Güz yağmurlarıyla toprağa düşenler
Ölüm, soğuk görünen yüzü sebebiyle insanların kendisinden en fazla kaçtığı, fakat herkesi mutlaka bulan ve bulacak en açık bir gerçektir. Ölüm, kendisinden kaçanları onu mertçe karşılayanlardan daha fazla kıskıvrak yakalar. Hz. Bediüzzaman (ra), "Ölüm ki, siz ondan kaçarsınız; fakat o, sizi bulup yakalayıvermektedir." (Cum'a Sûresi/62:8) âyetinin çok önemli bir nüktesini şöyle ifade der: "Ölüm, onun korkusuyla cepheden kaçanlara daha çok yakındır." Ölümden kaçan, sadece ölüme doğru kaçar.
Allah, mübarek Hasbi abimize nihayetsiz merhametiyle muamele ve geride bıraktığı başta Hocaefendi olmak üzere, bütün mahzun gönülleri ise sabr-ı cemille takviye buyursun.Ölüm, aslında hayattan daha öte bir hakikattir ve denebilir ki, hayattan daha güzeldir. Çünkü Kur'ân-ı Kerim'de, "O (Allah) ki, her şeyi yaratılışı itibarıyla en güzel şekilde yapmıştır." (Secde Sûresi/32: 7); yani Cenab-ı Allah'ın yaratmasının ve yaratılmış olması hasebiyle her şeyin mutlak güzel olduğu beyan buyrulur. "O (Allah) ki, hanginiz daha güzel işler ortaya koyacaksınız diye sizi denemek üzere ölümü ve hayatı yaratmıştır." (Mülk Sûresi/67: 2) âyet-i kerimesinde ise ölüm, hayattan önce zikredilir ve mahlûk, yani yaratılmış olduğu ifade edilir. Dolayısıyla ölüm, Allah'ın bir mahlûku olarak güzeldir ve hayattan önce gelir. "Allah'ı nasıl tanımaz, O'nu nasıl inkâr ve O'na nasıl nankörlük edersiniz ki, hepiniz ölüler idiniz. Derken O, size hayat verdi…" (Bakara Sûresi/2:28) âyetinde de açıkça ifade buyrulduğu üzere ölüm, hayattan önce vardır ve hayat, ölüme dayanır. Bu gerçeği hayatımız boyunca da müşahede ederiz. Tohum, çekirdek, toprakta kendini yok eder, ölür ve ondan nihayet ağaç olacak bir hayat fışkırır. Bitkiler, hayvanlar ve insanlar tarafından tüketilerek, hayvanların ve insanların vücudunda ölmekle hayvanî ve insanî hayat mertebesine; yenilebilir hayvanlar, insanın vücudunda ölmekle insanî hayat mertebesine yükselir. İnsan da, ölüp, ağaç olacak bir tohum gibi toprağa düşmekle, dünya hayatından çok daha parlak, çok daha büyük, çok daha öte bir hayata adım atmış olur.
Her an müşahede ettiğimiz bu gerçeğe rağmen ölüm, hüzün yüklüdür. Peygamber Efendimiz (sas), oğlu İbrahim'in vefatı üzerine ağlamış ve "Göz ağlar, kalb üzülür; fakat yüce Rabb'imizin razı olacağı sözden başkasını söylemeyiz." buyurmuştur. Ölüm, geçici bir ayrılıktır ve insanın sevdiklerinden ayrılması, elbette kalbi üzer, gözü yaşartır. Şahsen, bazı ölümlere üzerinden seneler geçse de alışabilmek şöyle dursun, onların acısının kalbimde her gün ağırlaştığını söyleyebilirim. Köylüm, üniversite yıllarında aynı otel odasını bir süre paylaştığımız, ehl-i takva, kul hakkı konusunda son derece dikkatli, ahlâkından ve sohbetinden çok hoşlandığım ve 1994 güzünde geçirdiği bir trafik kazasının ardından 40 yaşında rahmet-i Rahmân'a yürüyen bir arkadaşımın vefatına ve yokluğuna, üzerinden 18 sene geçmiş olmasına rağmen katiyen alışamadım. Aynı şekilde, 10 yıl önce ekim ayında yine güz yağmurlarıyla toprağa düşen merhum babamın, bir yıl önce yine ekim ayında ebediyet âlemine göç eden merhum vâlidemin vefatları, her geçen gün kalbimde ağırlaştıkça ağırlaşıyor. Evet, nasıl ekim, ekim ayıysa ve Allah, güz yağmurlarını toprağın ekime hazır hale gelmesi için gönderiyorsa, insan da ölmekle, çok daha geniş, çok daha öte bir hayata uyanmak üzere toprağa ekiliyor. Arzın ölümünden sonra dirilişine sebep nisan yağmurlarıyla göçüp giden merhum Turgut Özal'ın, 30 yıl önce bir mayıs sabahı elveda diyen dedemin (annemin babası) vefatları da, acılarını dinmemecesine kalbimde bırakan göçler olmuştur. Evet, çok muhterem Mustafa Birlik abimizin vefatının üzerinden çok geçmeden, yine bir ekim günü mübarek bir garip, Hasbi Gülen abi de, bir büyük acıyı kalbimde bırakıp gitti. Hasbi abiyle 17-18 yıl önce Bozyaka'da karşılıklı iki odada geçirdiğimiz 4-5 günü hiç ama hiç unutamayacağım. Acılara eklenen vefasızlıklar ise, insanı zehirli hançer gibi ayrıca yaralıyor.
Allah, mübarek Hasbi abimize nihayetsiz merhametiyle muamele ve geride bıraktığı başta Hocaefendi olmak üzere, bütün mahzun gönülleri ise sabr-ı cemille takviye buyursun.
- tarihinde hazırlandı.