilini bizatihi gören ve gördüğüne şahitlik eden az 4 kişi.

- Daha az mesela 3 kişi görmüş olsa?

- Şehadet nisabı yeterli olmadığı için iftira atmış sayılıyor ve kazf cezasına maruz kalıyor.

- O zaman burada karı-kocaya zina isnadı konusunda ayrıcalık tanınmış, neden?

- Çünkü karı-koca. Daha öte söz söylemeye gerek var mı? Karı-koca münasebeti sokakta birbirlerini tanımayan iki insanın münasebeti gibi midir? Elbette değildir; öyleyse aileyi temelden sarsacak bu kadar büyük ve bu kadar çaplı bir hadise karşısında üçüncü şahıslar için geçerli olan hükmü aynen karı-koca için geçerli kılmak adalet anlayışına muvafık olmazdı diye düşünüyorum. Bu husus aynı zamanda istihsan prensibinin Kur’an’daki delilidir.

- Kafam karıştı. Zina işlemi aynı ama buna şahitlik edenlerin vasıflarına göre ispat için aranan şartlar değişiyor.

- Evet; aynen öyle. Tasvir etmek doğru değil ama madem kafan karıştı, söyleyeyim; Allah muhafaza, bir insan eşini bir başkası ile fiilî zina halinde görüyor; ne yapacak? Dışarı çıkıp 3 tane daha şehadet ehliyetine sahip insan mı arayacak şahitlik etmeleri için?

- Anladım, sonraki adım nedir?

- Filmlere konu olduğu şekliyle birinin diğerini öldürmesi değil tabii ki.

- Ne demek istiyorsun?

- Ortada ahlakî bir sorun ve hukukî bir suç var İslam’a göre. Hadisenin tarafları ahlakî sorunu içselleştirebiliyorlarsa, sorun olarak görmüyorlarsa, şu ya da bu sebeple evlilik hayatına her şeye rağmen devam etmek istiyorlarsa devam eder ve bu durumdan kimseyi haberdar etmezler. Kendileri ile Allah arasında kalır. Ama tam aksi bir düşünceye sahiplerse bunu hukuka intikal ettirirler. İhkak-ı hak cihetine gitmezler.

- Hukuk kurumları ne yapacak?

- Mülaane yapacaklar hakim huzurunda ve sonra ayrılmış olacaklar. Mülaanenin nasıl yapılacağına dair söylenecek çok bir şey yok. Çünkü Allah hiçbir tefsire ihtiyaç bırakmayacak netlikte anlatmış. Bakın ne diyor: “Kendi eşlerini zina etmekle suçlayıp da buna dair kendileri dışında şahit bulamayan kocalar ise kendilerinin doğru söylediklerine dair ayrı ayrı dört kere Allah adına yemin eder, şahitlik eder, beşinci kere ise yalancı olması halinde, Allah’ın lânetinin kendi üzerine gelmesini isterler. Hanımının ise kocasının bu suçlamasında yalancı olduğuna dair ayrı ayrı dört kere Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşincide ise kocasının doğru söylemesi halinde, Allah’ın gazabının kendi üzerine çökmesini dilemesi, kendisinden cezayı kaldırır. (Nur, 6-9)

- Sonra...

- Sonra tevbe ve istiğfar kapısı açık. Konu ile ilgili son ayet şöyle diyor: “Allah’ın sizin hakkınızda lütuf ve merhameti olmasaydı, eğer O Allah, tevbeleri kabul buyuran, yaptığı her iş, verdiği her hüküm hikmetli olan birisi olmasaydı, müstahak olduğunuz bütün cezaları hemen verir, sizi perişan ederdi.” (Nur, 10)

- Bu ayetin Kur’an’dan istihsan’a delil olması kafama takıldı.

- Bir başka yazıda inşallah.