Namazda namazlaşma ve maddî sebeplerin rolü

Yorum sayfasında müstakil yazı olarak daha geniş bir şekilde kaleme alacağım nasip olursa; ama bir soruyu cevap sadedinde şimdilik kısaca belirteyim; yurtdışında mescidin, caminin bulunmadığı bir şehirde yaşayan birisi “Namazda nasıl namazlaşabilirim?” diyor.

Namazlaşma, Hocaefendi’nin literatürümüze kazandırdığı kavramlardan biridir. Ramazanlaşma tabirini de sanırım ilk defa o kullandı. Çıkış noktası “bayramlaşma mı” diyebilirsiniz. Bence hayır; çünkü o, öteden bu yana karşılıklı bayram tebriğini, ziyaretleri ifade eden bir kavram olarak var zaten. Fonetik olarak bir benzeşme de söz konusu ama Hocaefendi’nin namazlaşma, Ramazanlaşma ile kastı onlarla bütünleşme; o amellerin içinde kendi benliğinden sıyrılıp fani olma, hiçliğe kavuşma ve ulaşma.

İmdi, namazı namazlaşma kavramının içini dolduran mana ve muhtevaya uygun bir şekilde kılma, kılabilme hiç şüphe yok ki her şeyden önce bir iman meselesi. Hakk’a giden yolda mertebe kat edildiğinin göstergesidir bu ve bu mertebeye çıkmayan, çıkamayan insanın yaptığı namaz ibadeti içinde duyacağı, hissedeceği bir şey değildir namazlaşma.

İkincisi, uzun yıllara vabeste bir temrinât işidir. 10 yıl, 20 yıl kim bilir belki 50 yıl Hak kapısının sadık bendesi olanlara, hangi şartlar altında olursa olsun istikrar ve istimrar içinde istikametini bozmayanlara Allah’ın lütfu ve ihsan edeceği bir haldir, menzildir ya da makamdır. Bir hatırlatma, bu cümleyi doğru anlamak için söz konusu ettiğim üç kavramın tasavvuf literatüründeki anlamları ve kullanım alanlarını iyi bilmek gerekir. Dolayısıyla sabahtan akşama kazanılabilecek, ‘ben namazımda namazlaşmak istiyorum’ diyen herkesin hemen elde edebileceği bir şey olmasa gerek.

İşin manevî boyutu bir yana –ki bu konuda daha çok şeyler söylenebilir- bu sürece destek verecek bazı maddî ve namaz kılan herkesin yapabileceği birkaç hususu intikal ettirebilirim.

1- Namaza, vakti geldiğinde evinize gelmiş ve değer verdiğiniz, memnun etmek için her türlü çaba ve gayreti sarf ettiğiniz nazlı bir misafir gibi muamelede bulunma. Bir başka anlatımla “bu davetsiz misafir de nereden çıktı, günlük programımı bozdu; bir çay-kahve içirip hemen göndereyim” dediğiniz türden bir misafir olmamalı namaz. Vakti çıkmadan aradan çıkartayım ile vakit girmeden abdesti, seccadesi, takkesi, başörtüsü, kokusu ile hazırlık yapma, namaza hangi kategoride misafir muamelesinde bulunduğumuzu gösterme adına bir ölçü olabilir.

2- Evde namaz için bir yerin tahsis edilmesi ki buna isterseniz mescid diyebiliriz. Müstakil bir oda olması şart değil, salonun bir köşesi bile olsa namaza muhassas o mekânın varlığı, namaz vakti geldiğinde sanki mescide gider gibi oraya gitme, namaza verilen değerle doğru orantılıdır. Kim bilir, belki de mescide atılan adımlarda verilen sevap gibi sevap da kazanabilir insan eğer böyle bir yer tahsis ederse, caminin mescidin bulunmadığı o şehirde.

3- Güzel koku... Efendimiz’in (sas) “dünyanızdan bana sevdirildi” dediği şeylerden birisidir güzel koku. Gerek rayihasını duyacağınız şekilde elbisenize, gerek namaz kıldığınız atmosfere yayılacak güzel kokular, şeytan ve avenesinin uzaklaşmasına, meleklerin gelmesine zemin hazırlar ve bu atmosfer, namazlaşma istikametinde çıkılacak yolculukta bir adım olabilir.

4- Tertemiz bir seccade ve mümkünse üzerindeki işlemelerle sizi dünyevilikten uzaklaştırıp Kâbe’ye, Mescid-i Nebî’ye, Mescid-i Aksa’ya veya mücerred sanat anlayışımızın gereği sizi ulvî seyahatlere çekip götürecek, uhreviliğe kapı açıp basamak atlamanıza yardımcı olacak seccadeler tercih edilebilir.

5- Kılık-kıyafet... Rabb’in huzuruna çıkıyor olmanın şuuru içinde Efendimiz’i (sas) hatırlatacak elbiselerin giyimi namazlaşma istikametinde maddî açıdan dikkat edilmesi gereken bir başka ameliyedir.

Örnek olur düşüncesiyle saydığım bu maddî şeylere sizler onlarcasını ilave edebilirsiniz.